DEVAM: 18-19.
Rasulullah (S.A.)'İn (Ganimet) Mallar(In)Dan Seçerek Alabileceği Hissesi
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الْجَرَّاحِ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
الْمُغِيرَةِ
قَالَ جَمَعَ
عُمَرُ بْنُ
عَبْدِ
الْعَزِيزِ
بَنِي
مَرْوَانَ
حِينَ
اسْتُخْلِفَ
فَقَالَ
إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَتْ لَهُ
فَدَكُ فَكَانَ
يُنْفِقُ
مِنْهَا
وَيَعُودُ
مِنْهَا
عَلَى
صَغِيرِ
بَنِي
هَاشِمٍ
وَيُزَوِّجُ
مِنْهَا أَيِّمَهُمْ
وَإِنَّ
فَاطِمَةَ
سَأَلَتْهُ
أَنْ
يَجْعَلَهَا
لَهَا
فَأَبَى
فَكَانَتْ كَذَلِكَ
فِي حَيَاةِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
حَتَّى مَضَى
لِسَبِيلِهِ
فَلَمَّا
أَنْ وُلِّيَ
أَبُو بَكْرٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ
عَمِلَ فِيهَا
بِمَا عَمِلَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فِي
حَيَاتِهِ
حَتَّى مَضَى
لِسَبِيلِهِ
فَلَمَّا
أَنْ وُلِّيَ
عُمَرُ عَمِلَ
فِيهَا
بِمِثْلِ مَا
عَمِلَا
حَتَّى مَضَى
لِسَبِيلِهِ
ثُمَّ
أَقْطَعَهَا
مَرْوَانُ
ثُمَّ
صَارَتْ
لِعُمَرَ
بْنِ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
قَالَ عُمَرُ
يَعْنِي
ابْنَ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
فَرَأَيْتُ
أَمْرًا
مَنَعَهُ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَاطِمَةَ
عَلَيْهَا
السَّلَام
لَيْسَ لِي بِحَقٍّ
وَأَنَا
أُشْهِدُكُمْ
أَنِّي قَدْ رَدَدْتُهَا
عَلَى مَا
كَانَتْ
يَعْنِي عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَلِيَ
عُمَرُ بْنُ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
الْخِلَافَةَ
وَغَلَّتُهُ
أَرْبَعُونَ
أَلْفَ
دِينَارٍ
وَتُوُفِّيَ
وَغَلَّتُهُ
أَرْبَعُ
مِائَةِ
دِينَارٍ
وَلَوْ
بَقِيَ
لَكَانَ
أَقَلَّ
Muğire'den demiştir ki:
Ömer b. Abdülaziz, Halife seçildiği zaman, (Hz. Nebiin mülkü olan topraklar,
ellerinde bulunan) Mervan oğullarını toplayıp (şöyle) dedi:
"Şüphe yok ki Fedek
(arazisi) Rasûlullah (S.A.V.)'indi. Onun bir kısmını (kendi ailesine) infak
ederdi. Bir kısmım da Haşim oğullarının küçüklerine ihsan ederdi. Bir kısmıyla
da bekarları evlendirirdi. (Kızı) Fatıma ondan Fedek arazisinin kendisine
verilmesini istedi de (onun bu isteğini) kabul etmedi. (Fedek arazisinin)
Rasûlullah (S.A.V.)'in sağlığındaki durumu bu idi. Nihayet vefat edip Hz. Ebû
Bekir halife seçilince, O'da -vefat edinceye kadar Fedek arazisinde Hz. Nebinin
yaptığı işlemi(n aynısını) yaptı. Ömer halife seçilince O da hayatı boyunca
Fedek arazisi hakkında (Hz. Nebi ile Hz. Ebû Bekir'in) yaptıkları işlemin
aynısını yaptı. Sonra (dedem) Mervan onu ikta (yoluyla kendi yakınlarına
tahsis) etti. Nihayet (Fedek arazisinin idaresi yahutta halifelik, ben) Ömer b.
Abdülaziz'e geçti. Yani Abdülaziz'in oğluna (geçti). Ben de (kendimi Nebi
(S.A.V.)'in Hz. Fatıma'yı bile men ettiği bir iş(in içinde gördüm. Benim buna
asla hakkım yoktur. Onu Rasûlullah (S.A.V.) zamanındaki haline döndürüyorum. Ve
sizi (buna) şahid tutuyorum.
İzah:
Ebû Dâvud der kî: -Ömer
b Abdülaziz halife olduğu zaman geliri kırk bin dinar idi. Vefat ettiği zaman
ise dört yüz dinardı. (Halifelikte) kalmış olsaydı (bu gelir) daha da azalırdı.
Mukataa, "Özel
kesim eliyle işletilen ve karşılığında devlete bjf pay ödenen devlet
işletmelerini" ifade eder. Mukataa vermeye de ikta denir. Hz. Nebiin özel
mülkü olan topraklarının vefatından sonra kimlerin eline ve ne suretle geçmiş
olduğunu 2970 numaralı hadîsin şerhinde açıklamıştık. Mevzumuzu teşkil eden bu
hadis-i şerifte ise bu toprakların Hz. Ömer b. Abdülazizin dedesi Mervân
tarafından yakınlarına ikta yoluyla dağıtıldığı ve nihayet Hz. Ömer b.
Abdülaziz devrine kadar böylece geldiği Hz. Ömer b. Abdülaziz'in de bu
tarlaların hukuki durumunu Hz. Nebi zamanındaki haline çevirdiği ifade
edilmektedir. Bilindiği gibi, Mervanın Fedek arazisini bu şekilde yakınlarına
dağıtılması Hz. Osman devrinde olmuştur. İşte Hz. Osman'ın kendi devrinde sert
bir dille tenkid edilmesinde ve nihayet yıpratümasında ve şehid edilmesine
sebep olan isyan hareketlerinin başlatılmasında en çok istismar konusu olan
mesele bu meseledir. Halbuki Avnü'l-ma'bud yazarının açıkladığı gibi Hz.
Osman'ın bir numara sonra tercümesini sunacağımız "muhakkak ki Allah bir
Peygambere bir geçim kaynağı ihsan edecek olursa o kaynak daha sonra onun yerine
geçen kimselerin olur." mealindeki hadisi duymuş ve kendisi zengin
olduğundan kendi hakkı olan bu topraklan akrabasından Mervan eliyle yine kendi
yakınlarına belirli bir pay karşılığında dağıtmış olması mümkündür. Hasan-i
Basri ile Katâde (r.a) bu görüştedirler.
Fakat Hz. Ömer b.
Abdülaziz bu haktan yararlanmak istememiş, kendi içtihadıyla buna hakkı
olmadığı kanaatine varmış ve onu Hz. Nebi devrindeki haline iade etmiştir.
Bilindiği gibi Hz. Nebi bu topraklardan sadece ailesinin bir senelik zaruri
ihtiyaçlarım alır. Kalanını müslüman-ların genel hizmetlerine sarf ederdi.