DEVAM: 18-19.
Rasulullah (S.A.)'İn (Ganimet) Mallar(In)Dan Seçerek Alabileceği Hissesi
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
خَالِدِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَوْهِبٍ
الْهَمْدَانِيُّ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
بْنُ سَعْدٍ
عَنْ عُقَيْلِ
بْنِ خَالِدٍ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عُرْوَةَ
بْنِ
الزُّبَيْرِ
عَنْ عَائِشَةَ
زَوْجِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهَا
أَخْبَرَتْهُ
أَنَّ
فَاطِمَةَ
بِنْتَ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَرْسَلَتْ
إِلَى أَبِي
بَكْرٍ
الصِّدِّيقِ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ
تَسْأَلُهُ
مِيرَاثَهَا
مِنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِمَّا
أَفَاءَ
اللَّهُ
عَلَيْهِ
بِالْمَدِينَةِ
وَفَدَكَ
وَمَا بَقِيَ
مِنْ خُمُسِ
خَيْبَرَ
فَقَالَ
أَبُو بَكْرٍ
إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا نُورَثُ
مَا
تَرَكْنَا
صَدَقَةٌ
إِنَّمَا يَأْكُلُ
آلُ
مُحَمَّدٍ
مِنْ هَذَا
الْمَالِ
وَإِنِّي
وَاللَّهِ
لَا
أُغَيِّرُ
شَيْئًا مِنْ
صَدَقَةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ
حَالِهَا
الَّتِي
كَانَتْ
عَلَيْهَا
فِي عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَأَعْمَلَنَّ
فِيهَا بِمَا
عَمِلَ بِهِ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَبَى
أَبُو بَكْرٍ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ
أَنْ يَدْفَعَ
إِلَى
فَاطِمَةَ
عَلَيْهَا
السَّلَام
مِنْهَا
شَيْئًا
Urve b. Zübeyr'den
demiştir ki: Nebi (s. a.v.)'in hanımı Aişe, O'na (şöyle) demiştir:
"Rasûlullah (S.A.V.)'in kızı Fatıma, Ebû Bekir es-Sıddık (r.a.)'a bir
haber göndererek ondan Allah'ın Medine'de ve Fedek'te Rasûlullah'a vermiş
olduğu fey'den (payına düşecek olan) mirasını istedi de Ebû Bekir -şüphe yok ki
Rasûlullah (S.A.V.):
"Biz miras
bırakmayız. Bizim bıraktığımız sadakadır. Muhammed'in aile fertleri ancak şu
maldan yiyebilirler.'* buyurdu. Allah'a yemin olsun ki, Ben Rasûlullah
(S.A.V.)'in (arkada bıraktığı) sadakasından hiçbir şey'i kendi zamanındaki
halinden (başka bir hale) değiştiremem. Binaenaleyh, bu mallar hakkında
Rasûlullah ne yapmışsa ben de onu yapacağım, cevabını verdi. Ve Fatıma
aleyhisselama bir şey vermekten kaçındı.
İzah:
Buhârî, farz'ul-humus;
Müslim, cihad; Nesâî, kasemü'l-fey
Hz. Fatıma, Hz. Nebiin
vefatından sonra Hz. Ebû Bekir'e bir haber göndererek Allah'ın Hz. Nebie Medine
ile Fedekte fey olarak tahsis buyurduğu mallardan ve Hayberin beşte birinden
hissesine düşecek mirası istemişse de Hz. Ebû Bekir "Nebilerin miras
bırakmadığına, onların bıraktığı malların sadaka olduğuna" dair hadisi ve
Hz. Nebiin Hayber topraklarından ayrılan humustan ailesine düşen hisseyi işaret
ederek "Benim ailem ancak şu mallardan yiyebilir*1 buyurduğunu hatırlatıp
onun bu isteğini kabul etmemiştir. Çünkü bu mallar, kendi vefatıyla sadakaya,
dönüşmüştür. Sağlığında aile fertlerine bağışlamış olduğu Hayber arazisinin
bir kısmı ise, kendi mülkiyetinden çıktığından vefatıyle sadakaya dönüşmemiş
ve dolayısıyle yine aile fertlerinin elinde kalmış. Onların geçimlerine tahsis
edilmiştir. İmam Nevevî'nin açıklamasına göre Nebilerin bıraktıkları malların
sadaka olup miras olmamasının hikmeti "Bir Nebiin yakınlarından birinin,
onun mirasına konmak için ölümünü temenni ederek helak olması tehlikesini
önlemek ve insanların Nebileri dünyada varislerini zengin etmek için çalışan ve
bu maksatla dine davet eden kişiler olduğu vesvesesine kapılmasına mani
olmaktır. Hz. Fatıma (r.a)'nın miras istemesi hususunda iki ihtimal üzerinde
durulmuştur:
1. Babasının "Bize
mirasçı olunmaz!" hadisini te'vil etmiş kendisinin kıymetli mallarda
babasına mirasçı olamayacağını, yiyecek, giyecek ve silah gibi şeylerde mirasçı
olacağını sanmıştır. Fakat hadis-i şerifteki "Allah'ın fey olarak
verdiği...” ifadesi bu te'vil i reddeder.
2. Bazı ulemaya göre,
Hz. Fatıma'nın miras istemesi, bu hadisi duymazdan öncedir. Hz. Fatıma
vasiyyet âyetiyle ihticac etmiştir. Mezkûr âyette mirasçı bir kızsa kendisine
mirasının yarısı verileceği bildirilmektedir.[Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim
tercüme ve şerhi VIII-513.]