بَاب
فِيمَا
يَلْزَمُ
الْإِمَامُ
مِنْ أَمْرِ
الرَّعِيَّةِ
وَالْحَجَبَةِ
عَنْهُ
12-13. Devlet
Başkanının Emri Altında Bulunan Halka Karşı Yerine Getirmesi Gereken Görevleri
[Ve Bu Görevi İhmal Etmesinin Hükmü]
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الدِّمَشْقِيُّ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
حَمْزَةَ
حَدَّثَنِي
ابْنُ أَبِي
مَرْيَمَ
أَنَّ
الْقَاسِمَ
بْنَ مُخَيْمِرَةَ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ أَبَا
مَرْيَمَ الْأَزْدِيَّ
أَخْبَرَهُ
قَالَ
دَخَلْتُ عَلَى
مُعَاوِيَةَ
فَقَالَ مَا
أَنْعَمَنَا
بِكَ أَبَا
فُلَانٍ
وَهِيَ
كَلِمَةٌ
تَقُولُهَا
الْعَرَبُ فَقُلْتُ
حَدِيثًا
سَمِعْتُهُ
أُخْبِرُكَ بِهِ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ مَنْ
وَلَّاهُ
اللَّهُ
عَزَّ
وَجَلَّ
شَيْئًا مِنْ
أَمْرِ
الْمُسْلِمِينَ
فَاحْتَجَبَ
دُونَ حَاجَتِهِمْ
وَخَلَّتِهِمْ
وَفَقْرِهِمْ
احْتَجَبَ
اللَّهُ
عَنْهُ دُونَ
حَاجَتِهِ
وَخَلَّتِهِ
وَفَقْرِهِ
قَالَ
فَجَعَلَ
رَجُلًا
عَلَى حَوَائِجِ
النَّاسِ
Ebû Meryem el-Ezdî dedi
ki: Ben (birgün) Hz. Muaviye'nin yanına girmiştim. ‘Bana) "Ey falan'ın
babası seni (buraya) getiren nedir?" dedi. Bu kelimeyi araplar (bir
kimsenin gelmesiyle çok sevindikleri zaman) söylerler. Ben de (Rasûlullah
(S.A.V.)'den) "Bir hadis duymuştum da sana o'nu haber vereceğim."
dedim. Rasûlullah (S.A.V.)'i (şöyle) "buyururken işit(miş)tim. "Aziz
ve Celil olan Allah, müslümanlann idaresini bir kimsenin eline verir de, O
kimse müslümanların ihtiyaçlarını sıkıntılarını ve zaruretlerini dinlemekten
geri durursa, Allah da onun ihtiyacını, sıkıntısını ve zaruretini dinlemekten
geri durur."
(Hz.
Muaviye bundan bu hadisi duyduktan sonra) halkın ihtiyaçlarını dinleyip tesbit
etmek) üzere bir adam görevlendirdi.
İzah:
Tirmizî, ahkam, Ahmed
b. Hanbel, IV-231, VI-70.
Tirmizi'nin Sünen'indc
bu hadis şu manâya gelen lafızlarla rivayet edilmiştir:
“Herhangi bir hükümdar,
kapısını muhtaç, yoksul ve düşkünlerin yüzüne kaparsa, Allah da göklerin
kapısını onun hacet, yoksulluk ve düşkünlüğüne karşı kapar.”[Molla Mehmedoğlu
O. Zeki, Sünen-i Tirmizî tercümesi, II-443.]
Kadı Iyâz'ın
açıklamasına göre bir amirin kapısını halkın yüzüne kapamasından maksat,
onların yanına gelip dertlerini arzetmelerine imkan vermemesi, onları huzuruna
kabul etmemesidir.
Allah'ın onun
ihtiyaçlarım dinlemekten geri durması ise, onların dualarını kabul etmemesi ve
emellerine kavuşmalarına izin vermemesidir.[el-Mübarekfurî, Tuhfet-ü'l-Ahvezî,
IV-562.]