بَاب
مَا جَاءَ فِي
مِيرَاثِ
الصُّلْبِ
4. Öz Evladın Mirası
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عَامِرِ بْنِ
زُرَارَةَ
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
مُسْهِرٍ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
قَيْسٍ
الْأَوْدِيِّ
عَنْ
هُزَيْلِ
بْنِ شُرَحْبِيلَ
الْأَوْدِيِّ
قَالَ جَاءَ
رَجُلٌ إِلَى
أَبِي مُوسَى
الْأَشْعَرِيِّ
وَسَلْمَانَ
بْنِ رَبِيعَةَ
فَسَأَلَهُمَا
عَنْ ابْنَةٍ
وَابْنَةِ
ابْنٍ
وَأُخْتٍ
لِأَبٍّ
وَأُمٍّ
فَقَالَا
لِابْنَتِهِ
النِّصْفُ
وَلِلْأُخْتِ
مِنْ الْأَبِ
وَالْأُمِّ
النِّصْفُ
وَلَمْ
يُوَرِّثَا
ابْنَةَ
الِابْنِ
شَيْئًا
وَأْتِ ابْنَ
مَسْعُودٍ
فَإِنَّهُ
سَيُتَابِعُنَا
فَأَتَاهُ الرَّجُلُ
فَسَأَلَهُ
وَأَخْبَرَهُ
بِقَوْلِهِمَا
فَقَالَ
لَقَدْ
ضَلَلْتُ
إِذًا وَمَا
أَنَا مِنْ
الْمُهْتَدِينَ
وَلَكِنِّي
سَأَقْضِي
فِيهَا
بِقَضَاءِ
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِابْنَتِهِ
النِّصْفُ
وَلِابْنَةِ
الِابْنِ
سَهْمٌ
تَكْمِلَةُ
الثُّلُثَيْنِ
وَمَا بَقِيَ
فَلِلْأُخْتِ
مِنْ الْأَبِ
وَالْأُمِّ
Hüzeyl b. Şürahbil
el-Evdî'den demiştir ki: Ebû Musa el-Eş'arî ile Selman b. Rabia'ya bir adam
gelerek onlara kız(ın mirası) ile oğlun kızı ve anne-baba bir kızkardeş(in
mirasını) sordu. Onlar da (bir kimsenin mirasının) "yarısı kızma yarısı da
anne-baba bir kızkardeşine düşer" (dediler). Oğlun kızına mirastan hiçbir
şey düşürmediler. (ve) Bir de (bu soruyu soran kimseye) "İbn Mes'ud'a git.
(O'na da sor) kuşkusuz (bu hususta) o da bize uyacaktır" (dediler). Bunun
üzerine o adam İbn Mes'ud'a varıp (bu meseleyi) ona da sordu ve ona Ebû Musa
el-Eşârî ile Selman b. Rabia (r.a.)'ın sözlerini de nakletti.
İbn Mes'ud da "Eğer
ben bu (hususta) onlara uyacak olursam (haktan) sapmış olurum ve hidayete
erenlerden olmam. Fakat ben (bu meselede) Rasûlullah (s.a.v.)'in verdiği
hükümle hükmedeceğim (şöyle ki mirasın) yarısı (ölenin) kızı içindir. Üçte
ikisinin tamlayıcısı olan altıda bir pay da (ölünün) oğlunun kızına, geriye
kalanı da anne-baba bir kızkardeşe aittir." cevabını verdi.
İzah:
Buhârî, feraiz; Tirmizî
feraiz; İbn Mâce feraiz; Ahmed b. Hanbel 1-389, 464.
Söz konusu hâdise Hz.
Osman'ın halifeliği sırasında geçmiştir ki o sırada Hz. Ebû Musa el-Eşari
Kufe'de vali, Hz. Selman b. Rabia el-Bahili de Kufe'de kadı idi.
Bu iki zata'göre
"Allah size babasız ve çocuksuz kişinin mirası hakkında hükmünü şöyle
açıklıyor. Ölen kişinin çocuğu yok, bir kız kardeşi varsa bıraktığı malın yansı
o (kız kardeşi)nindir."[Nisa 176] mealindeki kelale âyetindeki kelâleyi
tarif eden babasız ve çocuksuz kişi sözünden maksat babasız ve erkek çocuksuz
kişidir. Hz. Ebû Musa ile Selman (r.a.) kelâleyi böyle anladıkları için bir
kızıyla bir kız kardeşini ve bir de oğlunun kızını bırakarak ölen bir kimsenin
kelale olduğunu kabul ederek mirasının yarısının kıza, yarısının da kızkardeşe
verileceğine, oğlun kızma (ibniyyeye) ise mirastan hiçbir payın
verilemeyeceğine hükmetmişlerdir. Ancak Hz. Ebû Musa daha sonra bu görüşünden
Hz. İbn Mes'ud'un görüşüne dönmüştür. Hz. Selman'ın da dönmüş olması kuvvetle
muhtemeldir.[Şevkanî, Neylü'l Evtar, Kitabü'I ferâiz VI-67.]
Gerçi Meryem sûresinin
77. âyetiyle el-Mümtehine sûresinin 3. Tegabün sûresinin de 15. âyetinde veled
kelimesi erkek çocuk anlamında kullanılmışsa da Abdullah b. Mes'ud'un Hz.
Peygamber'den rivayet etmiş olduğu hadis mevzuya tam bir açıklık getirdiğinden
sahabeden ve tabiinden bir topluluk ile Ensar fukahasının umumu Bakara
sûresinin 12 ve 176. âyetlerinde geçen çocuğu yok sözünün erkek ve kız çocuğu
yok anlamına geldiğine hükmederek anne-baba bir kızkardeşin, kızla birlikte
bulunduğu zaman asabe olacağını, binaenaleyh farz (pay) sahiplerinden artan
malın tümünün ona kalacağını söylemişlerdir.
Ancak îbn Abbâs (r.a.)
bu görüşe muhalif olarak ölen bir kimsenin kızıyla birlikte bulunan
kızkardeşinin mirasdan hiçbir şey alamayacağını kesin bir dille ifade etmiş ve
aksini iddia edenlerin hata ettiklerini açıkça ifade etmekten geri durmamıştır.
Metinde geçen mirasın
yansı ölenin kızı içindir, üçte ikisinin tamamlayıcı olan altıda bir pay da
ölünün oğlunun kızına attır, kalanı da anne-baba bir kızkardeşe aittir sözüne
gelince. Burada üç varisin mirastan alacakları miras açıklanmaktadır. Şöyle ki:
1. Kız (sulbiyye)
mirasın tamamının yarısını alacaktır.
2. Oğlun kızı
(bintiyye) altıda bir alacaktır. Çünkü kızla, oğlun kızının hisselerine düşecek
mirasın toplamı mirasın tamamının üçte ikisidir. Kız bu-üçte ikinin yarısını aldığına
göre geriye altıda biri kalmıştır. Bilindiği gibi 1/2 ile 1/6 toplandığı zaman
2/3 eder (+1/2 +1/6 = 4/6 = 2/3). Nitekim tluhâ-rî'nin rivayetinde bintiyeye
düşecek olan bu payın altıda bir olduğu açıkça ifade edilmektedir.
3. Anne-baba bir kızkardeş:
Mirasta ölenin kızıyla birlikte bulunduğu zaman farz (pay) sahipleri
hisselerini aldıktan soma kalanın tümünü alır. Bintiyye ile sulbiyye farz (pay)
sahibi olarak mirasın üçte ikisini aldıklarında kızkardeşe mirasın üçtebiri
kalır.