بَاب
مَا جَاءَ
فِيمَنْ
مَاتَ عَنْ
غَيْرِ وَصِيَّةٍ
يُتَصَدَّقُ
عَنْهُ
15. Kendisi İçin
Sadaka Verilmesini Vasiyet Etmeden Ölen Bir Kimsenin Yerine Sadaka Verilebilir
Mi?
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ هِشَامٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
عَائِشَةَ
أَنَّ
امْرَأَةً
قَالَتْ يَا
رَسُولَ اللَّهِ
إِنَّ أُمِّي
افْتُلِتَتْ
نَفْسُهَا وَلَوْلَا
ذَلِكَ
لَتَصَدَّقَتْ
وَأَعْطَتْ
أَفَيُجْزِئُ
أَنْ
أَتَصَدَّقَ
عَنْهَا
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَعَمْ
فَتَصَدَّقِي
عَنْهَا
Aişe (r.a)'den rivayet
olunduğuna göre; Bir kadın (Nebi s.a.v.'e gelerek) "Ey Allah'ın Rasûlü,
annem ansızın vefat etti. Eğer bu ani ölüm başına gelmeseydi (kanaatimce
malının bir kısmını) tasadduk (etmemizi vasiyyet) ederdi ve (mutlaka malının
bir kısmını da kendi eliyle halka) verirdi. Şimdi benim onun yerine sadaka
vermem yeterli midir?" diye sormuş da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet onun yerine sadaka ver!" buyurmuş.
İzah:
Buhârî, vesaya; Nesâî,
vesaya. İbn Mâce, vesaya, Ahmed b. Hanbel V-285, VI-7, 51.
Bu hadisi şerifte,
ölünün ardmdan verilen sadakaların sevabinin, ölüye ulaşacağı ifade
edilmektedir. Ibn Mace'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, ölünün ardından
verilen hayırların onun günahlarına keffaret olacağı [İbn Mâce, Yasaya] ifade
edilirken yine İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de ölünün
arkasından verilen bir sadakanın sevabının hem ölüye hem de bu sadakayı veren
kimseye yazılacağı açıklanmaktadır. Her ne kadar konumuzla alakalı bu hadis-i
şerifte, ölen annesinin yerine sadaka vermesinin caiz olup olmadığını soran
kimsenin bir kadın olduğu ifade ediliyorsa da, kutub-i sittenin diğer
rivayetlerinde bu soruyu soran kimsenin bir erkek olduğu ifade edilmektedir.
Hafız İbn Hacer'in
açıklamasına göre; kutub-i sittenin bu mevzudaki diğer rivayetleri, Sünen-i Ebû
Davud'un rivayetine nisbetle daha sağlam ve tercihe şayandır. Çünkü bu soruyu
soran zât gerçekte Sa'd b. Ubadedir. Annesinin ismi de Amre'dir. Hanefi
âlimlerinden Bedruddin Ayninin açıklamasına göre; Sünen-i Ebû Dâvûd da anlatılan
hadise, ile kutub-u sittenin diğer rivayetlerinde anlatılan hadiseler aynı
hadiseler değildir. Ayrı ayrı zamanlarda vukubulmuş, birbirine benzeyen iki
ayrı hadisedir.