DEVAM: 20-21 Akîka
Kurbanı
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
حَدَّثَنَا دَاوُدُ
بْنُ قَيْسٍ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ ح و
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْأَنْبَارِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
يَعْنِي
ابْنَ
عَمْرٍو عَنْ
دَاوُدَ عَنْ
عَمْرِو بْنِ
شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
أُرَاهُ عَنْ
جَدِّهِ
قَالَ سُئِلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَنْ
الْعَقِيقَةِ
فَقَالَ لَا يُحِبُّ
اللَّهُ الْعُقُوقَ
كَأَنَّهُ
كَرِهَ
الِاسْمَ وَقَالَ
مَنْ وُلِدَ
لَهُ وَلَدٌ
فَأَحَبَّ أَنْ
يَنْسُكَ
عَنْهُ
فَلْيَنْسُكْ
عَنْ الْغُلَامِ
شَاتَانِ
مُكَافِئَتَانِ
وَعَنْ
الْجَارِيَةِ
شَاةٌ
وَسُئِلَ
عَنْ الْفَرَعِ
قَالَ
وَالْفَرَعُ
حَقٌّ وَأَنْ
تَتْرُكُوهُ
حَتَّى يَكُونَ
بَكْرًا
شُغْزُبًّا
ابْنَ
مَخَاضٍ أَوْ
ابْنَ
لَبُونٍ
فَتُعْطِيَهُ
أَرْمَلَةً
أَوْ
تَحْمِلَ
عَلَيْهِ فِي
سَبِيلِ اللَّهِ
خَيْرٌ مِنْ
أَنْ
تَذْبَحَهُ
فَيَلْزَقَ
لَحْمُهُ
بِوَبَرِهِ
وَتَكْفَأَ
إِنَاءَكَ
وَتُولِهُ
نَاقَتَكَ
(Amr b. Şuayb b.
Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As'ın) dedesinden demiştir ki: Nebi (s.a.v.)
akika'dan soruldu da: "Allah (bu kelimenin manası olan) anne ve babaya
isyanı sevmez." dedi. (Hz. Peygamber duymuş olduğu) bu isimden hoşlanmamış
gibiydi ve (sözlerine devamla); "Kimin bir çocuğu doğar da o çocuk için
bir kurban kesmek isterse oğlan çocuğu için aynı yaşta iki koyun, kız çocuğu
için de bir koyun kessin.” buyurdu. Bir de fera' (kurbanın)dan soruldu (bu
soruyu da)
"Fera’ haktır,
(fakat fera' kurbanı olarak kesmek istediğiniz deve yavrusunu) kuvvetli ve etli
genç bir deve oluncaya kadar, yani iki ya da üç yaşına girinceye kadar,
bekletmeniz ve ondan sonra ona (döllenmeye muhtaç) bir dişi deve getirmen(iz)
yahut da Allah yolunda ona yük vurman(ız) onu (şimdi) kesip de zayıflıktan etinin
yününe yapışıp kalmasından ve (annesinin sütüyle doldurmakta olduğunuz)
kabım(zı artık ona bir daha süt sağamayacağınız İçin) ters çevirip yere
kapatıvermen(iz)den, (yavrusuz, kalan) deveni(zi) de şaşkın bırakman(ız)dan
daha hayırlıdır.
İzah:
bk. Nesâî, akîka; Ahmed
b. Hanbel, II, 182.
Bu hadis-i şerif,
akîkanın vacip olmayıp müstehab olduğunu söyleyen cumhur ulemânın delilidir.
Sözü geçen ulemaya göre eğer, akika vacio olsaydı, onun vücûbiyeti her halde
dinde açıkça bilinirdi. Aynı zamanda böyle bir hüküm rhevcud olsaydı,Rasûlullah
(S.A.V.) delile dayanak olacak ölçü ve anlamda genel bir açıklama yapar,
yeterli bir beyanda bulunurdu da artık özür diye bir şey kalmazdı.
Oysa Rasûlullah
(S.A.V.)
"Kimin bir çocuğu
doğar da o da ondan yana bir nüsük (akika kurbanı kesmek) arzusunda olursa o
takdirde onu yerine getirsin." buyurarak akika konusunu, onu yerine
getirecek kişinin arzu ve hevesine bırakmıştır.