بَاب
فِي
الْعَتِيرَةِ
19-20. Atîre (Ve Fera'
Denilen Kurbanlar) Hakkında
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ ح و
حَدَّثَنَا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ عَنْ
بِشْرِ بْنِ
الْمُفَضَّلِ
الْمَعْنَى
حَدَّثَنَا
خَالِدٌ الْحَذَّاءُ
عَنْ أَبِي
قِلَابَةَ
عَنْ أَبِي
الْمَلِيحِ
قَالَ قَالَ نُبَيْشَةُ
نَادَى
رَجُلٌ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّا
كُنَّا
نَعْتِرُ
عَتِيرَةً
فِي الْجَاهِلِيَّةِ
فِي رَجَبٍ
فَمَا
تَأْمُرُنَا
قَالَ
اذْبَحُوا
لِلَّهِ فِي
أَيِّ شَهْرٍ
كَانَ
وَبَرُّوا اللَّهَ
عَزَّ
وَجَلَّ
وَأَطْعِمُوا
قَالَ إِنَّا
كُنَّا
نُفْرِعُ
فَرَعًا فِي
الْجَاهِلِيَّةِ
فَمَا
تَأْمُرُنَا
قَالَ فِي كُلِّ
سَائِمَةٍ
فَرَعٌ
تَغْذُوهُ
مَاشِيَتَكَ
حَتَّى إِذَا
اسْتَحْمَلَ
قَالَ نَصْرٌ
اسْتَحْمَلَ
لِلْحَجِيجِ
ذَبَحْتَهُ
فَتَصَدَّقْتَ
بِلَحْمِهِ
قَالَ
خَالِدٌ
أَحْسَبَهُ
قَالَ عَلَى
ابْنِ
السَّبِيلِ
فَإِنَّ
ذَلِكَ
خَيْرٌ قَالَ
خَالِدٌ
قُلْتُ
لِأَبِي
قِلَابَةَ كَمْ
السَّائِمَةُ
قَالَ
مِائَةٌ
Ebu'l-Melih'den (rivayet
olunduğuna göre) Hubeyşe (r.a.) şöyle demiştir: (Sahabe-i kiram'dan) bir adam,
Rasûlullah (S.A.V.)'e; "Biz cahiliye devrinde receb (ayları içerisinde)
"Atîre (diye bir kurban) keserdik. (Bu hususta) bize ne
buyurursunuz?" diye sordu. (Hazret-i Peygamber de bu nevi kurbanları)
"Allah için
kesiniz. (Kesim vakti) hangi ay olursa, olsun birde Allah'a itaat edin ve
(fakirlere) yedirin." buyurdu. (Bunun üzerine o zat): "Biz cahiliye
döneminde Fera' (diye anılan bir kurban daha) keserdik. (Bu hususta) bize ne
buyurursunuz?" dedi. (Hz. Peygamber de);
("-Yılın çoğunu
kırda otlamakla geçiren deve, sığır veya davar'dan yüz adetlik bir sürü demek
olan) her sâimede senin sürünün (sütüyle) beslediği bir yavru vardır. Bu yavru
yük taşıyacak (yahut da yavrulayacak) bir hale gelince (onu) kesersin ve etini
sadaka olarak dağıtırsın." buyurdu. Ravi Nasr (bu cümleyi): "Hacıları
taşıyabilecek hale gelince onu kesersin ve etini sadaka olarak
dağıtırsın-" şeklinde rivayet etti. (Ravi) Halid (el-Hazza') dedi ki: Öyle
zannediyorum ki, (Ebû Kalabe bu hadisi rivayet ederken 'etini sadaka olarak dağıtırsın'
cümlesini, 'Etini sadaka olarak yolculara (dağıtırsın) çünkü bu daha
hayırlıdır.' (şeklinde) rivayet etti.
Hâlid dedi ki: Ben Ebû
Kılâbe'ye "Sâime (denen sürü) kaç (hayvandan olaşmakta)dır." diye
sordum da "yüz (hayvandan meydana gelir.)" cevabını verdi.
İzah:
Nesâî: Fera; İbn Mâce:
Zebâih. Ahmed b. Hanbel, V-75, 76.
Atîre: Arapların
Recebiye dedikleri recep ayının ilk on günü içinde kestikleri hayvandır.
Cahiliye devri Arapları, bu hayvanın kanını putların başına serperlerdi.
Bazılarına göre, Atîre; Arapların bir dileklerinin yerine gelmesi ya da
hayvanlarının sayısının belli bir mikdara ulaşması halinde her on hayvandan
birisini recep ayında keseceklerine dair adadıkları kurbandır. İbn Esir'in
açıklamasına göre; İslam'ın ilk yıllarında bu âdet yürürlükte idi, daha sonra
iptal edildi. [bk. Zeylaî: Nasbü'r-Râye IV, 208.]
Fera'; deve'nin
doğurduğu ilk yavrudur. İmâm Şafiî'nin beyânına göre; Araplar, anasının
bereketi ve nesli çoğalsın diye bu yavruyu keserlermiş. Bazı lugat ulemasına
göre Fera'; hayvanın doğurduğu ilk yavru olup Araplar bunu putlarına kurban
ederlermiş "Fera' develeri yüze varan kimsenin elde ettiği ilk yavrudur.
Onu keserlerdi." diyenler de vardır. Bu tarife göre de doğan ilk yavru
mutlaka kurban edilirmiş. [bk. Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi IX,
239.]