بَاب
فِي
تَضْعِيفِ
الذِّكْرِ
فِي سَبِيلِ اللَّهِ
تَعَالَى
13. Allah Yolunda
Yapılan Zikrin Sevabının ,Kat Kat Olacağı
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ السَّرْحِ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ
أَيُّوبَ
وَسَعِيدِ
بْنِ أَبِي أَيُّوبَ
عَنْ زَبَّانَ
بْنِ فَائِدٍ
عَنْ سَهْلِ
بْنِ مُعَاذٍ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ إِنَّ
الصَّلَاةَ
وَالصِّيَامَ
وَالذِّكْرَ
تُضَاعَفُ
عَلَى
النَّفَقَةِ
فِي سَبِيلِ
اللَّهِ
بِسَبْعِ
مِائَةِ
ضِعْفٍ
Sehl b. Muaz'ın babası
(Muaz)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.); "Namaz, oruç ve zikr(in
sevabı) Allah yolunda harcanan mal(ın sevabm)dan yedi yüz kat fazladır."
buyurdu.
İzah:
Nesâî, cihâd; Ahmed b.
Hanbel, III, 438.
Bu hadis-i şerifte,
ihlasla Kur'an okumak ve Sübhânallah, la ilahe illallah, Allâhü ekber diyerek,
Allah'ı zikretmek, namaz kılmak ve oruç tutmak suretiyle kazanılacak
sevapların, Allah yolundaki savaşlar için yapılan harcamalarla kazanılan
sevablardan yediyüz katı fazla olduğu ifade edilmektedir. Her ne kadar
senedinde Zeb-bân b. Fâid ile Sehl b. Muaz olduğu için bu hadisin zayıf olduğu
söylenmişse de aslında bu hadisi destekleyen başka rivayetler de vardır.
Nitekim bu mevzuda Ebu
Said el-Hudri'den rivayet edilen bir hadis-i şerif şu mealdedir: Rasûlullah (s.a.v.)'a;
Kıyamet günü Allah
katında derece bakımından kulların hangisi daha üstündür? diye soruldu ve
Rasûlullah (s.a.v.);
"Allah'ı çokça
zikredenler" buyurdu.
Ya Rasûlallah Allah
yolundaki gaziden de mi üstündür? dedim.
"Kırılıncaya ve
kana boyanıncaya kadar kılıcını kâfirlere ve müşriklere çalsa da, Allah'ı çok
zikredenler, derece bakımından şüphesiz ondan daha üstündür." buyurdu.[bk.
Molla Mehmetoğlu O.Z., Sünen-i Tirmizi Tercümesi, VI, 8.]
Yine aynı mevzuda Hz.
Ebu'd-Derda'dan rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifde şu mealdedir:
Peygamber (s.a.v.);
"Dikkat! Amellerinizin en hayırlısı, hükümdarı (tan-rı)nın katında en
temizi ve derecelerinizin de en yükseğini, sizin için altın ve gümüş dağıtmaktan
daha hayırlı ve düşmanlarınızla karşılaşıp sizin onların boyunlarını
vurmanızdan ve onların da sizin boyunlarınızı vurmalarından daha yararlı olanı
size bildireyim mi?" buyurdu. Ashab;
Evet dediler. Rasûli
Ekrem de;
"Allah'ı
zikirdir" buyurdu.
Muaz b. Cebel dedi ki:
"Allah'rn azabından kurtarıcı olarak, Allah?-ın zikrinden daha iyi bir şey
yoktur."
Tirmizi dedi ki:
Bazıları bu hadisi Abdullah b. Said'den buradaki gibi aynı senedle rivayet
etmektedir. Kimi de yine ondan bu hadisi mürsel olarak rivayet etmiştir.
Hadis-i şerifin zahirinden anlaşılıyor ki, namaz, oruç ve zikrin sevabı Allah
yolundaki bir savaşta yapılan harcama sevabının yediyüz katına kadar çıkan bir
artış gösterir. Ancak bu fazlalığın derecesi namaz kılan, oruç tutan ya da zikreden
kimsenin ihlasına göre değişir.
Namazın, Allah
yolundaki savaşlar için yapılan harmacalara olan üstünlüğünü izaha lüzum
yoktur. Çünkü Resûl-i Zîşan Efendimiz "Allah katında en iyi amel
hangisidir?" sorusuna "Vaktinde kılınan namazdır"[bk. Buhârî,
mevakıt'üs-salat; eihad, iman; tevhid; Müslim, iman; Tirmizi, birr, salat ; Nesaî, mevâkit; cihad] cevabını vermekle bu
gerçeği en açık bir şekilde ifade buyurmuştur.
Orucun üstünlüğü ise,
sevabının Allah'dan başka kimsenin bilmeyeceği kadar çok olmasından [bk.
Buhârî, savın; Müslim, siyam] ve orucun bir nevi sabır anlamına gelmesi [bk.
Tirmizi, deâvat; İbn Mace, siyam] cihetiyle oruç tutanların Allah'ın
sabredenler hakkındaki: "...Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız
ödenecektir."[bk. Zümer 10] müjdesine girmelerinden anlaşılmaktadır.
Zikrin fazileti hakkında ise şöyle bir haber rivayet edilmiştir: "Kim bir
defa sübhanallah derse kendisine 124 bin basene yazılır."[bk. el-münâvi,
Feyzu'l-kadir, II, 365.]
Feyzu'I-Kadir sahibi
Münâvi'nin beyânına göre namaz, oruç, zikir ve cihadla ilgili bu hadisler
Rasûl-i Ekrem'e bu mevzuda soru yönelten şahısların, şahıslarıyla ilgili özel
cevaplarıdır. Fahr-i kainat efendimiz zahiri ve batınî bütün dertlerin ilacını
bilen bir doktor olduğu için, kendisine soru yönelten kişilerin özel hallerine
uygun düşen özel cevaplar vermiştir.
Zengin olanlara zekatı,
cihad için maddi yardımda bulunmayı ve bunların faziletlerini açıklamışken,
fevkalade güçlü ve kahraman kimselere cihadın faziletini açıklayıp onları
cihada teşvik etmiş bunlara gücü yetmeyen kimseleri de durumlarına göre
kimisini oruca, kimisini namaza, kimisini de zikre teşvik etmiş ve onlara
teşvik ettiği bu ibadetlerin faziletim açıklamıştır.[Bk. el-Münâvi,
Feyzu’I-kadir, II, 365.]
Hafız Şemseddin b. Kayyum'un
açıklamasına göre genel olarak cihadla zikir kendi aralarında şu şekilde
derecelendirilirler:
1. Zikirle birlikte
yapılan cihad birinci sırayı alır. Çünkü Allah Teâlâ; "Ey inananlar bir
toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya
ensesiniz."[Enfâl 45] mealindeki âyet-i kerimesinde cihadla zikri bir
arada anmıştır.
2. İkinci dereceyi
cihadsız yapılan zikir teşkil eder. Bu şekilde yapılan zikir cihadla birlikte
yapılan zikirden derece itibariyle aşağıdadır.
3. Zikirsiz yapılan
cihad. Bu cihad, derece itibariyle üçüncü sırayı alır. Çünkü cihaddan gaye de
Allah'ı zikirdir.[Azimabâdi, Avnü'l-ma'bud, VII, 176.]
Yine İbn Kayyim'in
beyânına göre mevzumuzu teşkil eden bu hadis zikrin, Allah yolunda yapılacak
savaşlar için para harcamaktan daha faziletli olduğuna delâlet etmektedir.
Fakat bu hadisin, cihad esnasında yapılan namaz ve zikrin cihad için para
harcamaktan daha faziletli olduğu anlamına geldiğini söylemek de mümkündür.
Nitekim bu babın ismine bakılırsa, Musannif Ebu Davud'un da bu mânâyı tercih
ettiği anlaşılır.