SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2686 >>

بَاب فِي قَتْلِ الْأَسِيرِ صَبْرًا

118. Bir Esiri (Elini Kolunu Bağlayıp) Hedef Yaparak Öldürmenin Hükmü

 

حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ الرَّقِّيُّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ الرَّقِّيُّ قَالَ أَخْبَرَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو عَنْ زَيْدِ بْنِ أَبِي أُنَيْسَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَرَادَ الضَّحَّاكُ بْنُ قَيْسٍ أَنْ يَسْتَعْمِلَ مَسْرُوقًا فَقَالَ لَهُ عُمَارَةُ بْنُ عُقْبَةَ أَتَسْتَعْمِلُ رَجُلًا مِنْ بَقَايَا قَتَلَةِ عُثْمَانَ فَقَالَ لَهُ مَسْرُوقٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ وَكَانَ فِي أَنْفُسِنَا مَوْثُوقَ الْحَدِيثِ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا أَرَادَ قَتْلَ أَبِيكَ قَالَ مَنْ لِلصِّبْيَةِ قَالَ النَّارُ فَقَدْ رَضِيتُ لَكَ مَا رَضِيَ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

 

İbrahim en-Nehai'den; demiştir ki: Dahhak b. Kays, Mesrûk'u vali tayin etmek istediği zaman Umare b. Ukbe Dahhak'a; Hz. Osman'ın katillerinden arta kalan birini mi vali tayin ediyorsun? dedi. Mesrûk da, Umâre'ye: Bizce sözüne güvenilir bir kişi olan Abdullah b. Mes'ud(un) bize haber verdi (ğine göre); Peygamber (s.a.v.) babanı öldürmek isteyince (baban Ukbe); (benim) çocuklara kim? (kefil olacak) diye sormuş. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: "ateş (kefil olacak)! buyurmuş, cevâbını verdi (Bunu işiten mesrûk Umâre'ye): Rasûlullah (s.a.v.)'in senin için hoş gördüğünü biz de hoş görürüz" dedi.

 

 

İzah:

Ukbe b. Ebi Muayt Mekke döneminde Hz.Peygambere zulmetmekten zevk alan ve bunu kendine görev edinen kimselerin başında gelenlerinden biri idi. Bir gün Rasûli zişân efendimiz, Kabenin yanında namaz kılarken secdede bulunduğu bir sırada yeni boğazlanmış olan bir devenin işkembesini getirerek onu kanlı kanlı peygamberimizin iki küreğinin arasına koymuştu.[Koksal M.Âsim, İslam Tarihi Mekke Devri s. 189; Meylânî A, Peygamber ve Ashabının Yaşadığı Hayat I, 334-335.]

 

Bu yüzden, Bedir savaşında esir edilince, elinden bütün silahları ve ken­dini müdafaa imkanları alınarak öldürülmüştü.[bk. el-Benna A.A, el-Fethu'r-Rabbani XIV, 107.]

 

Bu hadise dayanarak ulemâdan bazıları, esirlerin ellerini ayaklarını bağ­layıp onları hedef yaparak Öldürmenin caiz olduğunu söylemişlerdir. İmam Buhari'ye göre ise herhangi bir canlıyı bu şekilde öldürmek mekruhtur.[bk. Buhâri, sayd]

 

Hz.Peygamberin, Bedir savaşında bu şekilde öldürdüğü Ukbe ile arala­rında şöyle bir konuşma geçmiştir: Ukbe b. Muayt, peygamberimizin, Mek­ke'den Medine'ye hicreti üzerine:

 

Hicret edip bizden uzaklaştın ey Kasvâ adındaki devenin binicisi, Göreceksin pek yakında beni atlı olarak karşında!

 

Saplayıp duracağım size mızrağımı, sulayacağım onu kanınızla

 

Kılıç da bırakmayacak sizin hiç bir örtülü yerinizi.” kıt'asını söylemiş­ti. Peygamberimiz onun bu sözlerini işitince:

 

"Allahım onu, yüzükoyun, burnunun üzerine düşür", diyerek bed­dua etmişti.

 

Ukbe b. Ebi Muayt, Bedir'de Kureyş ordusunun hezimete uğradığı sı­rada kaçıp kurtulmak isterken atı, hırçınlaşarak onu yere vurmuş, Abdullah b. Seleme de esir etmişti.

 

Peygamberimiz, Irkuz-Zubya'dan çıkıldığı sırada Âsim b. Sâbit'e, Uk­be b. Ebî Muayt'ınboynununvurulmasını emretti. Ukbe:

 

Yazıklar olsun sana ey Kureyş Cemaati. Şunlar arasında burada, ne­den bir tek ben öldürülüyorum dedi. Peygamberimiz;

 

"Allah'a ve Rasûlüne olan düşmanlığından dolayı" dedi. Ukbe:

 

Yâ Muhammed! Kavmimden, herkese yaptığım bana da yap, onları öldürürsen beni de öldür. Onlara, eman verirsen, bana da eman ver. Onlar­dan kurtulmalık akçesi alırsan, benden de onlar gibi kurtulmalık akçesi al!

 

Ya Muhammed! Sen beni öldürürsen, küçüklere kim bakacak?" dedi. Peygamberimiz;

 

"Ateş! Git, ey Asım! Vur onun boynunu!" dedi. Asım gidip Ukbe'nin boynunu vurunca Peygamberimiz;

 

"...Allah'a hamdolsun ki o seni öldürdü. Senin ölümünden dolavı eözünü aydınlattı." dedi.[bk. Koksal M.Âsim, İslam Tarihi, II, 140.] Aliyyü'l-kari'nin ifadesine göre Ukbe'nin, "Benim çocuklara kim kefil olacak" sözüne Rasulullah'ın "ateş" diye cevap verme­si şu iki manaya da gelebilir:

 

1. Kimse kefil olmayacak. Onlar zayi olup gidecekler.

 

2. Sen kendini bekleyen ateşi düşün, onları düşünme çünkü yüce Allah;

 

"Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın...”[Hud 6] buyura­rak herkesin rızkına kefil olduğunu bildirmiştir. Binâenaleyh sen onları dü­şünme de kendini bekleyen cehennem ateşini düşün. Uygun olan da bu ikin­ci manadır.[Aliyyü'l-kâri, Mirkatü'l-mefâtih, IV, 351.]