بَاب
فِي
الْمُبَارَزَةِ
109. (Savaştan Önce
Taraflardan) İki Kişinin Vuruşması
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ عُمَرَ
أَخْبَرَنَا
إِسْرَائِيلُ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ عَنْ
حَارِثَةَ
بْنِ مُضَرِّبٍ
عَنْ عَلِيٍّ
قَالَ
تَقَدَّمَ يَعْنِي
عُتْبَةَ
بْنَ
رَبِيعَةَ
وَتَبِعَهُ
ابْنُهُ
وَأَخُوهُ
فَنَادَى
مَنْ يُبَارِزُ
فَانْتَدَبَ
لَهُ شَبَابٌ
مِنْ الْأَنْصَارِ
فَقَالَ مَنْ
أَنْتُمْ
فَأَخْبَرُوهُ
فَقَالَ لَا
حَاجَةَ
لَنَا
فِيكُمْ إِنَّمَا
أَرَدْنَا بَنِي
عَمِّنَا
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قُمْ يَا حَمْزَةُ
قُمْ يَا
عَلِيُّ قُمْ
يَا عُبَيْدَةَ
بْنَ
الْحَارِثِ
فَأَقْبَلَ
حَمْزَةُ
إِلَى
عُتْبَةَ
وَأَقْبَلْتُ
إِلَى شَيْبَةَ
وَاخْتُلِفَ
بَيْنَ
عُبَيْدَةَ
وَالْوَلِيدِ
ضَرْبَتَانِ
فَأَثْخَنَ
كُلُّ
وَاحِدٍ
مِنْهُمَا صَاحِبَهُ
ثُمَّ
مِلْنَا
عَلَى
الْوَلِيدِ
فَقَتَلْنَاهُ
وَاحْتَمَلْنَا
عُبَيْدَةَ
Ali (r.a.)'den; demiştir
ki: Utbe b. Rabîa (düşman saflarından
çıkıp harp meydanına) ilerledi oğlu ile erkek kardeşi de onun arkasından
yürüdüler. Utbe (Benimle) Kim savaşacak? diye haykırdı. Ensar'dan bazı gençler
(biz savaşacağız, diye) ona cevap verdiler (Utbe); Siz kinsiniz? dedi. Onlar da
kendilerini ona bildirdiler. Bunun üzerine (Utbe); Bizim sizinle (döğüşmeye)
ihtiyacımız yok. Biz (kendileriyle vuruşmak için karşımıza) sadece amca
oğullarımızı istiyoruz, dedi. Peygamber (s.a.v.) de;
"Ey
Hamza kalk, ey Ali kalk, ey Ubeyde b. el-Hâris sen de kalk" buyurdu. Hamza
Utbe'ye yöneldi. Ben de Şeybe'ye yöneldim. Ubeyde ile Velîd arasında karşılıklı
iki darbe inip kalktı ve her ikisi de hasmını yaraladı. Sonra biz (Hamza ile
ben) Velid'in üzerine çullanıp onu öldürdük, Ubeyde'yi de (yine birlikte)
yüklendik (yakaladık) geldik.
İzah:
Buharı, meğâzi; tefsir;
Ahmed, I, 117. Hakka, (69), 19.
Yapılan bunrabareze
neticesinde Hz. Ali ile Hz. Hamza hasımlarım öldürmüşlerdi. Ancak Hz. Ubeyde
hasmını ya-ralamışsa da hasmından gelen bir kılıç darbesi dizine isabet ettiği
için kendisi de yaralanmış ve yaranın tesiriyle "Safra" denilen
yerde vefat etmiştir.