بَاب
فِي
الْمُحَلِّلِ
62. Muhallil (Denilen)
Yarışmacı Hakkında
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
حُصَيْنُ
بْنُ
نُمَيْرٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ بْنُ
حُسَيْنٍ ح و
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا
عَبَّادُ
بْنُ
الْعَوَّامِ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
بْنُ
حُسَيْنٍ
الْمَعْنَى
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ الْمُسَيِّبِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ
أَدْخَلَ
فَرَسًا
بَيْنَ فَرَسَيْنِ
يَعْنِي وَهُوَ
لَا يُؤْمَنُ
أَنْ
يَسْبِقَ
فَلَيْسَ
بِقِمَارٍ
وَمَنْ
أَدْخَلَ
فَرَسًا بَيْنَ
فَرَسَيْنِ
وَقَدْ
أُمِنَ أَنْ
يَسْبِقَ
فَهُوَ
قِمَارٌ
Ebü Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) (şöyle) demiştir; "Kim, yarışı
kaybedeceği önceden kesinlikle belli olmayan bir atı, iki atın arasına
(yarışmak üzere) sokarsa, (bu ödüllü yarışma) kumar değildir. Eğer bir kimse,
kaybedeceğinden kesinlikle emin olduğu bir atı, (yarışmacı) iki at arasına
(yarışmacı olarak) sokarsa bu kumardır."
İzah:
ibn Mace, cihad;
Darimi, cihad; Ahmed b. Hanbel, II, 505.
Tarafların karşılıklı
Ödüller koyarak düzenledikleri ödüllü at koşularına, yarışı kazanıp
kazanamayacağı kesinlikle bilinemeyen ve binicisi yahütta sahibi tarafından
hiçbir Ödül konmayan üçüncü bir atın iştirak etmesiyle bu "koşular kumar
olmaktan ve dolayısıyla ortaya konan ödüller de kumar parası olmaktan çıkar.
Fakat bu üçüncü atın yarışı kaybedeceği kesinlikle bilinirse, yarış kumar olmaktan
kurtulamaz. Zira her iki tarafın karşılıklı olarak koymuş oldukları ödülleri
kazanmak için yapılan bir yarış kumardan başka bir şey değildir. Bilindiği gibi
kumar her iki tarafın mevcut olan malına bir yenisini katmak ya da mevcut
malından bir kısmını kaybetmek uğruna düzenlenen bir yarışmadır. Yansı
kaybedeceği önceden kesinlikle bilinen üçüncü bir yarışmacının böyle bir
yarışmanın neticesini değiştirmeyeceği kesinlikle bellidir. Bu bakımdan onun
yanşa katılmasıyla katılmaması arasında bir fark yoktur. Yarışma da kumardan
başka birşey değildir. Yarışmaya sonradan katılacağını farzettiğimiz üçüncü
yarışmacının yarışı kazanacağının Önceden bilinmemesi halinde ise, sözügeçen
yarışmaların kumar olduğu söylenemez. Fakat bu nevi yarışmalar bahse girerek
bir malı elde etme gayesine matuf bulunduklarından ye diğer yarışmacıların da
spora katılma isteklerini kırdığından caiz değildir. Fakat üçüncü bir
yarışmacının yarışmayı kazanma şansının esas yarışmacılara denk olması ve
dolayısıyla yarışı kaybedip kaybetmeyeceğinin önceden kesinlikle bilinememesi
halinde ise bu yarış, kumar olmaktan çıkar. Her ne kadar bu durumda da bir bahs
sonunda mal kazanma şansı varsa da, tüm yarışmacıları spora teşvik ettiğinden
ve cihada hazırlayıcı bir çalışmayı gerçekleştirmek gibi dini bir menfaatten
vğ zaruretten dolayı meşru kılınmıştır.
Aynı şekilde
taraflardan sadece birisinin ödül koymasıyla yapılan ödüller de kumar
değildir. Çünkü bu yarış karşılıklı ödül koyarak yapılan yarışmalardan
farklıdır. Çünkü iki tarafın da ödül koyması şartıyla yapılan yarışmalarda her
iki tarafın mevcut malına bir yenisinin ilâvesine ya da mevcut mallarının
noksanlaşmasına sebep olan bir durum vardır. Buna kumar denir. Ayrıca iki taraf
arasında bir de bahis vardır. Taraflardan sadece birinin ödül koymasıyla
yapılan yarışmalarda ise, kumar yoktur. Sadece bahis vardır. Bu bakımdan bu iki
yarışı birbirine kıyas etmek doğru değildir. Her ne kadar ikinci yarışma
şeklinde bahis varsa da cihada hazırlayıcı bir spor mahiyetinde olduğu için
istihsânen caiz kılınmıştır. İki tarafın da ödül koymasıyla düzenlenen bir
yarışmada bir mu hail ilin, yani hiç ödül koymadan yanşa katılan ve yansı
kazanmada diğerlerinin şansına denk olan üçüncü bir yarışmacının da yarışa
katılmasıyla yapılan yarışmalar da aynen bu şekilde kumar olmaktan çıkar.[bk.
Bezlü'l-mechud XII, 79.] Muhallilin katılmasıyla yapılan yarışlarda ödülün
nasıl paylaştırılacağı 2575 numaralı hadisin şerhinde geçti.