بَاب
فِي
الْوِصَالِ
24. Visal Orucu
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَهَى عَنْ
الْوِصَالِ
قَالُوا
فَإِنَّكَ
تُوَاصِلُ
يَا رَسُولَ اللَّهِ
قَالَ إِنِّي
لَسْتُ
كَهَيْئَتِكُمْ
إِنِّي
أُطْعَمُ
وَأُسْقَى
İbn Ömer (r.a)'dan
rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) (insanları) visal orucundan men
etti. Oradakiler; Ama sen visal yapıyorsun, yâ Rasûlallah! dediler. Hz.
Peygamber. "Ben sizin gibi değilim. Bana (Rabbim tarafından) yedirilir ve
içirilir," buyurdu.
İzah:
Buhârî, savm; Müslim,
sıyâm; Ahmed b. Hanbel, II, 23, 112; Darimî, savm 14; Mâlik, sıyâm, 37.
Visal orucu; iki veya
daha çok gün, geceleri hiç iftar etmeden oruca devam etmektir.Bunun oruç
tutulması mekruh olan günlerde de kesmemek şartıyla bütün sene oruç tutmak
olduğunu söyleyenler de vardır. Ancak bu görüş pek benimsenmemiştir. İbn Nüceym
Bahru'r-râik adındaki eserinde; şekk günü oruç tutmak mekruhtur. Visal orucu
da mekruh oruçlardandır. Ebû Yûsuf ve Muhammed, visal orucunu; aralarında iftar
etmeden iki gün oruç tutmaktır, şeklinde izah etmişlerdir" der.
İmâm Nevevî de şunları
söyler; "Ulemâmız visal orucunun men' edildiği konusunda hem fikirdirler.
O, iki veya daha çok gün, aralarında yiyip içmeden oruç tutmaktır."
Hadîs-i şerîfin
Buhârî'deki rivayetinde; "Oradakiler; sen visal orucu tutuyorsun ya
Rasûlallah, dediler." cümlesinin yerine; "Müslümanlardan birisi, ama
sen visal orucu tutuyorsun; dedi" manasına gelen cümle yer almıştır. Bu
farklı ifâdelendiriş, rivayetler arasında bir zıddiyet olduğuna delâlet etmez.
Hz. Peygamber'e söyleyenin bir kişi olduğu halde, oradakilerin bu söze
rızâlarından dolayı, hepsine nisbet edilmiş olması mümkündür. Ayrıca hadîsenin
iki ayrı zamanda vuku' bulmuş olması da imkân dahilindedir.
Hadîs-i şerîfte önce,
Hz. Peygamber'in visal orucunu yasak ettiği söylenmektedir. Söz konusu
yasağın, bundan sonra gelecek olan hadîste ifâde edilen yasağa işaret olması
muhtemeldir. Ayrıca, Buhârî'nin Hz. Enes*-den; Rasûlullah (s.a.v.)'ın,
"Visal orucu tutmayınız," buyurduğuna dâir olan rivayeti, îbn
Ömer'den yaptığı "Hz. Peygamber orucu vasletti, insanlar da vaslettiler.
Fakat bu onlara zor geldi. Bunun üzerine (Rasûlullah) halkı bundan
nehyetti," şeklindeki rivayet ve Hz. Aişe'den rivayet ettiği şu haber
visal orucunun nehyedildiğine dâir haberlerdendir. "Rasûlullah (s.a.v.)
İnsanları kendilerine rahmet olarak visal orucundan nehyetti."
Hattâbî; Visal orucunun
ümmetine yasak olduğu halde Hz. Peygamber için mubah olan şeylerden birisi
olduğunu söyledikten sonra ümmet için yasak oluşunun hikmetlerini şöyle beyân
eder: "Buna sebep, oruçlunun zayıflayıp kuvvetten düşmesi böylece farz
olan ocuca ve diğer ibadetlere gücü yetmez bir hale gelmesi veya oruçtan
usanmaları ve onların karşılaştıkları sıkıntının, farz olan orucu da
terketmelerine sebep olma ihtimalidir."
Nevevî de bu yasağın
hikmetini tayinde aşağı yukarı Hattâbî'nin söylediklerinin aynısını söyler.
Hadîs metninde
görüldüğü üzere; Hz. Peygamber'in adı geçen orucu yasaklamasından sonra,
kendisine "ama sen visal orucu tutuyorsun," şeklinde ta'rizde
bulunulmuş, Rasûlullah (s.a.v.)'de buna, "ben sizin gibi değilim, bana
yedirilir ve içırilir." karşılığını vermiştir.
Rasûlullah'a Allah
tarafından' yedirilip içirilmesinden
maksadın ne olduğunda birkaç ihtimal mevcuttur.
1. Cenâb-ı Allah Hz.
Peygamber'e yemiş-içmiş gibi kuvvet verir. Dolayısıyla yeme-içme ihtiyacı duymadan
.ibâdetine devam edebilir.
2. Gerçekten Allah
(c.c.) ona geceleri yedirip, içirir. Bu hal de onun visaline mâni değildir. Bu
sâdece ona mahsûs bir haslettir. Ümmete yasak olduğu halde, Rasülullah'ın
yapmasında veya onu tatbikinde mahzur olmayan şeylerin başka misalleri vardır.
Meselâ, efendimizin göğsü altın bir tastaki su ile melekler tarafından
yıkanmıştır. Oysa altın kabın dünyada kullanılması yasaktır.
3. Hz. Peygamber'in
visal orucu esnasında geceleyin yeyip içmesi, uyku halinde yeyip içenin haline
hamledilir, uyku halinde yeyip içenin açlığı ve susuzluğu gittiği halde orucu
bozulmadığı gibi, bu durumda iken Hz. Peygamber'in orucu da bozulmaz. Bu İzah
İbmı'l-Münzîr'e aittir.
4. Cenâb-ı Allah,
Rasûlullahı, kendi azametini düşündürmek, sevgi ve muhabbeti ile içini
doldurmak ve marifeti ile gıdalandırmak sureti ile onu yemekten içmekten
müstağni kılar. İbn-i Hacer'in bu izahı îbnu'l-Kayyım el-Cevzî tarafından da
benimsenmiştir. İbnu'l-Kayyım, bu tür beslenmenin maddî beslenmeden daha çok
gıdalı olduğunu söyleyerek; "çok küçük bir tecrübesi olanlar bile, kalbin
ve ruhun gıdalanmasının, cismin gıdalanmasına ihtiyaç göstermeyeceğini
bilirler," der.
Hadîs-i şeriften, arada
iftar etmeden peşi peşine iki veya üç gün oruç tutmanın yasak olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak bu yasağın hükmü konusunda bâzı farklı görüşler vardır. Bunlar bir
sonraki hadîsin şerhinde ortaya konulacaktır.