SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2360 >>

بَاب فِي الْوِصَالِ

24. Visal Orucu

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ الْوِصَالِ قَالُوا فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ إِنِّي لَسْتُ كَهَيْئَتِكُمْ إِنِّي أُطْعَمُ وَأُسْقَى

 

İbn Ömer (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) (insanları) visal orucundan men etti. Oradakiler; Ama sen visal yapıyorsun, yâ Rasûlallah! dediler. Hz. Peygamber. "Ben sizin gibi değilim. Bana (Rabbim tarafından) yedirilir ve içirilir," buyurdu.

 

 

İzah:

Buhârî, savm; Müslim, sıyâm; Ahmed b. Hanbel, II, 23, 112; Darimî, savm 14; Mâlik, sıyâm, 37.

 

Visal orucu; iki veya daha çok gün, geceleri hiç iftar etmeden oruca devam etmektir.Bunun oruç tutulması mekruh olan günlerde de kesmemek şartıyla bütün sene oruç tutmak olduğunu söyleyenler de vardır. Ancak bu görüş pek benimsenmemiştir. İbn Nüceym Bahru'r-râik adındaki eserinde; şekk günü oruç tutmak mek­ruhtur. Visal orucu da mekruh oruçlardandır. Ebû Yûsuf ve Muhammed, visal orucunu; aralarında iftar etmeden iki gün oruç tutmaktır, şeklinde izah etmişlerdir" der.

 

İmâm Nevevî de şunları söyler; "Ulemâmız visal orucunun men' edil­diği konusunda hem fikirdirler. O, iki veya daha çok gün, aralarında yi­yip içmeden oruç tutmaktır."

 

Hadîs-i şerîfin Buhârî'deki rivayetinde; "Oradakiler; sen visal orucu tutuyorsun ya Rasûlallah, dediler." cümlesinin yerine; "Müslümanlardan birisi, ama sen visal orucu tutuyorsun; dedi" manasına gelen cümle yer almıştır. Bu farklı ifâdelendiriş, rivayetler arasında bir zıddiyet olduğuna delâlet etmez. Hz. Peygamber'e söyleyenin bir kişi olduğu halde, oradaki­lerin bu söze rızâlarından dolayı, hepsine nisbet edilmiş olması mümkün­dür. Ayrıca hadîsenin iki ayrı zamanda vuku' bulmuş olması da imkân dahilindedir.

 

Hadîs-i şerîfte önce, Hz. Peygamber'in visal orucunu yasak ettiği söy­lenmektedir. Söz konusu yasağın, bundan sonra gelecek olan hadîste ifâde edilen yasağa işaret olması muhtemeldir. Ayrıca, Buhârî'nin Hz. Enes*-den; Rasûlullah (s.a.v.)'ın, "Visal orucu tutmayınız," buyurduğuna dâir olan rivayeti, îbn Ömer'den yaptığı "Hz. Peygamber orucu vasletti, insanlar da vaslettiler. Fakat bu onlara zor geldi. Bunun üzerine (Rasûlullah) halkı bundan nehyetti," şeklindeki rivayet ve Hz. Aişe'den rivayet ettiği şu ha­ber visal orucunun nehyedildiğine dâir haberlerdendir. "Rasûlullah (s.a.v.) İnsanları kendilerine rahmet olarak visal orucundan nehyetti."

 

Hattâbî; Visal orucunun ümmetine yasak olduğu halde Hz. Peygam­ber için mubah olan şeylerden birisi olduğunu söyledikten sonra ümmet için yasak oluşunun hikmetlerini şöyle beyân eder: "Buna sebep, oruçlu­nun zayıflayıp kuvvetten düşmesi böylece farz olan ocuca ve diğer ibadet­lere gücü yetmez bir hale gelmesi veya oruçtan usanmaları ve onların kar­şılaştıkları sıkıntının, farz olan orucu da terketmelerine sebep olma ihti­malidir."

 

Nevevî de bu yasağın hikmetini tayinde aşağı yukarı Hattâbî'nin söy­lediklerinin aynısını söyler.

 

Hadîs metninde görüldüğü üzere; Hz. Peygamber'in adı geçen orucu yasaklamasından sonra, kendisine "ama sen visal orucu tutuyorsun," şek­linde ta'rizde bulunulmuş, Rasûlullah (s.a.v.)'de buna, "ben sizin gibi deği­lim, bana yedirilir ve içırilir." karşılığını vermiştir.

 

Rasûlullah'a Allah tarafından' yedirilip içirilmesinden  maksadın ne olduğunda birkaç ihtimal mevcuttur.

 

1. Cenâb-ı Allah Hz. Peygamber'e yemiş-içmiş gibi kuvvet verir. Do­layısıyla yeme-içme ihtiyacı duymadan .ibâdetine devam edebilir.

 

2. Gerçekten Allah (c.c.) ona geceleri yedirip, içirir. Bu hal de onun visaline mâni değildir. Bu sâdece ona mahsûs bir haslettir. Ümmete yasak olduğu halde, Rasülullah'ın yapmasında veya onu tatbikinde mahzur ol­mayan şeylerin başka misalleri vardır. Meselâ, efendimizin göğsü altın bir tastaki su ile melekler tarafından yıkanmıştır. Oysa altın kabın dünyada kullanılması yasaktır.

 

3. Hz. Peygamber'in visal orucu esnasında geceleyin yeyip içmesi, uyku halinde yeyip içenin haline hamledilir, uyku halinde yeyip içenin aç­lığı ve susuzluğu gittiği halde orucu bozulmadığı gibi, bu durumda iken Hz. Peygamber'in orucu da bozulmaz. Bu İzah İbmı'l-Münzîr'e aittir.

 

4. Cenâb-ı Allah, Rasûlullahı, kendi azametini düşündürmek, sevgi ve muhabbeti ile içini doldurmak ve marifeti ile gıdalandırmak sureti ile onu yemekten içmekten müstağni kılar. İbn-i Hacer'in bu izahı îbnu'l-Kayyım el-Cevzî tarafından da benimsenmiştir. İbnu'l-Kayyım, bu tür bes­lenmenin maddî beslenmeden daha çok gıdalı olduğunu söyleyerek; "çok küçük bir tecrübesi olanlar bile, kalbin ve ruhun gıdalanmasının, cismin gıdalanmasına ihtiyaç göstermeyeceğini bilirler," der.

 

Hadîs-i şeriften, arada iftar etmeden peşi peşine iki veya üç gün oruç tutmanın yasak olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu yasağın hükmü konu­sunda bâzı farklı görüşler vardır. Bunlar bir sonraki hadîsin şerhinde or­taya konulacaktır.