SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2444 >>

DEVAM: 64. Aşura Günü Orucu

 

حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ لَمَّا قَدِمَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمَدِينَةَ وَجَدَ الْيَهُودَ يَصُومُونَ عَاشُورَاءَ فَسُئِلُوا عَنْ ذَلِكَ فَقَالُوا هَذَا الْيَوْمُ الَّذِي أَظْهَرَ اللَّهُ فِيهِ مُوسَى عَلَى فِرْعَوْنَ وَنَحْنُ نَصُومُهُ تَعْظِيمًا لَهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَحْنُ أَوْلَى بِمُوسَى مِنْكُمْ وَأَمَرَ بِصِيَامِهِ

 

İbn Abbas (r.a)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelince Yahudileri, Aşure günü oruç tutarlarken buldu. Bunun sebebi sorulduğunda Yahudîler: Bu (gün) Allah (c.c.)'nun Fir'avn'e karşı Musa'ya yardım ettiği gündür.

 

Biz onu ta'zim için bugün oruç tutuyoruz" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): "Biz Musa'ya sizden daha yakın (ve daha müstehak)ız" buyurdu ve Aşure orucunu emretti.

 

 

İzah:

Buhari, embiyâ, menakibü'l-ensar; Müslim, sıyâm; İbn Mâce, siyam; Darimî, savm ; Ahmed b. Hanbel, 1, 291, 310, 336, 340.

 

Hadis-i şerifin, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki bir rivayetinde Yahudiler'in Aşure günü oruç tutmalarının sebebini açıklarken söyledikleri, "Bu gün Allah'ın Firavn'e karşı Musa'ya yardım ettiği gündür", sözlerine ilâveten "Ve o gün geminin Cûd? üzerin­de durduğu gündür. Nuh o gün şükür olarak oruç tuttu" dedikleri de yer almaktadır.

 

"Hz. Peygamber Aşure orucunu emretti" şeklindeki ifade de Buha­rı'de "Rasûlullah Aşure orucunu tuttu ve tutulmasını emretti" şeklindedir.

 

Hadisin ilk bakışta anlaşılan ifadesinden sanki Hz. Peygamber Medi­ne'ye geldiğinde Yahudiler Aşure orucu tutuyorlarmış da onları oruç tu­tarlarken bulmuş gibi bir mânâ anlaşılmaktadır. Fakat vakıa böyle değil­dir. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye Rebiülevvel ayında gelmişti ve o zaman Muharrem ayı çoktan geçmişti. O halde hadisin metninde bir hazf söz konusudur. Mânâ, "Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelip Aşure gününe kadar kaldı ve Yahudilerin oruç tuttuklarını öğrendi" şeklinde anlaşılmalıdır. Hz. Peygamber Yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını Medine'ye geldikten sonra öğrendiği için hadisin metni bu mânâyı ifadeye müsaittir.

 

Yahudiler Aşure günü oruç tutmalarına sebeb olarak, Hz. Musa'nın Firavn'dan kurtuluşu olduğunu söyleyince "biz ona sizden daha yakınız" buyurarak o da oruç tutmuş ve sahâbîlerine de oruç tutmalarını emretmiş­tir. Çünkü Yahudiler Musa (a.s.)'nın dinini tahrif etmişlerdi. Dinin asılla­rı itibariyle, Hz. Musa'nın şeriatı ile bizim dinimiz arasında fark yoktur. Üstelik biz Hz. Musa'ya inen kitabın aslına inanmaktayız.

 

Burada "Peygamber (s.a.v.)'ın Firavn'dan kurtuluşu konusunda nasıl olur da Yahudilerin sözlerine inanır?" şeklinde bir soru hatıra gelebilir. Ancak Peygamber (a.s.)'in ashabına aşure orucunu emretmesi, Yahudile­rin sözlerine inandığı mânâsına gelmez. Çünkü onun gerçeği vahyle öğren­miş olması mümkün olduğu gibi, Hz. Musa'nın o gün Firavn'dan kurtu­luşunu eskiden Yahudi olup da İslama girenlerden öğrenmiş olması da mümkündür.

 

Bilindiği gibi bundan önce geçen iki hadiste câhiliye devri araplarının Aşure gününde oruç tuttukları bildirilmektedir. Bu durum bu ve önceki hadisler arasında bir zıddiyetin olmasını gerektirmez. Çünkü aynı şeyi bir­den fazla kişinin değişik maksatlarla yapması mümkündür. Müşrik Arap­lar, kendilerine Hz. İbrahim'in dininden kalma bir âdet olarak, Yahudi­ler, Hz. Musa ve israil oğulları Firavn'ın zulmünden kurtuldukları için oruç tutmuş olabilirler.

 

Hz. Peygamber'in, Yahûdiler'in Aşure günü oruç tutmalarının sebe­bini sorması onun o ana kadar aşure orucuna tamamen yabancı olmasını gerektirmez. Nitekim daha önce geçen hadislerde Peygamber (s.a.v.)'in Mek­ke'de iken Aşure günü oruç tuttuğu belirtilmişti. O halde Peygamber (s.a.v.)'in Yahudilerin orucu ile ilgili sorusu o orucu tutuş sebeplerini öğrenmektir. Çünkü yukarıda da belirtildiği gibi ayrı ayrı toplumların aynı günü değişik sebeplerden dolayı kutsal saymaları mümkündür.