SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2382 >>

بَاب الْقُبْلَةِ لِلصَّائِمِ

33. Oruçlunun (Hanımını) Öpmesi

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ الْأَسْوَدِ وَعَلْقَمَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُقَبِّلُ وَهُوَ صَائِمٌ وَيُبَاشِرُ وَهُوَ صَائِمٌ وَلَكِنَّهُ كَانَ أَمْلَكَ لِإِرْبِهِ

 

Aişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken öper ve kucaklardı. Ama o nefsine (herkesten) daha çok sahipti."

 

 

İzah:

Buhârî, savm; Müslîm, siyam; Ebû Dâvud, tahare; İbn-i Mâce, sıyâm; Tinnizî, savm ; Ahmet b. Hanbel, VI, 40, 42, 44, 98, 113, 126, 128, 156.

 

"Kucaklardı" diye terceme ettiğimiz kelimenin kökü dir.Bu kelime esâg olarak, teni tene değdirmek, demektir. Tenasül organlarının biri birine dokundurulmasına da "fahiş mübâşere" denilir. Kur'an-ı Kerîm'de bu kelime, cinsî temas karşı­lığında kullanılmıştır. Burada kastedilen ilk manâ olmalıdır.

 

Hadîs-i şerîf, oruçlunun karışım öpmesinin veya onu çıplak veya gi­yinmiş olarak kucaklamasının orucunu bozmadığına delâlet etmektedir. Ancak bu, men'înin gelmemesi ile kayıtlıdır. Hz. Aişe'nin Nebi (s.a.v.) için "ama o nefsine herkesten daha çok sahipti" demesi, bu hükmün sadece Nebi s.a.v.'e ait olmasını gerektirmez. Nitekim, İmâm Mâlik'in, Muvatta'ında Atâ b. Yesâr'dan rivayet ettiği şu haber de buna delâlet etmektedir:

 

"Bir adam ramazanda oruçlu iken karısını öptü. Bundan son derece zevk duydu. Bunun hükmünü sorması için hanımım gönderdi. Kadın Rasûlullah (s.a.v.)'m hanımı Ümmü Seleme (r.anhâ)'mn yanına girip durumu anlattı. Ümmü Seleme, Hz. Peygamberin de oruçlu iken hanımlarını öp­tüğünü haber verdi. Kadın dönüp meseleyi kocasına anlattı. Bu durum o adamın endişesini artırdı ve;

 

Biz Rasûlullah (s.a.v.) gibi değiliz. Allah; Rasûlüne dilediğini helâl kı­lar, dedi.

 

Kadın tekrar Ümmü Seleme (r.anhâ)'ya döndü. Hz. Peygamber'i ya­nında buldu.

 

Hz. Peygamber;

 

Bu kadın ne istiyor? dedi.

 

Ümmü Seleme meseleyi anlattı.

 

Hz. Peygamber;

 

Benim de aynı şeyi yaptığımı söylemedin mi?

 

Söyledim, ama kadın kocasına gidip haber vermiş, adamın endişesi iyice artmış. Biz Rasûlullah (s.a.v.) gibi değiliz. Allah, Rasûlüne dilediğini helâl eder, demiş.

 

Peygamber (s.a.v.) öfkelenmiş ve;

 

"Vallahi ben, Allah'tan en çok çekineniz ve hadlerini en iyi bileninizim, buyurmuştur."

 

Her nekadar bu haberin Muvatta'daki rivayeti mürsel ise de, Abdür-rezzâk, Musannef inde ve Ahmed b. Hanbel, Müsned'inde mevsûl olarak rivayet etmişlerdir.

 

İbn Abdi'1-berr, bu haberle ilgili olarak şöyle der:

 

"Bunda, genç olsun ihtiyar olsun, oruçlu iken erkeğin karısını öpme­sinin caiz olduğuna delâlet vardır. Çünkü Hz. Peygamber kadına, kocası­nın genç mi yoksa ihtiyar mı olduğunu sormamıştır. Eğer genç ve ihtiyar arasında bir fark olsaydı, Rasûlullah sorardı. Çünkü o Allah'ın hükmünü beyân etmekle görevlidir. Âlimler, oruçlunun hanımını öpmesinin bizatihi mekruh olmadığında hem fikirdirler. Onu mekruh görenler daha ileriye götüreceğinden korkarak mekruh görmüşlerdir. Ben, öpmeyi caiz görüp de işi daha ileriye götürmemeyi şart koşmayan hiç bir kimseyi bilmiyo­rum. Öpmenin, orucunu bozacak sonuçlar doğuracağını bilen kimsenin bundan kaçınması gerekir."

 

ilim adamlarının büyük çoğunluğu, oruçlunun karısını Öpmesinin kerâhetsiz caiz olduğu görüşündedirler. Sahâbî ve tâbiînlerin çoğunun yanı-sıra, Hanefî âlimleri, Ahmed b. Hanbel, İshâk b. Râhûye ve Dâvud ez-Zâhirî bu görüştedir. Ancak Hanefîlere göre; oruçlu olan kimse menîsinin gelmesi veya işi cinsî temasa götürmesi konusunda nefsinden emîn olmaz­sa, hanımını öpmesi mekruhtur. Aynı şekilde hanımının dudaklarını eme­rek öpmek veya tenasül organları biri birine dokunarak çırıl çıplak kucak­laşmak da mekruhtur.

 

İmâm Şafiî, Süfyân es-Sevrî ve Evzâî de, öpme konusunda gençle ihtiyarı farklı olarak ele almışlar, bunun gençler için mekruh, ihtiyarlar için kerâhatsiz mübâh olduğunu söylemişlerdir. İmâm Mâlik'den gelen bir rivayet de böyledir.

 

Nevevî, Müslim Şerhi'nde bu konuda şöyle der;

 

"Şafiî ve ashabı, öpmenin şehveti kabarmayan oruçlu için haram ol­madığını söylemişlerdir. Amâ evlâ olanı, öpmemesidir. Öpmenin oruçluya mekruh olduğu söylenemez. Âlimler; Hz. Aîşe'nin bunu Rasûlûllah'ın yap­tığını haber vermesine rağmen, öpmenin evlâ olana muhalîf olduğunu söy­lerler. Çünkü, Hz. Aîşe'nin de belirttiği gibi, Hz. Peygamber öpmeden ileri bir davranışa girmemekte kendisine güvenir, fakat başkaları böyle olmayabilir. Ama, öpmek bir kimsenin şehvetini tahrik ediyorsa, bizim ashabımıza (Şâfiîlere) göre, onun öpmesi haramdır. Tenzîhen mekruh ol­duğu da söylenir."

 

İmâm Mâiik'in meşhur görüşüne göre; oruçlunun hanımını Öpmesi kendinden emîn olursa mekruh, olmazsa haramdır. İbn Vehb, İmâm Mâ-lik'ten, nafile oruçlarda bunun mübâh olduğunu nakleder.

 

İbn Hâcer'in ifâdesine göre; İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Ömer'in de öpmenin mekruh olduğu görüşünü benimsediğini nakleder.

 

İbnü'l-Münzîr, bir gurup ulemânın bunun haram olduğunu söyledik­lerini bildirir. Bu görüş sahipleri;"şimdi onlarla mü­başeret ediniz..."[Bakara 187] âyetini gündüz mabâşeretin menedilişine delîl gös­terirler.

 

Bu görüşte olmayanlar, âyetteki mübaşeretten maksadın, cinsî temas olduğunu, Hz. Peygamber'in fiilinin öpmenin mübâh olduğuna delâlet et­tiğini söylerler.

 

Ebû Hureyre ve Sa'd b. Ebî Vakkas'a göre, oruçlu için ister nefsin­den emîn olsun, ister olmasın, ister genç olsun ister ihtiyar hanımını öp­mesi mubahtır. Bazı zahirî âlimler biraz daha ileri giderek bunun müste-hâb olduğunu söylerler.

 

Şureyh, İbrahim.en-Nehâî, Şa'bî, Mesrük, Muhammed b. el-Hanefîyye, Ebû Kılâbe ve Abdullah b. Şûbrume'ye göre ise, öpmek orucu bozar ve kazayı gerektirir. Bunlar İbn Mâce'nin Meymûne (r.anhâ) vasıtasıyla riva­yet ettiği ve öpmenin orucu bozduğunu ifâde eden hadîse dayanırlar. An­cak bu hadîsin ravîlerinden olan, Ebû Zeyd meçhuldür. Buhârî bu hadîs için; "münkerdir ben onu rivayet etmem. Ebû Zeyd'in ismini bilmiyorum, o meçhul biridir" demiştir, demekki, İbn Mâce'deki bu hadîsi delîl almak mümkün değildir.

 

Buraya kadar anlattıklarımızın hepsi öpme veya kucaklama esnasında menînin gelmemesi halindedir. Fakat menî gelirse, bütün âlimlere göre oruç bozulur ve kazaya ilâveten keffâretin de gerektiğini söylerler.

 

Menî değil de mezî gelirse; İmâm Mâlik, Ahmed b. Hanbcl ve İs-hâk'a göre yine oruç bozulur ve kazayı gerektirir. Böyle olacağını öpme­den veya kucaklamadan önce bilirse, kendisine bunları yapması haram olur.

 

Hanefî ve Şâfiîlere göre, öpme veya kucaklamadan dolayı mezî gelir­se, oruç bozulmaz.

 

Bir kimsenin, düşünme veya cinsel organı dahil bir kadına bakması sonucu menisi gelirse, Hanefî ve Şafiî mezheblerine göre orucu bozulmaz. Ancak Şâfiîlerde, bakma sonucu kendisinden mutlaka menî gelen bir kim­se, bunu bile bile yaparsa orucu bozulur.

 

Mâlikîlere göre; Erkek bakma veya düşünme sonucu boşalırsa, oruç bozulur ve kaza gerekir. Uzun zaman bakma veya düşünme sonucunda kendisinden rrienî gelmesi âdet olan kişinin, bunu bile bile yapmasıyla orucu bozulur ve keffâret gerekir. Ama böyle bir âdeti olmayan kişi, bakması sonucu boşalma gelirse, îbn Abdi's-selâm'ın tercîhine göre, sâdece kaza gerekir.

 

Hanbelîlere göre; tekrar tekrar bakma sonucu menî gelirse, oruç bo­zulur ve kaza gerekir. Bir defa bakma sonucu menî gelirse, oruç bozulmaz.[256]