بَاب
الْقُبْلَةِ
لِلصَّائِمِ
33. Oruçlunun
(Hanımını) Öpmesi
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
أَبُو مُعَاوِيَةَ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ إِبْرَاهِيمَ
عَنْ
الْأَسْوَدِ
وَعَلْقَمَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُقَبِّلُ
وَهُوَ
صَائِمٌ
وَيُبَاشِرُ
وَهُوَ صَائِمٌ
وَلَكِنَّهُ
كَانَ
أَمْلَكَ
لِإِرْبِهِ
Aişe (r.anhâ)'dan;
demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken öper ve kucaklardı. Ama o
nefsine (herkesten) daha çok sahipti."
İzah:
Buhârî, savm; Müslîm,
siyam; Ebû Dâvud, tahare; İbn-i Mâce, sıyâm; Tinnizî, savm ; Ahmet b. Hanbel,
VI, 40, 42, 44, 98, 113, 126, 128, 156.
"Kucaklardı"
diye terceme ettiğimiz kelimenin kökü dir.Bu kelime esâg olarak, teni tene
değdirmek, demektir. Tenasül organlarının biri birine dokundurulmasına da
"fahiş mübâşere" denilir. Kur'an-ı Kerîm'de bu kelime, cinsî temas
karşılığında kullanılmıştır. Burada kastedilen ilk manâ olmalıdır.
Hadîs-i şerîf,
oruçlunun karışım öpmesinin veya onu çıplak veya giyinmiş olarak
kucaklamasının orucunu bozmadığına delâlet etmektedir. Ancak bu, men'înin
gelmemesi ile kayıtlıdır. Hz. Aişe'nin Nebi (s.a.v.) için "ama o nefsine
herkesten daha çok sahipti" demesi, bu hükmün sadece Nebi s.a.v.'e ait
olmasını gerektirmez. Nitekim, İmâm Mâlik'in, Muvatta'ında Atâ b. Yesâr'dan
rivayet ettiği şu haber de buna delâlet etmektedir:
"Bir adam
ramazanda oruçlu iken karısını öptü. Bundan son derece zevk duydu. Bunun
hükmünü sorması için hanımım gönderdi. Kadın Rasûlullah (s.a.v.)'m hanımı Ümmü
Seleme (r.anhâ)'mn yanına girip durumu anlattı. Ümmü Seleme, Hz. Peygamberin de
oruçlu iken hanımlarını öptüğünü haber verdi. Kadın dönüp meseleyi kocasına
anlattı. Bu durum o adamın endişesini artırdı ve;
Biz Rasûlullah (s.a.v.)
gibi değiliz. Allah; Rasûlüne dilediğini helâl kılar, dedi.
Kadın tekrar Ümmü
Seleme (r.anhâ)'ya döndü. Hz. Peygamber'i yanında buldu.
Hz. Peygamber;
Bu kadın ne istiyor?
dedi.
Ümmü Seleme meseleyi
anlattı.
Hz. Peygamber;
Benim de aynı şeyi yaptığımı
söylemedin mi?
Söyledim, ama kadın
kocasına gidip haber vermiş, adamın endişesi iyice artmış. Biz Rasûlullah
(s.a.v.) gibi değiliz. Allah, Rasûlüne dilediğini helâl eder, demiş.
Peygamber (s.a.v.)
öfkelenmiş ve;
"Vallahi ben,
Allah'tan en çok çekineniz ve hadlerini en iyi bileninizim, buyurmuştur."
Her nekadar bu haberin
Muvatta'daki rivayeti mürsel ise de, Abdür-rezzâk, Musannef inde ve Ahmed b.
Hanbel, Müsned'inde mevsûl olarak rivayet etmişlerdir.
İbn Abdi'1-berr, bu
haberle ilgili olarak şöyle der:
"Bunda, genç olsun
ihtiyar olsun, oruçlu iken erkeğin karısını öpmesinin caiz olduğuna delâlet
vardır. Çünkü Hz. Peygamber kadına, kocasının genç mi yoksa ihtiyar mı
olduğunu sormamıştır. Eğer genç ve ihtiyar arasında bir fark olsaydı, Rasûlullah
sorardı. Çünkü o Allah'ın hükmünü beyân etmekle görevlidir. Âlimler, oruçlunun
hanımını öpmesinin bizatihi mekruh olmadığında hem fikirdirler. Onu mekruh
görenler daha ileriye götüreceğinden korkarak mekruh görmüşlerdir. Ben, öpmeyi
caiz görüp de işi daha ileriye götürmemeyi şart koşmayan hiç bir kimseyi
bilmiyorum. Öpmenin, orucunu bozacak sonuçlar doğuracağını bilen kimsenin
bundan kaçınması gerekir."
ilim adamlarının büyük
çoğunluğu, oruçlunun karısını Öpmesinin kerâhetsiz caiz olduğu görüşündedirler.
Sahâbî ve tâbiînlerin çoğunun yanı-sıra, Hanefî âlimleri, Ahmed b. Hanbel,
İshâk b. Râhûye ve Dâvud ez-Zâhirî bu görüştedir. Ancak Hanefîlere göre; oruçlu
olan kimse menîsinin gelmesi veya işi cinsî temasa götürmesi konusunda
nefsinden emîn olmazsa, hanımını öpmesi mekruhtur. Aynı şekilde hanımının
dudaklarını emerek öpmek veya tenasül organları biri birine dokunarak çırıl
çıplak kucaklaşmak da mekruhtur.
İmâm Şafiî, Süfyân
es-Sevrî ve Evzâî de, öpme konusunda gençle ihtiyarı farklı olarak ele almışlar,
bunun gençler için mekruh, ihtiyarlar için kerâhatsiz mübâh olduğunu
söylemişlerdir. İmâm Mâlik'den gelen bir rivayet de böyledir.
Nevevî, Müslim
Şerhi'nde bu konuda şöyle der;
"Şafiî ve ashabı,
öpmenin şehveti kabarmayan oruçlu için haram olmadığını söylemişlerdir. Amâ
evlâ olanı, öpmemesidir. Öpmenin oruçluya mekruh olduğu söylenemez. Âlimler;
Hz. Aîşe'nin bunu Rasûlûllah'ın yaptığını haber vermesine rağmen, öpmenin evlâ
olana muhalîf olduğunu söylerler. Çünkü, Hz. Aîşe'nin de belirttiği gibi, Hz.
Peygamber öpmeden ileri bir davranışa girmemekte kendisine güvenir, fakat
başkaları böyle olmayabilir. Ama, öpmek bir kimsenin şehvetini tahrik ediyorsa,
bizim ashabımıza (Şâfiîlere) göre, onun öpmesi haramdır. Tenzîhen mekruh olduğu
da söylenir."
İmâm Mâiik'in meşhur
görüşüne göre; oruçlunun hanımını Öpmesi kendinden emîn olursa mekruh, olmazsa
haramdır. İbn Vehb, İmâm Mâ-lik'ten, nafile oruçlarda bunun mübâh olduğunu
nakleder.
İbn Hâcer'in ifâdesine
göre; İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Ömer'in de öpmenin mekruh olduğu görüşünü
benimsediğini nakleder.
İbnü'l-Münzîr, bir
gurup ulemânın bunun haram olduğunu söylediklerini bildirir. Bu görüş
sahipleri;"şimdi onlarla mübaşeret ediniz..."[Bakara 187] âyetini gündüz
mabâşeretin menedilişine delîl gösterirler.
Bu görüşte olmayanlar,
âyetteki mübaşeretten maksadın, cinsî temas olduğunu, Hz. Peygamber'in fiilinin
öpmenin mübâh olduğuna delâlet ettiğini söylerler.
Ebû Hureyre ve Sa'd b.
Ebî Vakkas'a göre, oruçlu için ister nefsinden emîn olsun, ister olmasın,
ister genç olsun ister ihtiyar hanımını öpmesi mubahtır. Bazı zahirî âlimler
biraz daha ileri giderek bunun müste-hâb olduğunu söylerler.
Şureyh,
İbrahim.en-Nehâî, Şa'bî, Mesrük, Muhammed b. el-Hanefîyye, Ebû Kılâbe ve
Abdullah b. Şûbrume'ye göre ise, öpmek orucu bozar ve kazayı gerektirir. Bunlar
İbn Mâce'nin Meymûne (r.anhâ) vasıtasıyla rivayet ettiği ve öpmenin orucu
bozduğunu ifâde eden hadîse dayanırlar. Ancak bu hadîsin ravîlerinden olan,
Ebû Zeyd meçhuldür. Buhârî bu hadîs için; "münkerdir ben onu rivayet
etmem. Ebû Zeyd'in ismini bilmiyorum, o meçhul biridir" demiştir, demekki,
İbn Mâce'deki bu hadîsi delîl almak mümkün değildir.
Buraya kadar
anlattıklarımızın hepsi öpme veya kucaklama esnasında menînin gelmemesi
halindedir. Fakat menî gelirse, bütün âlimlere göre oruç bozulur ve kazaya
ilâveten keffâretin de gerektiğini söylerler.
Menî değil de mezî
gelirse; İmâm Mâlik, Ahmed b. Hanbcl ve İs-hâk'a göre yine oruç bozulur ve
kazayı gerektirir. Böyle olacağını öpmeden veya kucaklamadan önce bilirse,
kendisine bunları yapması haram olur.
Hanefî ve Şâfiîlere
göre, öpme veya kucaklamadan dolayı mezî gelirse, oruç bozulmaz.
Bir kimsenin, düşünme
veya cinsel organı dahil bir kadına bakması sonucu menisi gelirse, Hanefî ve
Şafiî mezheblerine göre orucu bozulmaz. Ancak Şâfiîlerde, bakma sonucu
kendisinden mutlaka menî gelen bir kimse, bunu bile bile yaparsa orucu
bozulur.
Mâlikîlere göre; Erkek
bakma veya düşünme sonucu boşalırsa, oruç bozulur ve kaza gerekir. Uzun zaman
bakma veya düşünme sonucunda kendisinden rrienî gelmesi âdet olan kişinin, bunu
bile bile yapmasıyla orucu bozulur ve keffâret gerekir. Ama böyle bir âdeti
olmayan kişi, bakması sonucu boşalma gelirse, îbn Abdi's-selâm'ın tercîhine göre,
sâdece kaza gerekir.
Hanbelîlere göre;
tekrar tekrar bakma sonucu menî gelirse, oruç bozulur ve kaza gerekir. Bir
defa bakma sonucu menî gelirse, oruç bozulmaz.[256]