DEVAM: 7. Nikahtan
Önce Talak(In Hükmü)
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
أَخْبَرَنَا
أَبُو
أُسَامَةَ
عَنْ
الْوَلِيدِ
بْنِ كَثِيرٍ
حَدَّثَنِي
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ
الْحَارِثِ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
بِإِسْنَادِهِ
وَمَعْنَاهُ
زَادَ مَنْ
حَلَفَ عَلَى
مَعْصِيَةٍ
فَلَا
يَمِينَ لَهُ
وَمَنْ
حَلَفَ عَلَى
قَطِيعَةِ
رَحِمٍ فَلَا
يَمِينَ لَهُ
(Önceki 2190. hadis) Amr
b. Şuayb'dan aynı sened ve ma'na ile rivayet olundu. (Ancak Amr b. Şuayb bu
hadise şu sözleri de) ilâve etti; "Kim bir günah işlemek üzere yemin
ederse onun (edilmiş) bir yemini yoktur. (Sıla-i) rahmi kesmek üzere yemin
edenin de (edilmiş) bir yemini yoktur.”
İzah:
Tirmizî, talak; İbn
Mâce, talak; Ahmed b. Hanbel II, 190; Darekutnî, Sünen, IV, 15.
Bir önceki hadis,
senedinin Amr b. Şuayb'dan önceki kısmı değişmeksizin aynı manada rivayet
olunmuştur. Ancak bu rivayette mânâ bakımından önceki hadisten fazla olarak
akrabalarını ziyaret etmemek üzere yemin eden bir kimsenin bu yeminine uyarak
akrabaları ziyareti kesmesi gerekmediği, bilakis Allah'ın emri olan sıla-i
rahim görevini yerine getirmesi ve yeminine riâyet edemediği için de keffâret
vermesi icabettiği ifadesi bulunmaktadır. Aslında sıla-ı rahmi kesmekle ilgili
olan bu cümlenin hükmü, metinde geçen "Kim bir günah işlemek üzere yemin
ederse onun (edilmiş) bir yemini yoktur" cümlesinin genel kapsamı içine
girmekle beraber, özel olarak bir daha zikredilerek sıla-i rahmin önemi
vurgulanmak istenmiştir.
Esasen bu cümlenin şu
iki mânâya ihtimali vardır:
1. Nebi (s.a.v.) bu
cümlede geçen "yemin"
kelimesiyle mutlak mânâda bildiğimiz yemini kastetmiş olabilir bu ihtimale göre
söz konusu cümle şu mânâya gelir: "Kim akraba ziyaretini kesmek üzere
yemin ederse bu yeminini yerine getirmesin. Bilakis o yeminin aksine hareket
etsin fakat yemini bozduğu için de keffarelini versin."
Nitekim imam Ahmed'le
Müslim ve Tirmizî'nin rivayet etitği şu hadis-i şerif bu ihtimali
kuvvetlendirmektedir: "Kim bir işi yapmaya yemin eder de onun aksine
hareket etmenin daha hayırlı olduğunu anlarsa, hayırlı olanı yapsın ve yeminin
de keffâretini versin"[Müriâvi, Feyzü'l-Kadir VI, 118, {hadis No: 8641).]
2. Nebi s.a.v.'in
metinde geçen yemin kelimesiyle "adak" mânâsını kastetmiş olması da
mümkündür. Bu ihtimale göre ise, cümlenin manası şudur: "bir kimse
"şu işim böyle olursa, çocuğumu kesmek üzerime vacib olsun" gibi bir
nezirde bulunursa, bu yemin hükümsüz kalır. Yerine getirmek gerekmediği gibi
yerine getirilmediğinden dolayı keffâret de, fidye de gerekmez.[Hattabî,
Meâlimü's-sünen, III, 242]
4. Hz. Âişe'nin rivayet
ettiği "Günah işlemek üzere adakta bulunmak caiz değildir. Böyle bir
adağın keffâreti yemin keffâretidir' 'anlamındaki 3290 numaralı hadisdir.