SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TALAK BAHSİ

<< 2191 >>

DEVAM: 7. Nikahtan Önce Talak(In Hükmü)

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ أَخْبَرَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ الْوَلِيدِ بْنِ كَثِيرٍ حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْحَارِثِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ بِإِسْنَادِهِ وَمَعْنَاهُ زَادَ مَنْ حَلَفَ عَلَى مَعْصِيَةٍ فَلَا يَمِينَ لَهُ وَمَنْ حَلَفَ عَلَى قَطِيعَةِ رَحِمٍ فَلَا يَمِينَ لَهُ

 

(Önceki 2190. hadis) Amr b. Şuayb'dan aynı sened ve ma'na ile rivayet olundu. (Ancak Amr b. Şuayb bu hadise şu sözleri de) ilâve etti; "Kim bir günah işlemek üzere yemin ederse onun (edilmiş) bir yemini yoktur. (Sıla-i) rahmi kesmek üzere yemin edenin de (edilmiş) bir yemini yoktur.”

 

 

İzah:

Tirmizî, talak; İbn Mâce, talak; Ahmed b. Hanbel II, 190; Darekutnî, Sünen, IV, 15.

 

Bir önceki hadis, senedinin Amr b. Şuayb'dan önceki kısmı değişmeksizin aynı manada rivayet olunmuştur. Ancak bu rivayette mânâ bakımından önceki hadisten fazla olarak akrabala­rını ziyaret etmemek üzere yemin eden bir kimsenin bu yeminine uyarak akrabaları ziyareti kesmesi gerekmediği, bilakis Allah'ın emri olan sıla-i rahim görevini yerine getirmesi ve yeminine riâyet edemediği için de keffâret vermesi icabettiği ifadesi bulunmaktadır. Aslında sıla-ı rahmi kesmekle ilgili olan bu cümlenin hükmü, metinde geçen "Kim bir günah işlemek üze­re yemin ederse onun (edilmiş) bir yemini yoktur" cümlesinin genel kapsa­mı içine girmekle beraber, özel olarak bir daha zikredilerek sıla-i rahmin önemi vurgulanmak istenmiştir.

 

Esasen bu cümlenin şu iki mânâya ihtimali vardır:

 

1. Nebi (s.a.v.) bu cümlede   geçen "yemin" kelimesiyle mutlak mânâda bildiğimiz yemini kastetmiş olabilir bu ihtimale göre söz konusu cümle şu mânâya gelir: "Kim akraba ziyaretini kesmek üzere yemin eder­se bu yeminini yerine getirmesin. Bilakis o yeminin aksine hareket etsin fakat yemini bozduğu için de keffarelini versin."

 

Nitekim imam Ahmed'le Müslim ve Tirmizî'nin rivayet etitği şu hadis-i şerif bu ihtimali kuvvetlendirmektedir: "Kim bir işi yapmaya yemin eder de onun aksine hareket etmenin daha hayırlı olduğunu anlarsa, hayırlı olanı yapsın ve yeminin de keffâretini versin"[Müriâvi, Feyzü'l-Kadir VI, 118, {hadis No: 8641).]

 

2. Nebi s.a.v.'in metinde geçen yemin kelimesiyle "adak" mânâ­sını kastetmiş olması da mümkündür. Bu ihtimale göre ise, cümlenin ma­nası şudur: "bir kimse "şu işim böyle olursa, çocuğumu kesmek üzerime vacib olsun" gibi bir nezirde bulunursa, bu yemin hükümsüz kalır. Yerine getirmek gerekmediği gibi yerine getirilmediğinden dolayı keffâret de, fid­ye de gerekmez.[Hattabî, Meâlimü's-sünen, III, 242]

 

 

4. Hz. Âişe'nin rivayet ettiği "Günah işlemek üzere adakta bulunmak caiz değildir. Böyle bir adağın keffâreti yemin keffâretidir' 'anlamındaki 3290 numaralı hadisdir.