DEVAM: 31-32. Çocuğun Kendilerine
Ait Olduğunu İddia Eden Ve İhtilafa Düşen Kimseler Arasında Kur'a Çekileceğini
Söyleyenlerin Delilleri
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ عَنْ
سَلَمَةَ
سَمِعَ
الشَّعْبِيَّ
عَنْ الْخَلِيلِ
أَوْ ابْنِ
الْخَلِيلِ
قَالَ أُتِيَ
عَلِيُّ بْنُ
أَبِي
طَالِبٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ فِي
امْرَأَةٍ
وَلَدَتْ
مِنْ
ثَلَاثَةٍ نَحْوَهُ
لَمْ
يَذْكُرْ
الْيَمَنَ
وَلَا النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَلَا
قَوْلَهُ
طِيبَا
بِالْوَلَدِ
Halil'den; yahut da İbn
Halil'den; demiştir ki: Üç kişiden (birinden) çocuk dünyaya getiren (fakat
bunların hangisinden dünyaya getirdiğini bilmeyen) bir kadın hakkında Ali
(r.a.)'ye baş vuruldu. (Bu hadîsin bundan sonraki kısmında râvî Seleme b.
Küheyl, Şâ'bi'den naklen bir önceki 2270. hadîsin) aynısını rivayet etti
(fakat) Yemen kelimesinden, Nebimin gülümsemesinden ve "çocuğu kendi
gönlünüzle bağışlayınız" sözünden bahsetmedi.
İzah:
Nesâî, talâk
Bu hadîs-i şerif bir
önceki hadîsin aynısıdır. Ancak bu hadîs-i şerifin senedinde bulunan sahâbi
Zeyd b. Erkâm atlandığı için "mürsel hadîs" denilen bir zayıf
hadîstir. Metinde geçen "veled" kelimesinden, doğan çocuğun erkek
olduğu anlaşılmaktadır. Kuvvetli ihtimâle göre sözü geçen kadın üç erkeğin
müşterek cariyesi idi. Bu kimseler de ortak malları olduğu için câriye ile
cinsî münâsebette bulunmalarında dînî bir sakınca olmadığım zannederek onunla
cinsî münâsebette bulunmuşlardı. Aslında bu durumda olan bir cariyeyle cinsî
münâsebette bulunmak hadd cezasını gerektirmezse de ta'zir cezasını
gerektirir. Çocuk bu ortaklardan birine verilir. Çocuğu alan kimse cariyeye de
sahib olacağı için cariyenin kıymetinin üçte ikisini diğer ortaklarına öder. Ortaklıkları
da bu şekilde sona erer.
Bilindiği gibi üç türlü
gülme vardır:
1. Kahkaha:
Yanındaküerin işiteceği kadar gülmek,
2. Dahk (veya dıhk):
Bir insanın kendisinin işitebileceği kadar gülmesidir.
3. Tebessüm: Onu ne
sahibi duyar ne de başkası.
Rasûl-i Ekrem'in
gülmesi ekseriyetle tebessüm şeklinde olurdu. Fakat Hz. Ali'nin verdiği hükmü
duyunca o gün dahk şeklinde gülmüştür. 2269 numaralı hadîste râvîierden biri
hadiseyi naklederken, Rasûl-i Ekrem'in o gün gülerken, ön dişlerinin mi yoksa
azı dişlerinin mi görünmüş olduğunu pek kestiremiyor. Eğer Rasûl-i Ekrem'in o
günkü görülen dişlerinin ön dişleri olduğu kabul edilirse o gün yine
tebessümkle gülmüş olduğu anlaşılın Nitekim bir önceki hadîs-i şerifte de
gülerken sadece ön dişlerinin görüldüğünden bahsedilmektedir.