DEVAM: 30-31 Mehri Kararlaştırmadan
Evlenen Sonra Da Ölen Kimsenin Durumu
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
سَعِيدُ بْنُ
أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ قَتَادَةَ
عَنْ خِلَاسٍ
وَأَبِي
حَسَّانَ عَنْ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ
عُتْبَةَ
بْنِ
مَسْعُودٍ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
مَسْعُودٍ
أُتِيَ فِي
رَجُلٍ
بِهَذَا
الْخَبَرِ
قَالَ فَاخْتَلَفُوا
إِلَيْهِ
شَهْرًا أَوْ
قَالَ مَرَّاتٍ
قَالَ
فَإِنِّي
أَقُولُ
فِيهَا إِنَّ لَهَا
صَدَاقًا
كَصَدَاقِ
نِسَائِهَا
لَا وَكْسَ
وَلَا شَطَطَ
وَإِنَّ
لَهَا
الْمِيرَاثَ
وَعَلَيْهَا
الْعِدَّةُ
فَإِنْ يَكُ
صَوَابًا فَمِنْ
اللَّهِ
وَإِنْ
يَكُنْ
خَطَأً
فَمِنِّي
وَمِنْ
الشَّيْطَانِ
وَاللَّهُ
وَرَسُولُهُ
بَرِيئَانِ
فَقَامَ
نَاسٌ مِنْ
أَشْجَعَ
فِيهِمْ
الْجَرَّاحُ
وَأَبُو
سِنَانٍ فَقَالُوا
يَا ابْنَ
مَسْعُودٍ
نَحْنُ
نَشْهَدُ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَضَاهَا
فِينَا فِي
بِرْوَعَ
بِنْتِ وَاشِقٍ
وَإِنَّ
زَوْجَهَا
هِلَالُ بْنُ
مُرَّةَ
الْأَشْجَعِيُّ
كَمَا
قَضَيْتَ قَالَ
فَفَرِحَ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْعُودٍ
فَرَحًا
شَدِيدًا
حِينَ
وَافَقَ
قَضَاؤُهُ
قَضَاءَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Abdullah b. Utbe b.
Mes'ûd'dan; demiştir ki; şu (önceki 2114.) hadîste (söz konusu edilen) kişi
hakkında (fetva almak üzere) Abdullah b. Mes'ûd'a gelindi. Ona (bu fetva için)
bir ay süreyle gelip gittiler, -Yahutta- defalarca (ona gelip) gittiler.
(Bunun üzerine Abdullah
b. Mes'ûd) dedi ki: "Ben bu meselede (kendi görüşümü) söylüyorum o kadın
için kendi seviyesindeki kadınların mehri(ni almak hakkı) vardır. Ne eksik (verilebilir)
ne de fazla(sını alabilir). Mîrâs(dan pay alma hakkı) da vardır. Kendisine de
iddet (beklemek) gerekir. Eğer (bu fetva) doğru ise, Allah'dandır, yanlış ise
benden ve şeytandandır. Allah ve Rasûlü bundan beridirler."
Bunun üzerine Eşca'
(kabilesin)den bâzı kimseler ayağa kalktı(lar) içlerinde El-Cerrâh ile Ebû
Sinan da vardı. Dediler ki: "Ey İbn
Mes'ûd! Resûlullah (s.a.v.) bizim aramızda (iken) Berua' bint Vâşık hakkında
aynen böyle senin verdiğin gibi hüküm verdi." ve o kadının (ölen) kocası
da Halil b. Mürre el-Eşcaî'dir.- (Abdullah b. Utbe) dedi ki: Bunun üzerine
Abdullah b. Mes'ûd, hükmü, Resülullah'ın (s.a.v.) hükmüne uyduğu için son
derece sevindi.
İzah:
Tirmizî, nikâh, Nesâî,
nikâh
Şafiî ulemâsından
Hattâbî'nin beyânına göre metinde geçen "Eğer bu fetvam yanlış ise benden
ve şeytandandır. Allah ve Rasûlü bundan beridir." cümlesinin manası:
"Allah ve Resulü kitap ve sünnette açıklanmadık hiçbir şey bırakmadılar.
Gerek açık ibarelerle gerekse kapalı ifâdelerle bütün doğruları açıklamışlardır.
Buna rağmen ben bu meselede yanlış fetva vermişsem bu hata benim noksanlığımdan
ve şeytanın beni yanıltmasından dır. Allah ve Resulü bu hatâdan
münezzehtirler", demektir.
Yine metinde geçen Ebû
Sinan'dan maksad, 2114 numaralı hadîs-i şerîfte geçen Ma'kıl b. Sinan
(r.a.)'dır. Binâenaleyh bu mübarek sahâbîyi yine sahâbe-i kiramdan olan ve
Hendek Muharebesinde şehîd düşen Ebû Sinan el-Ensârî ile karıştırmamak gerekir.