بَاب
فِي
الْوَلِيِّ
18-19. Nikah Akdinde
Velinin Lüzumu
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ جُرَيْجٍ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ مُوسَى
عَنْ الزُّهْرِيِّ
عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَيُّمَا
امْرَأَةٍ
نَكَحَتْ
بِغَيْرِ
إِذْنِ
مَوَالِيهَا
فَنِكَاحُهَا
بَاطِلٌ
ثَلَاثَ
مَرَّاتٍ فَإِنْ
دَخَلَ بِهَا
فَالْمَهْرُ
لَهَا بِمَا
أَصَابَ
مِنْهَا
فَإِنْ
تَشَاجَرُوا
فَالسُّلْطَانُ
وَلِيُّ مَنْ
لَا وَلِيَّ
لَهُ
Aişe (r.a.)'den;
demiştir ki, "Resûlullah (s.a.v.) üç defa; "Velilerinin izni
olmaksızın kendi nikahını kıyan kadının nikahı batıldır. Eğer (evlenen erkek)
onunla cinsi temasta bulunmuşsa, onunla temasta bulunmuş olması sebebiyle
kadın'a mehir (vermesi) gerekir. Eğer veliler (kadını evlendirme konusunda)
anlaşamazlarsa, artık devlet başkanı velisi olmayanın velisidir" buyurdu.
İzah:
Tirmizi, nikah; İbn
Mace, nikah; Darimî, nikah, Ahmed b. Hanbel I, 250, 260, VI, 47, 66, 166.
Resul-i Ekrem'in,
velisinin izni olmadan evlenen bir kadın’ın nikanının, bâtıl ve hükümsüz
olduğunu bir defa söylemekle yetinmeyip de onu üç defa üst üste tekrarlaması bu
konuda şüphe ve tereddütlere yer bırakmamak ve hükmün kafalara ve gönüllere
iyice yerleşmesini sağlamak hikmetine mebnîdir.
Bu hadis veli’nin izni
olmadan kendi nikahını kıyan bir kadın’ın nikahının bâtıl olduğunu söyleyen
kimselerin delilidir. Hadis-i şerifin ifâdesinden anlaşıldığına göre, bu şekilde
kıyılan bir nikah hükümsüz olduğu için hukukî bir değeri yoktur. Binaenaleyh
her iki taraf için de nikahtan doğacak herhangi bir mesuliyet ve mükellefiyet
söz konusu değildir. Ancak erkek nikahtan sonra kadınla cinsi münâsebette
bulunmuşsa, kadına mehrini ödemesi gerekir. Ebû Hanife’ye göre, konumuzu teşkil
eden bu hadis, buluğ çağına girmediği halde velisinin izni olmadan evlenen
küçük kızların nikahıyla ilgilidir. Yoksa buluğ çağına girip de velisinin
iznini almadan evlenen kızların nikahıyla ilgili değildir. Binaenaleyh buluğa
ermiş kızların nikahı sahihtir. Metinde geçen
"Eğer veliler anlaşamazlarsa"
cümlesinden maksat, kadına yakınlık derecelerinin eşitliğinden dolayı onu
evlendirmek için velilik hakkını kullanma talebinden doğan bir anlaşmazlık
değil, kadının evlenmesine engel teşkil edecek bir anlaşmazlıktır. Nikah
akdinin hangi veliye ait olduğu meselesinde çıkacak olan bir anlaşmazlık
kadın’ın menfaati açısından ele alınarak evlendirme işine ilk teşebbüs eden
veli’nin veliliği geçerli sayılarak çözüme bağlanır.[Tuhfetü'l-ahvezi, IV,
228.]
Tirmizi diyor ki: Nebi
(s.a.v.)’in “Velisiz hiçbir şekilde
nikah olmaz” hadisi Peygamber
(s.a.v.)’in ashabından Ömer b. el Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Abdullah b. Abbâs
ve Ebû Hureyre’nin de bulunduğu ilim adamları uygulamalarını bu hadisle
yaparlar. Tabiin fıkıhçılarından da aynı şekilde rivâyet ederler; “Velisiz
nikah olmaz” denilmiştir. Saîd b. Müseyyeb, Hasan el Basrî, Şüreyh, İbrahim
Nehaî, Ömer b. Abdulaziz ve başkaları da bu görüştedirler. Sûfyân es Sevrî,
Evzâî, Abdullah b. Mübarek, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı
kanaattedirler.