DEVAM: 14. (Kurbanlık
Develere) Nişan Koymak
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
بْنُ حَمَّادٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ الْمِسْوَرِ
بْنِ
مَخْرَمَةَ
وَمَرْوَانُ
بْنُ
الْحَكَمِ
أَنَّهُمَا
قَالَا
خَرَجَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَامَ
الْحُدَيْبِيَةِ
فَلَمَّا
كَانَ بِذِي الُحُلَيْفَةِ
قَلَّدَ
الْهَدْيَ
وَأَشْعَرَهُ
وَأَحْرَمَ
el-Misver b. Mahreme ile
Mervân'dan; demişlerdir ki: Resûlullah (s.a.v.) Hudeybiye (müsalahası) yılında
(umre için Medine'den yola) çıkıp da Zulhuleyfe'ye vardığında kurbanlığın
boynuna gerdanlık taktı (sonra) işaretledi ve ihrama girdi.
İzah:
Buhârî, hac; Müslim,
hac; Nesâî, menâsik
Daha önce de ifade
ettiğimiz gibi Hudeybiye barışı hicretin altıncı senesinde müslümanlarla,
Mekkeli müşrikler arasında Mekke'nin varoşlarındaki Hudeybiye'de yapılmıştır.
Bu senede Hz. Nebi (s.a.v.) Zilkade ayının başında 1500 kadar ashâbıyla Mekke'ye
doğru yola çıktı, yanında 70 kurbanlık deve bulunuyordu. Ashâb-ı kiramın
yanında bulunan develerin sayısı ise,
yedi'yüze ulaşıyordu.
Dârekutnî'nin
rivayetinde ise, "Nebi (s.a.v.)'in yanında Hudeybiye Barış gününde 700
kişi için 70 kurbanlık deve bulunduğu" kaydedilmektedir. Buharı ve
Nesâî'nin rivayetlerinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in yanında bulunan sahâbi
sayısının bin küsur olduğu kaydedilirken bazı rivayetlerde de 1400 sahâbi
olduğu ifade edilmektedir.
Bir önceki hadis-i
şerifin şerhinde genişçe açıkladığımız gibi "Hedyi nişanlamak" kurban
edilmek üzere Mekke'ye gönderilen hayvana belirleyici bir işaret yapmaktır.
Meselâ devenin hörgüçlerinden birini biraz keserek bu nişan yapılabilir. Bu, o
hayvanın başkalarına karışması ve kaybolması halinde kurbanlık olduğunu
belirtmek içindir. Bu şekildeki bir hayvanı, vebalinden korktuğu için hırsız
görürse çalmaz. Ulemânın büyük çoğunluğu kurbanlık olan hayvana işaret koymayı
meşru görürler. Bunu caiz görmeyenler var ise de aslında onlar, işaret koymayı
değil işaret koyarken aşırı gidip hayvana işkence yapılmasını caiz
görmemişlerdir. Bu hadis-i şerif, mürseldir. Çünkü birinci râvisi Misver, her
ne kadar sahabî ise de Hudeybiye yılında henüz dört yaşında idi. İkinci râvisi
Mervân'm ise, sahâbîliği yoktur.
Bilindiği gibi
muhaddislerin ekseriyyetine göre mürsel hadis zayıftn, delil olma niteliği
yoktur. Şafiî ulemasından, İmâm Nevevî bu konuda şunları söylüyor:
"Hadisçilerin büyük çoğunluğuna, fıkıh ve usul alimlerinin bir çoğuna
göre mürsel hadis zayıftır."[et-Takrîb, s.9.] İmâm Müslim de "Bizim
asıl görüşümüze ; ve haberler ilmi ustalarının görüşüne göre, mürsel rivayetler
hüccet değildir.”[bk. Müslim, mukaddime 6. bab.] diyerek İmâm Nevevî ile aynı
görüşte olduğunu ortaya koymuştur.
İmâm Ebû Harîife'ye,
meşhur olan bir rivayete göre İmâm Mâlik'e ve Ahmed b. HanbePe göre, mürsel
hadisle kayıtsız şartsız amel edilebilir. Bunlara tâbi, hadis, fıkıh ve usûl
alimleri de aynı görüşü benimsemişlerdir. Delilleri ise, "İnsanların en
hayırlısı yaşadığım devirde yaşayanlardır, sonra onları ta'kib eden (tâbî)ler,
sonra da onları ta'kib edenler (tebeuttâ-biîn) gelir,"[Muslini,
fedâilu's-sahâbe 210.] anlamındaki hadisi-i şeriftir.
İmâm Şafiî'ye göre ise,
âdıd (onu destekleyen başka) bir rivayetle kuvvet kazanması halinde mürsel
hadisle amel etmek caizdir.