DEVAM: 95-96.
Medine'nin Harem Kılınması
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى ح
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
عَنْ ابْنِ
نُمَيْرٍ
عَنْ
عُبَيْدِ اللَّهِ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَأْتِي
قِبَاءَ
مَاشِيًا
وَرَاكِبًا
زَادَ ابْنُ
نُمَيْرٍ
وَيُصَلِّي
رَكْعَتَيْنِ
İbn Ömer'den rivayet
olunduğuna göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bazan yaya, bazan da
binitli olarak Küba'ya gelir (ziyaret eder)miş.
İbn Numeyr (bu hadisi
rivayet ederken) "ve orada iki rekat namaz kılardı" (cümlesini) ilâve
etti.
İzah:
Buharî, fadlu's-salat
fî mescidi Mekke; Müslim, hac, Nesâî, mesâcid; Muvatta, sefer ; Ahmed b.
Hanbel, II, 5, 30, 57, 58, 65, 73, 80, 101, 155.
Kubâ Mescidi İslâm
tarihinde ilk inşa edilen ve Medine'nin güney batısında bulunan kare biçiminde
bir mes-ciddir. Kırk metre eninde kırk metre boyunda ve altı metre
yüksekliğinde olan bu mescidin içerisinde yirmi sütun bulunmaktadır. Mescid
Osmanlı hükümdarlarından II. Mahmud tarafından hicrî 1210 tarihinde tamir edilmiştir.
Aslında bu mescit
ismini avlusunda bulunan bir kuyudan almıştır. Mescidin bulunduğu beni Amr bin
Avf yurdu olan köyde bu isimle anılır.
Daha önce geçen 2033
numaralı hadis-i şerifte, Mescid-i Haram, Mescid-i Resul ve Mescid-i Aksâ'nın
dışında hiç bir mescide ziyaret için yolculuk yapılamayacağı ifâde edildiği
hâide burada Resûl-i Ekrem'in bazan binitli bazan da yaya olarak gelip Kubâ
Mescidini ziyaret edip gittiğinden bahsedilmesi,bu iki hadis arasında bir
çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü Kubâ ile Medine arasında sadece iki
millik bir mesafe bulunmaktadır. O yüzden Medine ile Kubâ arasında yapılan bir
gezintiye "yolculuk" denilemez. Dolayısıyla iki hadis arasında bir
çelişkinin bulunduğundan söz edilemez.
Kur'an-ı Kerim'de
"Tâ ilk günden takva üzerine kurulan mescid, elbette içinde namaza
durmana daha uygundur"[Tevbe 108] aâyetiyle övülen mescidin Kubâ Mescidi
olduğu söylenmekte ise de, gerçekte âyet-i kerimede kasd edilen mescid,
Mescid-i Resûl'dür. Nitekim şu hadis-i şerifler de bu gerçeği ifâde ve tey'id
etmektedirler.
a. Birgün iki kişi;
"Orada (Mescid-i Dırâr'da) ebediyyen namaza durma! İlk günden beri takva
üzere kurulan mescid elbette içinde namaz durmana daha uygundur' âyetinde
geçen ikinci mescidin hangi mescid olduğu hususunda münakaşaya tutuştular.
Birisi onun Küba Mescidi diğeri de Mescid-i Nebevî olduğunu ileri sürdü.
Resûlullah (s.a.v.) de "O mescid işte benim şu mescidimdir" buyurdu.[Nesâî,
Mesacid]
b. Ebû Said el-Hudrî
dedi ki: "Zevcelerinden birinin yanında bulunduğu bir sırada Resûlullah
(s.a.v.)'in yanına girmiştim. Kendisine:
Ya Resûlallah! Takva
üzere kurulan mescid iki mescidden hangisidir? diye sordum. Resûlullah (s.a.v.)
bir avuç çakıl taşı alarak onları yere vurdu, sonra Medine Mescidini kast
ederek:
"O bizim şu
mescidimizdir" buyurdu.[Müslim, hac]
Açıklama:
1. Mescid-i Kubâ
faziletli bir mesciddir. Resûl-i Ekrem'e uyarak orada namaz kılmak müstehabtır.
2. Yaya veya binitli
olarak gidip orayı ziyaret etmenin fazileti büyüktür. Nitekim bir hadis-i
şerifte de şöyle buyurulmaktadır: "Kim evinden çıkar da, şu mescide, Küba
mescidine gelerek namaz kılarsa umre yapmış gibi sevaba nail olur."[Nesâî,
mesacid; İbn Macc, İkamet] Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:
"Kim güzelce abdest aldıktan sonra varıp da Kubâ Mescidinde dört rekat
namaz kılarsa, onun bu hareketi bir köle azadetmeye denk
olur."[Mecmeu'z-zevâid, IV, 11.] Her ne kadar senedinde Musa b. Ubeyde
bulunduğu için bu hadis zayıf ise de, İbn Mâce'nin rivayet ettiği şu hadisle
takviye edilidği için zayıflıktan kurtularak hasen derecesine yükselmiştir.
"Evinde abdest aldıktan sonra Küba Mescidine gelip de orada namaz kılan
kimse için umre sevabı gibi sevab vardır."[İbn Mâce, İkâme]