بَاب
فِي
إِتْيَانِ
الْمَدِينَةِ
94-95. (Mekke Dönüşü)
Medine'ye Uğramak
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ الْمُسَيِّبِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تُشَدُّ
الرِّحَالُ
إِلَّا إِلَى
ثَلَاثَةِ
مَسَاجِدَ
مَسْجِدِ الْحَرَامِ
وَمَسْجِدِي
هَذَا
وَالْمَسْجِدِ
الْأَقْصَى
Ebû Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"(Namaz ve ibâdet için) hiçbir mescid'e yolculuk edilmez. (Fazla sevap
umarak) yalnız (şu) üç mescide yolculuk edilebilir: Mescid-i Haram, Benim
Mescidim (yani Mescid-i Nebevi) ve Mescid-i Aksâ"
İzah:
Buhârî, mescid-i Mekke,
savm; sayd; Müslim, hac; Tirmizî, salât; Nesâî, mesâcid; Dârimî, salât, Ahmed
b. Hanbel, II, 234, 238, 278, 501; III, 7, 34, 45, 51, 53, 64, 71, 77, 78, 93,
VI 7, 398.
…… cümlesinin asıl
mânâsı, "Semerler bağlanmaz"
demektir. Bu söz yola çıkmaktan kinayedir. Çünkü sefere çıkmak için binilecek
hayvana semer vurmak gerekir. Maksat yolculuk olduğu için bu yolculuğun çeşitli
vâsıtalarla yapılmasıyla yaya olarak yapılması arasında bir fark yoktur.
Konumuzu teşkil eden bu
hadis Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde şu mânâya gelen lâfızlarla rivayet
edilmiştir: "Ebû Basra bir kerre namaz kılmak için Tur(-i Sinâ'y)a gitmiş
ve dönerken Ebû Hureyre (r.a.)'e rastlamıştı. Ebû Hureyre Ona nereden
geldiğini sorunca "Tür'dan geldiğim ifâde etti. Bunun üzerine Ebû Hureyre
(r.a.) şöyle dedi:
Eğer Tur'a gitmezden
önce seninle görüşmüş olsaydım hiç gitmezdin. Çünkü Resûlullah (s.a.v.),
"Üç Mescidden başka hiçbir mescide (namaz için) yolculuğa çıkmayınız.
Mescid-i Haram, Benim şu mescidim ve Mescid-i Aksa"[Ahmed b. Hanbel, VI,
7.] buyurdu.
"Lâ tüşeddü"
kelimesinin başında bulunan "lâ" harfi "nehy" anlamında
kullanılmış bir olumsuzluk edatıdır. Nehy sığası yerine nefy sığasının
kullanılmasındaki nükteyi Bedrüdin el-Aynî şöyle açıklıyor: "Bu anlatım
tarzında muhatabı üç mescidin ziyaretine en beliğ bir şekilde teşvik, bunların
dışındaki mescidlere gitmekten lâtif bir şekilde men ve tahzîr vardır."
Mescid-i Haram'dan
maksat, Harem-i Şerifin tümüdür. Mescid-i Aksa, Kudüs'teki mesciddir. Bu mescid
Kabe'den ya mesafe ya da zaman itibarıyla uzak olduğu için ona "En
uzak" mânâsına gelen "Aksa" sıfatı verilmiştir. Bir hadiste
Kabe ile Mescid-i Aksâ'mn kuruluşları arasında kırk yıllık zaman- bulunduğu
bildirilmiştir. Hz. Adem ile Dâvûd aleyhisselam arasında bundan kat kat fazla
zaman geçmesine bakarak bazıları bu hadisi müşkil görmüşlerse de kendilerine
şöyle cevap verilmiştir: "Her iki mescidin de temellerini melekler
atmıştır. İki temel atma arasında kırk yıllık zaman vardır. Sonra Hz. Dâvûd ile
Hz. Süleyman (aleyhisselam) Mescid-i Aksâ'nın binasını yapmışlardır. Bazıları
da "bu mescide Mescd-i Aksa denilmesi, Medine mescidine uzak olduğu
içindir" demişlerdir. Zira Medine Mekke'ye uzaktır. Kudüs ise, daha da
yüksektir. İşte "Aksa" sıfatının verilmesinin sebebi budur. Yerinin
yüksekliğine bakarak bu ismin verilmiş olduğunu söyleyenler de vardır.[A.
Davudoğlu, Sahih-i Müslim tercemesi ve şerhi, VII, 199-200.] Mescid-i ResûTden
maksat, da Medine Mescididir.