SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1959 >>

DEVAM: 74. (Hacıların) Mina'da Geceleyecekleri Yerde Mekke'de Gecelemeleri (Caiz Midir?)

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ وَأَبُو أُسَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ اسْتَأْذَنَ الْعَبَّاسُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَبِيتَ بِمَكَّةَ لَيَالِيَ مِنًى مِنْ أَجْلِ سِقَايَتِهِ فَأَذِنَ لَهُ

 

İbn Ömer'den; demiştir ki: Abbâs (r.a.) suculuk görevi dolayısıyla Minâ gecelerinde Mekke'de kalmak üzere Resûlullah (s.a.v.)'den izin istedi. O da kendisine izin verdi.

 

 

İzah:

Buhârî, hac; Müslim, hac; İbn Mace, menâsik; Dârimî, menâsik;1 Ahmet b. Hanbel, II,  19, 22, 28, 88.

 

Bilindiği gibi Minâ gecelerinden maksat, Zilhiccenin 11, 12 ve 13  üncü  geceleridir.  İmam  Ahmed'in  Müsnedinde "Minâ geceleri" yerine "Minâ günleri" tâbiri geçmektedir ki, "Minâ geceleri" anlamındadır. İslâmiyet gelinceye kadar bu görev, Abbâs'ın elin­deydi. İslâmiyyet geldikten sonra bu görev yine ona verilmiştir. Bu gün de yine bu görevi Abbas oğulları yürütmektedirler.

 

"Sikaye" kelimesi aslında "fiâle" vezninde bir masdardır. Belki o zamanlarda meşrubatın muhafaza için konduğu yer anlamına gelir. Fa­kat bu kelime sonradan Mekke'yi ziyarete gelen hacılara su dağıtma, on­ları suvarma görevi için kullanılmaya başlanmıştır. Arablar kuru üzümleri Zemzem suyuna atarlar ve onun şerbetini hac mevsiminde Kabe'yi ziyare­te gelen hacılara dağıtırlardı. Bekr b. Abdullah el-Müzenî diyor ki: "Ben Kabe'nin yanında İbn Abbas'la birlikte oturuyordum. Derken O'na bir bedevî gelerek:                       

 

Aceb neden amcanız oğullarını bal ve süt sunarken görüyorum siz ise, üzüm şerbeti sunuyorsunuz. Bunu ihtiyacınızdan dolayı mı yoksa cim­rilikten dolayı mı (yapıyorsunuz!) dedi. İbri Abbas da:

 

Allah'a hamd olsun, hiç bir ihtiyacımız yok, cimri de değiliz. Fakat Peygamber (s.a.v.) terkisinde Üsâme olduğu halde devesi üzerinde geldi de su istedi. Biz de kendisine bir kap üzüm şerbeti getirdik. O bunu içti ve kalanı Üsâme'ye verdi. Bize de: "İyi yaptınız, hoş ettiniz. Hep böyle ya­pın!" buyurdular. Binaenaleyh biz Resûlullah (s.a.v.)'in emir buyurduğu bir şeyi değiştirmek istemeyiz" diye cevap verdi.[Müslim, hac; Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, V,  147.] Bu konuyu inşallah 90 numaralı bâb'da daha etraflıca ele alacağız.