DEVAM: 56. Nebi
(s.a.v.)’in Haccı
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
يَعْنِي
ابْنَ بِلَالٍ
ح و
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَهَّابِ
الثَّقَفِيُّ
الْمَعْنَى
وَاحِدٌ عَنْ
جَعْفَرِ
بْنِ
مُحَمَّدٍ
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ صَلَّى
الظُّهْرَ
وَالْعَصْرَ
بِأَذَانٍ وَاحِدٍ
بِعَرَفَةَ
وَلَمْ
يُسَبِّحْ
بَيْنَهُمَا
وَإِقَامَتَيْنِ
وَصَلَّى
الْمَغْرِبَ
وَالْعِشَاءَ
بِجَمْعٍ
بِأَذَانٍ
وَاحِدٍ
وَإِقَامَتَيْنِ
وَلَمْ
يُسَبِّحْ
بَيْنَهُمَا
قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا
الْحَدِيثُ
أَسْنَدَهُ
حَاتِمُ بْنُ
إِسْمَعِيلَ
فِي الْحَدِيثِ
الطَّوِيلِ
وَوَافَقَ
حَاتِمَ بْنَ
إِسْمَعِيلَ
عَلَى
إِسْنَادِهِ
مُحَمَّدُ
بْنُ عَلِيٍّ
الْجُعْفِيُّ
عَنْ
جَعْفَرٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَابِرٍ
إِلَّا
أَنَّهُ
قَالَ
فَصَلَّى
الْمَغْرِبَ
وَالْعَتَمَةَ
بِأَذَانٍ
وَإِقَامَةٍ
Muhamrned (b. Ali b.
Huseyn el-Bâkır)dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (S.A.V.) Arafat'ta öğle ile
ikindiyi aralarında sünnet kılmaksızın, bir ezan ve iki kametle, kılmıştır.
Akşam ile yatsıyı da (Müzdelife'de) aralarında sünnet kılmaksızın,
birleştirerek bir ezan ve iki kametle kılmıştır.
Ebu Davud dediki: Bu
hadisi Hatim b. îsmail de (muttasıl bir senedle) uzunca bir hadiste (Resulullah
s.a.v.'e) ulaştırdı. Bu hadisi Cafer, babası (Muhammed) ve Câbir senediyle
(muttasıl olarak Resûl-i Ekrem'e) isnâd etmekte, Muhammed b. Ali el-Cu'fi de
Hatim b. İsmail'e uymuştur. Ancak Muhammed b. AH el-Cu'fî (ondan farklı olarak)
"Akşam namazıyla yatsıyı bir ezan ve bir kametle kıldırdı" demiştir.
İzah:
Bilindiği gibi hacı
adayları Araf e gününde öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde namazdan önce
okunacak bir ezan ve bir kametle ikişer rekât olarak Nemire mescidinde
kılarlar. Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde de açıklandığı gibi Nemire Arafat
civarında bir yerdir. Fakat Arafat'tan sayılmaz. Her ne kadar metinde
"Arafat'ta kıldı" denmişse de aslında Nemire Arafat sınırları içinde
değildir, fakat Arafat sınırına yakın olduğu için mecazen "Arafat'ta
kıldı" tabiri, kullanılmıştır.
Aslında konumuzu teşkil
eden bu hadis mürsel bir hadistir. Musannif Ebû Dâvûd hadisin sonuna ilâve
ettiği talik ile bu hadisin Hatim b. İsmail tarafından muttasıl bir senedle
Resûl-i Ekrem'e ulaştırılan bir önceki uzunca hadis içerisinde bulunduğunu ve
dolayısıyla bu hadisin kesiksiz bir senetle resûl-i Ekreme ulaştığını ayrıca bu
hadisin Muhammed b. Ali el-Cu'fî tarafından da yine kesiksiz bir senetle
Resul-i Ekrem'e ulaştırıldığını, binaenaleyh bu hadisin aslında, merfu ve
muttasıl bir hadis olduğunu ifâde etmek istemiştir. Yine Musannif bu talikte
Muhammed b. Ali el-Cu'fî'nin rivayet ettiği bu hadisin metninde Hatim b.
İsmail'in rivayet ettiği metinden farklı olarak, "ResûluUah (S.A.V.)'in
Müzdelife'de birleştirilerek kıldığı akşam ve yatsı namazlarını bir ezan ve bir
kametle kıldığı" ifâdesi vardır ki, bu ifâde, "Müzdelife'de akşam
namazı ile yatsı namazı birleştirilerek bir ezan ve bir kametle kılınır"
diyen İmam Ebû Hanife, Ebû Yûsuf ve Muhammed (r.a.)'in meşhur olan görüşünü
te'yid etmektedir. Ayrıca ileride gelecek olan, "Ben İbn Ömer ile
birlikte Arafât'dan Müzdelife'ye hareket ettim de Müzdelife'ye varıncaya kadar
tekbir ve tehlîle aralıksız devam etti. (Orada) ezan okuyup kamet etti veya
birisine emretti de o kimse ezan okuyup kamet getirdi. Hemen arkasından bize
akşam namazını üç rekât olarak kıldırdı. Sonra bize dönüp "Namaz"
dedi ve iki rekat olarak yatsıyı kıldırdı. Sonra da akşam yemeğini istedi.
Kendisine bu konuda bazı sorular soruldu o da, "ben ResûluUah (S.A.V.)'le
böyle kıldım, cevabını verdi" anlamındaki 1933 numaralı hadis-i şerifte bu
görüşü te'yid etmektedir.
Muhammed b. Ali'nin
rivayetinde geçen "bir ezan ve iki kametle kılmıştır" ifâdesi ise,
"Müzdelife'de birleştirilerek kılınan akşam ve yatsı namazları için bir
ezanla iki kamet gerektiğine" delâlet etmektedir. Hanefî imamlarından
Züfer ile Mâliki ulemâsından Abdulmelik b. el-Mâcişûn, Ebû Sevr eş-Şâfiî ve
İmam Ahmed (r.a.) bu görüşte olduğu gibi yine Hanefî ulemâsından Tahâvî de bu
görüşü tercih etmiştir.
İmam Mâlik ile İshak b.
Rahûye, Ömer b. el-Hattab, Abdullah b. Mesûd'a göre ise, Müzdelife'de
birleştirilerek kılınan akşam ve yatsı namazları için iki ezanla iki kamet
gerekir. Bu görüş aynı zamanda İmam Şafiî ile İmam Ahmed'den de rivayet
olunmuştur. Delilleri ise, Abdurrah-man b. Yezid'den rivayet olunan şu
hadistir: "Abdullah b. Mesud hacca niyyet etmişti. Müzdelife'ye geldiğimiz
zaman yatsı namazı için ezan vakti gelince yahut da .yaklaşınca birisine
emretti de o adam ezan okuyup kamet etti. (Ezan ve kamet bittikten) sonra İbn
Mesûd akşam namazını kıldı. Ondan sonra iki rekat daha kıldı. Sonra akşam
yemeğini istedi. Yemeğini yedikten sonra bir adama ezan okumasını emretti. O
adam ezanı okuyup kameti getirince İbn Mesûd iki rekat olarak yatsı namazını
kıldı."[Buhârî, hac] Ancak bu görüş, Nebi (S.A.V.)'in uygulamasına aykırı
bir sahâbî sözü olduğundan iki cihetten reddedilmiştir:
1. Birleştirilerek
kılınması gereken akşam namazıyla yatsı namazlarının arasında yemek yemek ve
nafile namaz kılmak Resul-i Ekrem'in bu mevzudaki tatbikatına aykırıdır.
2. "Her iki namaz
için de ayrı'ayrı ezan okundu" sözü delil olma niteliğinden uzaktır.
İmam Şafiî'nin yeni mezhebine
ve İmam Ahmed'den gelen bir rivayete göre her iki namaz için sadece bir kamet
getirilir. Ezan okunmaz İmam Ahmed'in iki görüşünden sonuncusu budur.[Bk. Ebû
Dâvûd Hadis No, 1925] Ancak bu görüş delilini teşkil eden hadisin kısaltılarak
rivayet edildiği iddiasıyla reddedilmiştir.
İmam Sevrî'ye ve Ahmed
b. Hanbel'den gelen diğer bir rivayete göre de Müzdelife'de akşam namazı ile
yatsı namazı sadece akşam namazı için getirilen bir kametle birleştirilerek
kılimr. Delilleri ise, "Resûlullah (S.A.V.) Müzdelife'de akşamla yatsıyı
toptan kıldı. Akşam üç yatsıyı da iki rekat olarak bir kaametle edâ
etti"[Müslim, hac] anlamındaki hadis-i şeriftir. Sünen-i Ebû Davud'un bazı
nüshalarında musannif Ebû Davud'un, "Ahmed bana Hâ-tim'in bu uzun hadiste
-yani bir önceki hadiste- yanıldığını söyledi." dediği kaydediliyorsa da,
İmam Ahmed'in böyle bir sözü söylemesi, Ebû Dâ-vûd'un da onu nakletmesi son
derece uzak bir ihtimaldir. Çünkü Hâtım'-in rivayet ettiği bu hadisi
mütekadimînden ve müteahhirînden pek çok ilim adamı rivayet etmiş ve hiçbirisi
de Hatim b. İsmail'i yanılmakla itham etmemiştir. Şayet Hâtim'in bu
rivayetinde yanıldığı kabul edilse bile, bu hatâ hadisin tümüyle ilgili değil,
sadece, "Hz. Ali Kûfe'de iken şöyle derdi: ve Resûlullah (S.A.V.) namına
söylediklerini sormak için Resûlullah (S.A.V.)'a gittim. Fatıma'nın
yaptıklarını beğenmediğimi haber verdim de "doğru söylemiş , doğru
söylemiş/' buyurdu." cümleleriyle ilgilidir. Çünkü bu sözün hadisin
aslında bulunmadığı 1909 numaralı hadis-i şerifte açıkça ifâde edilmektedir.
Yahut da Hatim b. İsmail'in söz konusu hadisteki (yani bir önceki hadiste)
yanılması, "Nihayet Müzdelife'ye vardı ve orada akşamla yatsıyı bir ezan
iki kametle kıldı" anlamındaki cümlelerle ilgili olabilir. Çünkü bu cümle
sözü geçen, 1909 numaralı Yahya b. Said eî-Kattân hadisinde yoktur.