بَاب
مَا يَلْبَسُ
الْمُحْرِمُ
31. İhramlının
Giyebileceği Şeyler
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
وَأَحْمَدُ
بْنُ حَنْبَلٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَالِمٍ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ سَأَلَ
رَجُلٌ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَا يَتْرُكُ
الْمُحْرِمُ
مِنْ
الثِّيَابِ
فَقَالَ لَا
يَلْبَسُ
الْقَمِيصَ
وَلَا
الْبُرْنُسَ وَلَا
السَّرَاوِيلَ
وَلَا
الْعِمَامَةَ
وَلَا
ثَوْبًا
مَسَّهُ
وَرْسٌ وَلَا
زَعْفَرَانٌ
وَلَا
الْخُفَّيْنِ
إِلَّا
لِمَنْ لَا
يَجِدُ
النَّعْلَيْنِ
فَمَنْ لَمْ
يَجِدْ
النَّعْلَيْنِ
فَلْيَلْبَسْ
الْخُفَّيْنِ
وَلْيَقْطَعْهُمَا
حَتَّى
يَكُونَا
أَسْفَلَ
مِنْ الْكَعْبَيْنِ
İbn Ömer'den; demiştir
ki: Bir adam Resûlullah (S.A.V.)'e; -İhramlı (bir kimse) elbiselerden
hangilerini (giymeyi) terkeder? diye sordu. (Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellemde); "Gömlek, bornoz, don, sarık, alaçehre veya safran çiçeğiyle
boyanmış elbise ve mest giyemez. Ancak (dikişsiz) ayakkabı bulamayan kimse
müstesnadır. Kim (dikişsiz) ayakkabı bulamazsa mest giysin (Ama) onları
topuklardan aşağı olacak şekilde kessin," buyurdu.
İzah:
Buhârî, hac.
Cezau's-sayd, libâs; Müslim, hac; Tirmizi, hac; Nesâî, hac; ibn Mâce, menâsik;
Dârimî, menâsik; Muvatta', hac; Ahmed b. Hanbel, II, 29, 32, 34, 54, 63, 65,
77, 119.
Resûl-i Ekrem'e bu
soruyu soran zatın kim olduğu hak-kında kaynaklar bir bilgi vermiyor. Hadisin
zahirinden sözü geçen zatın bu soruyu daha ihrama girmeden önce sorduğu
anlaşılıyor. Nitekim İbn Ömer'in rivayet ettiği şu hadis-i şerif de bu
ihtimali te'yid etmektedir: Adamın biri Resûhıllah (S.A.V.)'e. yüksek sesle:
"İhrama girdiğimiz
zaman ne giyelim? diye sordu...[Nesâî, menâsik] Beyhâkî'nin rivayet ettiği şu
hadisten de bu sorunun Nebi (S.A.V.)'in mescidinde sorulduğu anlaşılıyor:
Adamın biri.şu yüksek makamda -yani mescidin giriş yerinde- Resûlullah
(S.A.V.)'e hitaben;
"Ya Resûlullah,
ihramlı kimse hangi elbiseleri giyebilir? dedi. (Resûlullah sallallahu aleyhi
ve selem);
"Don giyemez"
diye cevap,verdi.[Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 49.] Bu hadis-i şerifle İbn
Abbâs'ın rivayet etmiş olduğu: Nebi (S.A.V.) bize Arafat'ta bir hutbe irâd etti
de: "Kim eteklik bulamazsa, don giyinsin" buyurdu.[Buhârî,
cezâü's-Sayd] anlamındaki hadis-i şerif arasında bir çelişki yoktur. Çünkü bu
hâdisenin iki kere tekerrür etmiş olması mümkündür. İbn Hacer'in beyânına
göre, İbn Ömer hadisinin soru soran bir zata cevap mâhiyetinde oluşu, İbn
Abbâs hadisinin ise, herhangi bir soruya cevap vermek maksadı taşımaksızın bu
mevzuyu açarak söze başlamış olması da bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.[İbn
Hacer, Fethü'1-Bârî, IV, 144, 145.]
Metinde geçen,
"İhramlı bir kimse elbiselerden hangilerini (giymeyi) terkeder?"
cümlesi, değişik şekillerde rivayet edilmiştir. Ebû Davud'un bu rivayeti şâz
bir rivayettir. Bu rivayetler içerisinde tercih edilen (mahfuz olan) rivayet
Buhârî ile Beyhâkî'nin Mâlik vasıtasıyla Nâfi'den naklettikleri, "ihramlı
bir kimse elbiselerden (hangisini) giyebilir?" diye başlayan rivayettir.
Çünkü bu rivayette ihtilâf yoktur.[İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV, 145.] Ulemânın
beyanına göre, hadis-i.şerif Nebi (S.A.V.)'in bedi ve veciz sözlerinden
biridir. Çünkü kendisine hacca niyet eden bir kimsenin neler giyebileceği
sorulmuş, cevaben "filân ve filân şeyleri giymeyiniz" buyurmuştur.
Bu suretle cevaptan, hadisde zikri geçen şeylerin giyilemeyeceği, onlardan
maada her şeyin giyilebileceği anlaşılmıştır.
Giyilmeyecek şeylerin
tasrîh buyurulması evlâdır. Çünkü bunlar mahduttur. Giyilecek şeyler ise, çok
olup teker teker sayılması zordur. Nevevî diyor ki: "Ulemâ bu hadiste
geçen şeylerin ihram halinde giyilemeyeceğinde ittifak etmişlerdir. Resûlullah
(S.A.V.) gömlek ve don ile onlara benzer dikişli ve bedeni sımsıkı saran
herşeyin giyilemeyeceğine işaret buyurduğu gibi, kavuk ve bornoz ile dikişli
veya dikişsiz başı örten her şeye hatta sargıya dahi dikkat çekmiştir. Sargıya
ihtiyacı olan hacı, onu sarar, fakat fidye vermesi icab eder.
Mestlerle ayakları
örten her şeyin ihram halinde giyilmesinin yasak olduğunu ifade buyurmuştur.
Bütün bunlar erkeklere mahsustur. Kadına gelince: Dikişli veya dikişsiz her
şeyle, -yüzünden maada- bütün bedenini örtmesi mubahtır. Fakat ne ile olursa
olsun, yüzünü örtmesi haramdır. Ellerini eldivenle örtmesi ulemâ arasında
ihtilaflıdır. Şafiî'nin bu hususta iki kavli vardır. Esah olan kavline göre ihramlı
bir kadının eldiven giymesi haramdır.
Resûlullah (S.A.V.)
alaçehre ve safranı zikretmekle bu türden şeylere, yani güzel koku sürünmeye
işaret buyurmuştur. İhram halinde erkek ve kadın bütün hacılara her nevi koku
sürünmek haramdır. Lâkin meyve ve çiçek gibi şeyleri koklamak haram değildir.
Zira bu gibi şeyler kokulanmak maksadıyla kullanılmazlar. Ulemânın beyânına
göre hacca niyet eden kimseye zikri geçen şeylerin haram kılınması onu refah
halinden uzaklaştırmak, huşu ve mezellet sıfatıyla vasıflandırmak içindir.
Hacı bütün hacc
müddetince ihramlı olduğunu hatırlayacak bu suretle daha ziyâde zikir ve
ibâdetle meşgul olacak kendini murâkebe edecek, ibâdetini koruyacak, haram olan
şeylerden sakınacak ihram elbisesiyle ölümü, kefeni ve kıyamet gününde
insanların yalınayak baş açık huzur-u ilâhiye çıkacaklarım hatırlayacaktır.
Koku sürmenin ve
kadınlara yaklaşmanın haram kılınmasındaki hikmet, dünya ziynetleriyle dünya
lezzetlerinden ve refahdan uzak kalarak bütün düşüncesini uhrevî maksatlara
tahsis etmektir.
Vers: Yalnızca Yemen'de
yetişen sarı oir çiçektir. Elbise boyamakta kullanılır. Safran dahî sarı bir
çiçektir. Arap memleketlerinde yetişmez. cümlesindeki "lâ" kelimesi
nâfiye ve nahiye olabilir. Nâfiye olduğu takdirde dahil olduğu fiil-i muzârî'
merfû', nahiye olduğuna göre mecnûm okunur.