DEVAM: 45. Sıla-i Rahm
حَدَّثَنَا
ابْنُ
كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
وَالْحَسَنِ
بْنِ عَمْرٍو
وَفِطْرٍ
عَنْ
مُجَاهِدٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
قَالَ
سُفْيَانُ
وَلَمْ يَرْفَعْهُ
سُلَيْمَانُ
إِلَى
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَرَفَعَهُ
فِطْرٌ
وَالْحَسَنُ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
لَيْسَ
الْوَاصِلُ
بِالْمُكَافِئِ
وَلَكِنْ
هُوَ الَّذِي
إِذَا
قُطِعَتْ رَحِمُهُ
وَصَلَهَا
Abdullah b. Amr
(r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sıla-i rahim
yapan kimse, (akrabasından gördüğü iyiliğe) karşılık veren kimse değildir. O,
akrabası kendisine iyiliği kestiği zaman onlara iyilik yapandır."
İzah:
Buhârî, edeb; Tirmizî,
birr
Bu hadisi Süfyân
es-Sevrî üç kişiden almıştır. Bunlar Süleyman b. Mihrân el-A'meş, Hasan b. Amr
ve Fıtır b. Halife'dir. Hadisi, Süfyan
es-Sevrî, Süleyman b. Mihrân tarikinden mevkuf, Fıtr ile Hasan tarikinden
merfû olarak almıştır.
Hadiste geçen
"sı!a-i rahim yapan" ifâdesi, kâmil mânâda sıla-i rahim yapan
anlamınadır. Yoksa akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık iyilik yapan da
aslında sıla-i rahim yapmıştır. İnsanlar bu konuda üç dereceye ayrılır:
a. Sıla-i Rahim yapan
b. Karşılık gözeterek
sıla-i rahim yapan
c. Sıla-i rahim
yapmayan
Birincisi, karşılık
gözetmeksizin, kendisi akrabasından iyilik görmediği halde onlara iyilik yapan
kimsedir.
İkincisi akrabasından
gördüğü iyilik kadar onlara iyilik yapan kimsedir.
Üçüncüsü ise, akrabasından
iyilik gören fakat kendisi onlara iyilik yapmayan kimsedir.
Karşılık verme, iyilik
mukabilinde iyilik yapmak şeklinde olabileceği gibi karşılıklı iyiliği
terketmek suretiyle de olur. İkinci durumda iyilik yapmayı önce terk edene
"kâtı1 " buna karşılık daha sonra iyiliği kesene de “mukâfi' "
denir.
Hadis kendisine kötülük
yapanlara iyilik yapmaya teşvike ve gördüğü iyiliğe karşılık iyilik yapan
kimsenin kâmil mânâda sıla-i rahim yapmış olmayacağına delâlet etmektedir.