DEVAM: 40. Kişi'nin,
Bütün Malını Tasadduk Etme Ruhsatı
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
وَعُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
وَهَذَا
حَدِيثُهُ
قَالَا
حَدَّثَنَا
الْفَضْلُ
بْنُ دُكَيْنٍ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
سَعْدٍ عَنْ
زَيْدِ بْنِ
أَسْلَمَ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ
سَمِعْتُ عُمَرَ
بْنَ
الْخَطَّابِ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ
يَقُولُ
أَمَرَنَا
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَوْمًا أَنْ
نَتَصَدَّقَ
فَوَافَقَ
ذَلِكَ مَالًا
عِنْدِي
فَقُلْتُ
الْيَوْمَ
أَسْبِقُ أَبَا
بَكْرٍ إِنْ
سَبَقْتُهُ
يَوْمًا
فَجِئْتُ
بِنِصْفِ مَالِي
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَا
أَبْقَيْتَ
لِأَهْلِكَ
قُلْتُ
مِثْلَهُ
قَالَ
وَأَتَى أَبُو
بَكْرٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ
بِكُلِّ مَا
عِنْدَهُ
فَقَالَ لَهُ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَا
أَبْقَيْتَ
لِأَهْلِكَ
قَالَ
أَبْقَيْتُ
لَهُمْ
اللَّهَ وَرَسُولَهُ
قُلْتُ لَا
أُسَابِقُكَ
إِلَى شَيْءٍ
أَبَدًا
Eslem (r.a.)'den;
demiştir ki: Ömer b. el-Hattâb'ı şöyle söylerken işittim: Resûlullah (s.a.v.)
bir gün bize sadaka vermemizi emretti. Bu (emir) bende mal bulunan bir zamana
rastladı. (Kendi kendime) "bir gün Ebû Bekr'i geçersem işte bugün
geçerim" dedim ve malımın yarısını getirdim. Resûlullah (s.a.v.): "Ailene
ne bıraktın?" dedi. Ben de: Bu kadarını, dedim. Ebû Bekir de malının
hepsini getirdi, sonra Resûlullah (s.a.v.) O'na: "Ailene ne
bıraktın?" dedi. O da: Onlara Allah ve Resulünü bıraktım dedi. (O'na); Bundan
sonra seninle hiçbir şeyde asla yarışmam, dedim.
İzah:
Tirmizî, menâkıb
Hadiste geçen ifâdesindeki edatının nâfiye olma ihtimali
olduğu gibi şartiyye olma ihtimali de vardır. Terceme şartiyye olmasına göre
yapılmıştır. Şartın cevâbı mah-zuf olup makabli ona delâlet etmektedir. Nâfiye
oluşuna göre ise, tercemesi şöyle olur:
"Bugün Ebû Bekri geçeyim,
(daha önce) hiçbir gün onu geçemedim.”
Hadis-i şerifte
görüldüğü üzere Ebû Bekir (r.a.)'in bütün malını tasadduk etmesine, Peygamber
(s.a.v.) karşı çıkmamış, bundan önceki hadislerde geçtiği üzere altın ve
elbiseyi reddettiği gibi Ebû Bekr'in sadakasını reddetmemiştir. Çünkü
Resûlullah (s.a.v.) onun kuvvetli imanını, güzel sabrını ve Allah'a
tevekkülünü biliyordu.
Bu hadis, sıhhati
yerinde, akh başında, borçsuz ve varsa bakmakla yükümlü olduğu kimselerle
beraber darlığa sabırlı olan bir kimsenin bütün malını tasadduk etmesinin caiz
olduğuna delâlet etmektedir. Bu şartlardan birisi bulunmazsa, malın tümünü
tasadduk etmek mekruh olur. Müstehap olan, malın üçte birini tasadduk etmektir.
Cumhur, bu görüştedirler. İmam Mâlik ve Evzâî'ye göre, ancak malın üçte birini
tasadduk etmek caizdir. Bütün malını sadaka olarak veren bir kişiye üçte ikisi
iade edilir.
Hadis, sadakanın ve
sadakaya teşvik etmenin faziletine, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in
üstünlüklerine, onların hayır işlemeye düşkünlüklerine delâlet etmektedir.