SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1677 >>

بَاب فِي الرُّخْصَةِ فِي ذَلِكَ

40. Kişi'nin, Bütün Malını Tasadduk Etme Ruhsatı

 

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَيَزِيدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ مَوْهَبٍ الرَّمْلِيُّ قَالَا حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ عَنْ يَحْيَى بْنِ جَعْدَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيُّ الصَّدَقَةِ أَفْضَلُ قَالَ جُهْدُ الْمُقِلِّ وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ

 

Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir. Resûlullah (s.a.v.)'e: Ya Resûlullah; Hangi sadaka daha faziletlidir? dedim. O (s.a.v.) da: "Fakirin gücünün yettiğidir. Bakmakla yükümlü olduğun kimselerden başla" buyurdu.

 

 

İzah:

Nesâî, zekât; Darimî, salât; Ahmed b. Hanbel, II, 357; III, 412; V, 178, 179, 265.

 

Sadakanın daha faziletli oluşundan maksat, sevabının daha çok olmasıdır "cuhd" kelimesi, imkân ve güç, "el-Mükıll" kelimesi de az malı olan fakir anlamında .kullanılmıştır.

 

Sevabı en çok olan sadaka fakirin güç yetirebildiği ve zorlanarak ver­diği sadakadır. Bu sadaka az da olsa zenginin zorlanmadan verdiği çok olan sadakadan daha sevablıdır. Nitekim Nesâî'nin Ebû Hüreyre (r.a.)'den merfû olarak rivayet etmiş olduğu bir hadiste şöyle buyuruim aktadır: "Bir dirhem, yüzbin dirhemi geçti.” (Oradakiler): "Nasıl?" dediler. Resûlullah (s.a.v.):

 

"Bir adamın iki dirhemi olur da birini tasadduk eder. Bir başka adam malının bir tarafına gider de ondan yüz bin dirhem alıp onu tasadduk eder" buyurdu.

 

Böylece Resulullah (s.a.v.) iki dirheminden birini tasadduk edenin ala­cağı sevabın, geniş servetinin bir ucundan yüz binleri alıp sadaka verenin alacağı sevabı geçeceğini bildirmiştir.