بَاب
التَّشْدِيدِ
فِيمَنْ
حَفِظَ
الْقُرْآنَ
ثُمَّ
نَسِيَهُ
21. Kur'an-ı Kerimi
Ezberleyip Sonra Unutan Kimse Hakkında Tehdid
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ
إِدْرِيسَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَبِي
زِيَادٍ عَنْ
عِيسَى بْنِ
فَائِدٍ عَنْ
سَعْدِ بْنِ
عُبَادَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَا مِنْ
امْرِئٍ
يَقْرَأُ
الْقُرْآنَ ثُمَّ
يَنْسَاهُ
إِلَّا
لَقِيَ
اللَّهَ عَزَّ
وَجَلَّ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
أَجْذَمَ
Sa'd b. Ubâde
(r.a.)'den; "Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir.
"Kur'an-ı Kerim'i okuyup da (ezberleyip) sonra unutan kimse, kıyamet
gününde Allah (c.c.) ile ancak eli kesilmiş olarak karşılaşır.”
İzah:
Dârimi,
fedailu'l-kur'an; Ahmed b. Hanbel, V, 212, 213, 284, 285, 323, 328; Ebû Dâvûd
eymân
Hadis-i şerifteki
"unutnıak"dan maksat, konusunda ayrı görüşler vardır.Bunun hakiki
mânâsıyla Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip de unutmak olması muhtemel olduğu gibi,
Kur'an okumayı bırakıvermek, gereğince amel etmemek, helâl dediğini helâl,
haram dediğini haram tanımamak mânâlarında söylenmiş olması da muhtemeldir. Bu
ikinci ihtimâl "böylece âyetlerimiz sana geldi de sen onları
unuttun"[Taha 126] âyetinin hamledildiği mânâ olmuş olur.
Hadis-i şerif zahirî
manâsıyla az çok ayırımı yapmadan, Kur'an-ı Ke-rim'den bir bölümü unutmanın
büyük günâh olduğunu ve bu günahtan ancak tevbe ve unutulanı ezberlemekle
kurtulmanın mümkün olduğunu söyleyen Şafiîlere delildir. Malikîlere göre,
kişinin namazını kılabileceği miktardan fazlasını unutması mekruh, namaz
kılabileceği kadarını unutması haramdır.
Hanefiler ve Han
belilere göre ezberlenen bir Kur'an-ı Kerim bölümünü, bir âyet bile olsa,
unutmak büyük günâhlardandır.
Bu mesele
"mescidin süpürülmesi" konusunda 461. hadiste daha geniş olarak ele
alınmıştır.
Metin tercemesine
"eli kesilmiş olarak" diye geçtiğimiz kelimesine çok farklı mânâlar
verilmiştir. "Dişleri dökük", "elleri hayırdan boş",
"azaları kesilmiş", "delili yok", "cüzzamlı" ,
"başı önüne düşmüş", "unutmasına özür bulamayarak" gibi
manalar bunlardandır. Ancak görüldüğü gibi ifâdeler farklı olsa da, bu sözlerin
hepsindeki ortak mana her birinin bir kusur, bir noksanlık ifâde ettiğidir.
Buna göre hangi mânâ ele alınırsa alınsın, Kur'an-ı Kerîm'i ezberleyip de
unutan kıyamet günü Allah'ın huzuruna bir kusurla çıkacaktır.
Hadis-i şerif
senedindeki râvilerden Yezîd b. Ebî Ziyâd hakkındaki ten-kidlerden ve İsâ b.
Fâid'in, Sa'd b. Ubâde (r.a.)'yi görüp görmediği konusundaki münakaşalardan
dolayı zayıf kabul edilmiştir. İbn Abdilberr, "bu manada bu isnad kötüdür.
İsa b. Faid Sa'd b. Ubâde'ye yetişmemiş ve ondan hadis duymamıştır" der.