بَاب
فِي سُورَةِ
الصَّمَدِ
18. Samed (İhlas)
Suresinin Fazileti
Bu
sureye "Samed suresi" denilmesine sebep ise, içerisinde
"samed" isminin geçmesidir. Samed'in âlimler tarafından bir çok mânâsı
nakledilmektedir. Bunlar içerisinde en meşhur olanı "herkesin ve herşeyin
daima kendisine muhtaç olup müracaat ettiği, kendisinden daha üstünü olmayan
ebedî ve daimî olan efendi" demektir. Samed, Allah (c.c.)'in 99 isminden
birisidir.
Bu
surenin "Samed" ve "İhlâs" dan başka bir çok isimleri
vardır. Bazı âlimler bunların sayısını yirmiye kadar çıkarırlar. Bu isimlerin
en meşhurları; Tevhîd, Marifet, Tefrîd, Tecrîd ve Necât'dır.
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ
رَجُلًا
سَمِعَ
رَجُلًا
يَقْرَأُ قُلْ
هُوَ اللَّهُ
أَحَدٌ
يُرَدِّدُهَا
فَلَمَّا
أَصْبَحَ
جَاءَ إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَذَكَرَ
لَهُ وَكَأَنَّ
الرَّجُلَ
يَتَقَالُّهَا
فَقَالَ النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَالَّذِي
نَفْسِي
بِيَدِهِ
إِنَّهَا لَتَعْدِلُ
ثُلُثَ
الْقُرْآنِ
Ebu Said el-Hudrî
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Bir adam başka birinin (İhlas) suresini
tekrar tekrar okuduğunu duydu. Sabah olunca Resulullah (s.a.v.)'e gelip bunu
azımsayarak arz etti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Bana sahib olan
Allah'a yemin ederim ki, O (sure) Kur'an-i Kerim'in üçte birine denktir"
buyurdu.
İzah:
Buhârî,
fedailu'i-Kur'an; Nesaî, iftitah; İbn Mace, edeb; Muvatta, Kur'an
Hadis-i şerifte ne
Kur'an okuyanın ne de dinleyenin isimleri verilmemiştir. el-Askalânî ve İbn
Abdilber, Kur'an'ı dinleyenin bizzat hadisi nakleden Ebu Said el-Hudrî,
okuyanın da onun ana bir kardeşi olan Katâde b. en-Nu'man olduğunu söylerler.
Aynı hadisi Dâre-kutnî'nin yine Ebu Said'den, "Benim bir komşum vardı.
Geceleri kalkar dan başka birşey okumazdı" şeklinde Ahmed b. Hanbel'-in de
"Katâde b. Numan tüm geceyi okuyarak geçirdi" ifadeleriyle rivayet
etmeleri, Askalânî ve İbn Abdilberr'in söylediklerinin doğru olduğunu
gösterir.
Bu durumda hadis-i
şeriften anladığımıza göre, Ebu Said el-Hudrî (r.a.) komşusu ve aynı zamanda
kardeşi olan Katâde b. en-Numan (r.a.)'in geceleyin İhlâs suresini tekrar
tekrar okuduğunu duymuş ve bunu kendince az bulmuştur. Kur'an-ı Kerim'in bunca
uzun sure ve âyetleri dururken onun bu küçük sureyi okuması Ebu Said'i böyle
bir hisse itmiştir. Sabah olunca Ebû Said el-Hudrî, durumu Hz. Peygambere arz
etmiş fakat hiç ummadığı
bir cevab ile
karşılaşmıştır. Çünkü onun az bulduğu İhlâs Suresi için Resulullah (s.'a.)
yemin ederek, "O, Kıır'an'in üçte birine denktir" karşılığını vermiştir.
İhlâs Suresinin,
Kur'an'ın üçte birine denk oluşunun muhteva yönünden mi, yoksa okuyana
verilecek sevab itibariyle mi olduğu konusunda değişik görüşler ortaya
atılmıştır.
el-Askalânî'nin
ifâdesine göre, bazı âlimler İhlâs Suresinin zahiri olarak yani muhteva
itibariyle Kur'an'ın üçte birine denk olduğunu söylerler. Çünkü Kur'an-ı Kerim kıssalar,
ahkâm ve akâid olmak üzere üç ana mevzu-yu ihtiva etmektedir. İhlâs suresi,
akaidi öz olarak içinde topladığına göre, Kur'an-ı Kerim'in üçle biri olmuş
olur. Müslim'in Ebu'd-Derdâ vasitasıyle Peygamber (s.a.v.)'den rivayet ettiği
şu hadis-i şerif bu anlayışa kuvvet vermektedir:
“Sizden biri hergün
Kur'an'ın üçte birini okumaktan âciz mi?"
Evet, dediler. Buna
karşılık Resûlullah (s.a.v.):
"Şüphesiz Allah
Teâlâ, Kur'an'ı üç bölüme ayırdı ve ı Onun üçte biri kıldı," karşılığını
verdi.
Zürkânî'nin
kaydettiğine göre, İbn Abdilber yukarıdaki görüşe itiraz ederek şöyle demiştir:
"Kur'an-ı Kerim'de itikad ve tevhide âit esasları İhlâs suresinden daha
detaylı ihtiva eden âyetler vardır. Meselâ âyetü'l-kürsî, Haşr suresinin sonu
bunlardandır. O halde yukarıdaki mülâhazalarla İhlâs suresine Kur'an'ın üçte
biri demek, uygun değildir."
Ebu'l-Abbâs el-Kurtubî
de İbn Abdilberr'in bu itirazını şu şekilde reddetmiştir: Bu sure Allah
(c.c.)'in tüm kemâl sıfatlarını bünyesinde toplayan iki ismini ihtiva etmektedir:
"Ehad ve Samed"... Bu iki isim, başka hiç bir surede bir arada
bulunmamıştır. Bu iki is*Si-i celâlin üstünlüğü, tüm kemâl sıfatlarla muttasıf
olan Allah'ın birliğine delâlet etmeleri yönündendir. Çünkü bunlardan
"el-Ehad", onun kendisine hiçbir eş olmayan hâs varlığına;
"Samed" de kemâl sıfatların tamamına delâlet etmektedir. Çünkü o
şeref ve üstünlüklerin kendisinde son bulduğudur. İsteklerin merciî onadır ve
ondandır. Bu durumda olan biri de ancak tüm kemal sıfatların sahibi Allah
(c.c.)'dır. Bu sure Allah'ın zat-ı mukaddesini bilmeyi gerektiren şeyleri şâmil
olduğuna göre, Allah'ın zatî ve fiilî sıfatlarına nisbetle üçte bir olmuş Olur.
Bir başka görüşe göre
İhlâs suresinin Kur'an'ın üçte birine denk olması, okuyanın alacağı sevab
yönündendir. Yani îhlâs suresini bir defa okuyan Kur'an-ı Kerimin üçte birini;
üç defa okuyan da tamamını okumuş gibi sevab alır.
Bu görüşe de itirazlar
yapılmış ve o itirazlara cevaplar verilmiştir. Bunların özeti şudur:
Hz. Peygamber bir
hadiste: "Kur'an-ı Kerim'i okuyan kimseye her harf için on hasene
vardır" buyurmuştur. O halde Kur'an-ı Kerim'i okuyan kimse İhlâs
suresinden alacağı sevabdan kat kat fazla alır. Öyleyse hadisi bu mânâya almak
doğru değildir.
Devvânî, bu itiraza şu
şekilde cevab verir: *'Kur'an-ı Kerim'i okuyana iki türlü sevab verilir: Bunlar
tafsili ve icmalidir. Tafsilî olanı her bir harfe mukabil verilen sevâb;
icmalisi de Kur'an'ın hatminde verilen sevaptır. İhlâs suresini okuyana
Kur'an'ı hatmetmenin üçte bir sevabı verilir."
Bu konuda
söyleneceklerin en güzeli şudur: Cenab-ı Allah'ın, kendisinde güçlük olmayan
bazı ibadetler için, onlar ayarında hatta onlardan çok daha meşakkatli
ibâdetlere verdiğinden daha fazla sevab vermesine hiçbir mani yoktur. Çünkü bu,
Allah için hiç de zor değildir. Onun fazl ve kereminin hududu yoktur. Allah
Teâlâ'nın Kur'an okuyana her harf için on ecir, İhlâs okuyana da bundan kat kat
fazla ecir vermesi hiç de garipsenecek bir durum değildir.O halde İhlas
Suresini okuyana, Kur'an'ın üçte birini okuyana verilen sevabın verilmesi
gayet normaldir. En iyisi bu ve benzeri konuları Allah'ın ilmine bırakmaktır.
Allah'ın bilgisini kendisine tahsis ettiği müteşâbihlerden murad budur. İhlâs
okuyanın, Kur'an'ın üçte birini okuyana denk sevab alması keyfiyeti mâhiyet itibariyle
aynı olan bazı zaman ve yerlerde yapılan ibâdetlerin başkalarında yapılandan
daha çok sevaba mukabil olmasından daha zor anlaşılır bir şey değildir. Hatta
bazı ibâdetlerin bazı zaman ve yerlerde ifâsının vâcib, bazılarında ise, haram
oluşundaki hikmeti anlamak daha zordur. İşte bütün bunların hikmetini en iyi
bilen Allah (c.c.)dır.
el-Askalânî,
Fethü'l-Bârî'de İhlas Suresini okuyana, sevabının katlanıp Kur'an'ın üçte
birini okuyana verilecek olan sevabın denginin verileceği görüşünü tercih etmiştir.Ukaylî'nin
rivayet ettiğ i üç kere okuyan Kur'an'ın tamamını okumuş gibidir" mânâsına
gelen hadis bu tercihi takviye etmektedir.
İshak b. Râhûye ve
Ahmed b. Hanbel bu hadisin müteşâbih olduğunu ve bu konuda susmanın konuşmaktan
daha doğru olacağını söylerler.
Hadis-i şerif thlas
Suresinin faziletine delâlet etmektedir. Aynı konuda bir çok hadis vârid
olmuştur. Bunlardan bazılarının mealleri şöyledir:
Ebu Hüreyre (r.a.)'den
rivayet edilmiştir. Der ki: "Resülullah (s.a.v.)'le beraber geliyorduk. Efendimiz
okuyan bir adamı duyup "Vâcib oldu" buyurdu.
Ne, Ya Resulellah? diye
sordum.
"Cennet"
buyurdu.
Adama gidip müjdelemek
istedim fakat Resülullah (s.a.v.)'le birlikte kahvaltıyı kaçıracağımdan korkup
onunla kahvaltı etmeyi tercih ettim. Kahvaltıdan sonra gittim ama adam
gitmişti.
Resülullah şöyle
buyurmuş:
"on defa okuyana*
o sayede cennette bir köşk yapılır. Yirmi defa okuyana iki, otuz defa okuyana
da üç köşk yapılır." Hz. Ömer bunu duyunca:
Ya Resûlallah, öyleyse
biz köşklerimizi çoğaltırız, deyince: Hz. Resul: " Allah bundan çok daha
geniş (çok fazlasına muktedir)dir" cevabım vermiştir.[bk. Dârimi, fedâil]
Bir adam Resülullah
(s.a.v.)'a:
Ey Allah'ın Resûlu!
Kur'an'ın hangi suresi daha büyüktür? diye sormuş. Efendimiz:
cevabım vermiştir.
Hz. Aişe'den rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (s.a.v.)
ashabdan bir zatı askeri bir birliğe komutan tayin ederek savaşa göndermişti.
Bu zat arkadaşlarına kıldırdığı namazlarında Kur'an okur ve devamlı olarak
(ikinci rekatı) ile bitirirdi. Birlikte-kiler Medine'ye döndüklerinde durumu
Hz. Peygamber'e arz ettiler. ResuIüllah (s.a.v.):
"Sorun ona
bakalım, niçin böyle yapıyormuş?" buyurdu. Onlar da gidip kumandana
sordular. Şu cevabı verdi:
Çünkü o sure Rahmanın
sıfatıdır. Onun için bu sureyi okumayı severim. Kumandanın cevabım Resülullah
(s.a.v.)'a ilettiklerinde Efendimiz:
"Ona haber
veriniz, Allah da onu seviyor," buyurdu.
Cabir (r.a.),
Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
“Üç şey var ki, her kim
mü'min olduğu halde onları yaparsa Cennete islediği kapısından girer ve
dilediği kadar huri ile evlenir. Bunlar:
(Yakınının) katili(ni)
affeden, gizlice (aldığı) borcu ödeyen ve her farz namazın arkasında
"İhlâs" suresini on defa okuyandır." Ebu Bekir (r.a.):
O üçünden birini yapan?
(O üçünden birini yapan da cennete girer mi)? dedi. Hz. Peygamber:
“Evet birini yapan
da..." buyurdu.[Bu hadislerin metinleri için bk. el-Menhel, VIII,
114-115.]
Bütün bu hadisler ihlâs
suresinin kadrinin ne kadar yüce olduğunu göstermektedir. Onun için bu surenin
nüzul sebebini ve mealini de buraya almak yerinde olacaktır.
Beydavî Tefsir'inde
bildirildiğine göre, Mekke müşrikleri Peygamber (s.a.v.)'e:
"Bizi inanmaya
davet ettiğin Rabbini bir anlat" dediler. Bunun üzerine bu sure nazil
oldu. Meali şöyledir:
"(Habibim
müşriklere) de ki: O bir Allah'tır, Allah uludur ve her varlığın merci'idir. O
doğurmadı ve doğrulmadı. Ona hiçbir şey denk de olmadı. (Zatında ve sıfatında)
onun eşi ve örneği yoktur."