DEVAM: 14. Kur'an-ı
Kerim Okumanın Sevabı
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنْ الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَا
اجْتَمَعَ
قَوْمٌ فِي
بَيْتٍ مِنْ
بُيُوتِ اللَّهِ
تَعَالَى
يَتْلُونَ
كِتَابَ
اللَّهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ
بَيْنَهُمْ
إِلَّا نَزَلَتْ
عَلَيْهِمْ
السَّكِينَةُ
وَغَشِيَتْهُمْ
الرَّحْمَةُ
وَحَفَّتْهُمْ
الْمَلَائِكَةُ
وَذَكَرَهُمْ
اللَّهُ
فِيمَنْ
عِنْدَهُ
Ebu Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Allah'ın
evlerinden birinde toplanıp Allah'ın kitabını okuyan ve onu aralarında öğrenip
öğreten bir gruba mutlaka sekinet iner. Kendilerini rahmet kaplar, melekler
çevreler ve Allah (c.c.) onları kendi yanındakiler arasında zikreder."
İzah:
Müslim, zikir; Tirmizî,
sevâbü'l-Kur'ân; İbn Mâce, mukaddime, edeb
Hadis-i şerifin diğer
kitaplardaki rivayeti çok daha uzundur.Ebu Davud'un bu rivayeti öbürlerinin
sonundaki bir bölümden ibarettir. Müslim'in rivayeti şu mânâyı verecek
şekildedir: "Kim bir mü'-minin dünya kederlerinden bir sıkıntısını
giderirse, Allah da onun kıyamet gününün sıkıntılarından birini giderir. Her
kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık
verir. Kim bir müslümanın (ayıbını) gizlerse, Allah da onun dünyada ve
âhirette(ki ayıplarım) örter. Kul, müslüman kardeşinin yardımında olduğu
müddetçe, Allah da onun yardımındadır. İlim öğrenmek için yola giren kimseye
Allah Cennete giden bir yolu kolaylaştırır..." Hadisin bundan sonraki
kısmı Ebu Davud'un üzerinde durduğumuz rivayetidir. Ancak sonunda "ameli
geri (noksan) olanı soyu sopu ileri geçiremez" ilâvesi vardır.
Hadis-i şeriften
anlaşıldığına göre mescidlerde toplanıp Kur'an-ı Kerim okuyan birbirlerine
tekrarlayan ve öğretenlere bir takım mükâfatlar vardır. Bu mükâfatların izahına
geçmeden önce iki noktaya temasta yarar vardır:
Birincisi: Burada
sadece Allah'ın evlerinin zikredilmesi, camilerin şerefine mebnîdir. Evler de
aynı hükmün içine girer. Yani Kur'an okumak için evlerde de toplamlsa aynı ecre
nail olunur.
İkincisi: Camilerde
Kur'an okumak ve okutmak namaz kılanlara zarar vermemekle kayıtlıdır. Çünkü
namaz kılanın zihnini karıştırıp yanılmasına sebep olacak derecede sesli okumak
ona zarar vermektir. Resûlullah (s.a.v.) müslümana zarar verme konusunda şöyle
buyururlar; "Bir mü si umana zarar veren kişiye Allah zarar verir, kim de
müslümana meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir/' (Bu hadisin bir
benzeri 3635 numarada gelecektir.) Hadisten, başkasına zarar vermeden camilerde
Kur'an-ı Kerim okumak için toplananlara şu mükâfatların verileceği
anlaşılmaktadır:
a. Onlara
"sekinet" inecektir. Kadı İyaz sekinetten maksadın rahmet olduğunu
söylemiş, Nevevî ise, rahmetin sekinetin hemen peşinden zikredildiğini
söyleyerek bu görüşü zayıf bulmuştur. Nevevî'nin tercihine göre, se-kînet,
"vakar ve sükûn'Mur. Onun kalb temizliği ve nefsânî zulmetlerin gitmesi
olduğunu söyleyenler de vardır. Bazıları ise, sekinetten maksadın, melekler
olduğunu, çünkü onların zikri dinlemek için Kur'an-ı Kerim okuyanların
yanlarına indiklerini söylerler. Buhârî ve Müslim'in Berâ (r.a.)'den rivayet
ettiği olay bu son mânâyı destekler: "Bir adam Kehf Suresini okuyordu atı
da yanında iki iple bağlı idi. Bir bulut peydahlanıp üstünde dönmeye ve ona
yaklaşmaya başladı. Adamın atı da o buluttan ürktü. Sabah olunca adam
Resulüllah'a gelip durumu bildirdi. Efendimiz "O bulut seki-netti.
Kur'an-ı Kerim için indi" buyurdu.
b. Kur'an okuyanları
rahmet kaplar. Bundan maksat, onlara fazl ve ihsanın yayılmasıdır.
c. Kendilerini rahmet
melekleri çevreler. Kur'an dinlemek için gelip onların etrafını doldururlar.
d. Cenab-ı Allah bu
kullarını kendisine yakın olanlar arasında sayar.Onlar da mukarreb melekler ve
Peygamberlerdir. Buhârî ve Müslim'in rivayet ettikleri bir kutsi hadiste Allah
(c.c.) şöyle buyurur: "Kim beni kendi kendine anarsa, ben de onu kendi
kendime anarım. Kim de beni bir topluluğun içinde anarsa, ben onu ondan daha
hayırlı bir topluluk içinde anarım" bu hadis-i kudsî son maddeyi başka hiç
bir kelimeye ihtiyaç duyurmayacak derecede açıklamaktadır.