DEVAM: 32. İstiaze
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
عُبَيْدِ
اللَّهِ
الْغُدَانِيُّ
أَخْبَرَنَا
غَسَّانُ بْنُ
عَوْفٍ
أَخْبَرَنَا
الْجُرَيْرِيُّ
عَنْ أَبِي
نَضْرَةَ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ
قَالَ دَخَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ذَاتَ يَوْمٍ
الْمَسْجِدَ
فَإِذَا هُوَ
بِرَجُلٍ
مِنْ الْأَنْصَارِ
يُقَالُ لَهُ
أَبُو
أُمَامَةَ
فَقَالَ يَا
أَبَا
أُمَامَةَ
مَا لِي
أَرَاكَ جَالِسًا
فِي
الْمَسْجِدِ
فِي غَيْرِ
وَقْتِ
الصَّلَاةِ قَالَ
هُمُومٌ
لَزِمَتْنِي
وَدُيُونٌ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ
أَفَلَا
أُعَلِّمُكَ
كَلَامًا
إِذَا أَنْتَ
قُلْتَهُ
أَذْهَبَ
اللَّهُ
عَزَّ
وَجَلَّ
هَمَّكَ
وَقَضَى عَنْكَ
دَيْنَكَ
قَالَ قُلْتُ
بَلَى يَا رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ قُلْ
إِذَا
أَصْبَحْتَ وَإِذَا
أَمْسَيْتَ
اللَّهُمَّ
إِنِّي
أَعُوذُ بِكَ
مِنْ الْهَمِّ
وَالْحَزَنِ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
الْعَجْزِ
وَالْكَسَلِ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
الْجُبْنِ
وَالْبُخْلِ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
غَلَبَةِ
الدَّيْنِ
وَقَهْرِ
الرِّجَالِ
قَالَ
فَفَعَلْتُ
ذَلِكَ
فَأَذْهَبَ
اللَّهُ
عَزَّ وَجَلَّ
هَمِّي
وَقَضَى
عَنِّي
دَيْنِي
Ebû Saîd el-Hudrî
(r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) bir gün mescide girdi ve orada
Ensar'dan Ebû Ümâme denilen adamı görüverdi. Bunun üzerine: “Yâ Ebâ Umâme!
Namaz vakti dışında mescidde niçin oturuyorsun? dedi.
Yakama, yapışan kederler
ve borçlar, (yüzünden) ya Resulallah! cevabını verdi.
Nebi (s.a.v.):
"Sana bir söz öğreteyim mi? Onu söylediğin zaman Allah (c.c.) kederlerini
giderir ve borcunu ödetir'* buyurdu. Ebû Umâme: Evet ya Resûlallah, dedi.
Efendimiz (s.a.v.): "Sabah ve akşam Allah'ım! Gam ve kederden sana
sığınırım, acz ve tenbellikten, korkaklık ve cimrilikten, borcun baskısından ve
adam (düşman)ların kahrından sana sığınırım, de!" buyurdu.
Ebu Ümame dedi ki: Bunu
yaptım, hemen Allah kederimi gideıdi, borcumu ödetti.
İzah:
Sadece Ebû Dâvûd
rivayet etmiştir.
Ebû Umâme asıl adı,
İlyâs b. Sa'iebe'dir. Abdullah b. Sa'lebe olduğu da söylenir. Hz. Peygamber'den
(s.a.v.) ve Abdullah b. Üneys el-Cühenî'den hadis rivayet etmiştir. Hz.
Peygamber (s.a.v.) onu anasının hastalığı sebebiyle Bedir'den geri çevirmiş,
fakat döndüğünde anasını ölü bulmuştur. (Bilgi için bk. İbnu'1-Esir,
Üsdü'1-ğâbe, I, 181; VI, 17; İbn Ha-cer, el-İsâbe, IV, 9).
Hadis-i şeriften
anlaşıldığına göre Ebu Ümâme (r.a.) borçlarının ve sıkıntılarının baskısı
altında mescidi Nebevî'ye girip Rabbine iltica etmiş. Hz. Peygamber de mescide
gelip namaz vakti olmadığı halde, Ebû Ümâme'yi orada görünce, halini
sormuştur. Durumu öğrendiğinde ona, bir dua tavsiye etmiş ve bu duayı okuduğu
takdirde Allah'ın ondan kederleri gidereceğini ve borçlarını ödemeyi
kolaylaştıracağını bildirmiştir.
Metinde tercemesi
verilen duanın muhtevası, üzerinde durduğumuz babın ilk üç hadisinde dağınık
olarak geçmiş ve oralarda gerekli izah yapılmıştır. Burada o izahları tekrar
etmeden, yerine işaretle iktifa ediyoruz.[bk. 1539, 1540, 1541 no'lu hadisler.]
Sonuç: Bu babın tüm
hadisleri duanın ve Allah'a sığınmanın meşru ve gerekli olduğuna delildir.
Ulemanın cumhuru bunda müttefiktir. Küçük bir grup ise, duayı terk edip
Allah'ın takdirine teslim olmanın daha efdal olduğu görüşünü benimsemiştir.
Bunlar 1479 numaradaki "dua ibadetin tâ kendisidir. Rabbiniz "bana
dua edin size icabet edeyim," buyurmuştur" manasına gelen hadisi
görüşlerine delil almışlar ve "dua edin" şeklindeki emirlerin
"ibâdet edin" mânâsında olduğunu söylemişlerdir.
Cumhur bu görüşe,
ifâdenin duada mübalağa ve duanın en büyük ibâdet olduğuna işaret etmekte
olduğunu söyleyerek cevap vermiştir. Dua ile ilgili bâblann başında Elmahlı
Hamdi Efendi'nin, duanın önemi konusunda söylediklerine temas etmiştik.
Bu hadis-i şerif ile
"Kitâbu'I-Vitr" bitmiş oluyor. Müellifin bu bölümü dua ve istiğfarı
ihtiva eden bablarla sona erdirmesi, şüphesiz manidardır. Biz de Allah'ın ihsan
ve inâyetiyle sonuna ulaşmaya muvaffak olduğumuz "Kitâbü'l-Vitr"i
bitirirken Peygamber (s.a.v.)'in duaları ile Allah'a dua ediyor ve kitabın
devamını da tamamlamayı nasib etmesini niyaz ediyoruz.
Bundan sonra
"Kitâbü'z-Zekât" gelmektedir. Bu tertip Lü'lüî'nin tertibidir. Aynî
ve Hattâbî'nin nüshalarında kitabü's-salât'ın sonunda
"Kitabü'l-Cenâiz" yer almıştır. Cenaze ile ilgili hükümlerin en
önemlisi namaz olduğu için Namazla ilgili bâblann peşinde cenâizin gelmesi
aslında daha uygundur. Nitekim Buhâri'nin ve fıkıh kitaplarının tertibi de bu
şekildedir. Ancak ter-cemeye esas aldığımız nüsha Lu'lu'î'nin rivayetine göre
tertib edildiği için biz de aynısını yapıyor ve "Kitabü'z-Zekâf'in
hadislerinin terceme ve şerhine başlıyoruz.