DEVAM: 26. İstiğfar
Asım (el-Ahvel) bundan
önceki (1527.) hadisi Ebu Osman vasıtasıyle Ebu Musa (r.a.)'den rivayet etmiş
ve rivayetinde şöyle demiştir: Resûlallah (s.a.v.): "Ey insanlar! Kendinize
acıyınız” buyurdu.
İzah:
Buhârî, cihad, meğazi,
deavât, kader, tevhid; Müslim, zikir; Ahmed b. Hanbel, IV, 394, 402, 418.
Bu hadis de
yukarıdakilerin biraz değişik bir rivayetidir.İsnadlan farklı olan bu üç
rivâyetin-metinlerinde de bazı ayrılıklar görülmektedir. Bu rivayetin
diğerlerinden farklı olan yanı, onlardan fazla olarak metinde görülen cümleyi
ihtiva etmesidir. Çünkü bu cümle önceki iki rivayette mevcut değildir. 1526.
hadisin şerhinde işaret edildiği gibi bu ziyâde Müslim'deki rivayete uygun
düşmektedir.
Ebû Musa (r.a.)'dan
rivayet edilen bu farklı rivayetler bir araya getirilince şöyle bir netice
elde edilebilir: "Peygamber (s.a.v.) ashabıyla birlikte bir seferden
dönerken Medine yakınındaki engebeli bir yere gelmişlerdi. înişli-yokuşlu bir
yer olan bu bölgede ilerlerken ashab sesli olarak tekbir getirmeye başladı,
ama içlerinden birisinin sesi daha çok çıkıyordu. Peygamber (s.a.v.) ashabın
yüksek sesle tekbir getirmesini uygun bulmadı ve:
"Kendinize
acıyınız siz sağıra veya gaib olan birine dua etmiyorsunuz. Şüphesiz dua
ettiğiniz Rabbiniz sizinle develerinizin boyunları arasındadır.
(size çok
yakındır)" buyurmuştur. Daha sonra da Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.)'ye
dönerek, ona Cennet hazinelerinden birini öğreteceğini haber verip bunun
"Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" demek olduğunu bildirmiştir.
Ancak olay değişik
isnadlarla nakledilirken ufak tefek farklılıklar ortaya çıkmıştır. Fakat bu
farklılıklar mânâya tesir edecek ve tenakuz teşkil edecek derecede değildir.
Birbirlerine nisbetle eksiklik veya fazlalık ihtiva etmektedirler.
Üzerinde durduğumuz
rivayetten anlaşıldığına göre, Peygamber (s.a.v.)'in ashabı tekbir esnasında
seslerini yükseltmelerinden men'etmesine sebep, gereksiz yere kendilerine
eziyet etmiş olmalarıdır. Çünkü Allah azze ve celle değil fısıltı halinde
söyleneni, kalbden gelip geçeni bile duyar, insana şah damarından daha
yakındır. Yapılan zikri, okunan duayı ona duyurmak için bağırmak, sesi
yükseltmek boş yere yorulmaktır. Haddizatında tekbir veya zikirde sesi
yükseltmek meşru olmakla beraber, sesi kısmak vakar ve tâzîme daha uygun düşen
bir tavırdır.