DEVAM: 24. Çakıl
Taşlarıyla Tesbih Çekmek
حَدَّثَنَا
دَاوُدُ بْنُ
أُمَيَّةَ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
مَوْلَى آلِ
طَلْحَةَ
عَنْ
كُرَيْبٍ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ خَرَجَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ عِنْدِ
جُوَيْرِيَةَ
وَكَانَ
اسْمُهَا بُرَّةَ
فَحَوَّلَ
اسْمَهَا
فَخَرَجَ
وَهِيَ فِي
مُصَلَّاهَا
وَرَجَعَ
وَهِيَ فِي
مُصَلَّاهَا
فَقَالَ لَمْ
تَزَالِي فِي
مُصَلَّاكِ
هَذَا قَالَتْ
نَعَمْ قَالَ
قَدْ قُلْتُ
بَعْدَكِ أَرْبَعَ
كَلِمَاتٍ
ثَلَاثَ
مَرَّاتٍ
لَوْ وُزِنَتْ
بِمَا قُلْتِ
لَوَزَنَتْهُنَّ
سُبْحَانَ
اللَّهِ
وَبِحَمْدِهِ
عَدَدَ خَلْقِهِ
وَرِضَا
نَفْسِهِ
وَزِنَةَ
عَرْشِهِ وَمِدَادَ
كَلِمَاتِهِ
İbn Abbas
(r.anhuma)'dan; demiştir ki: Resulullah (s.a.v.) Cüveyriye -ismi Berre iken
Efendimiz adını değiştirdi- (r.anha)'nın yanından o namazgahında iken çıktı.
Geri döndüğünde Cüveyriye yine namazgahında idi. Bunu görünce: "Sen hâlâ
namazgahında mısın? diye sordu. Evet. "Halbuki ben senden ayrılırken dört
kelime söylemiş ve onları üç kere tekrarlamıştım. Eğer o kelimeler senin
(sabahtan beri) söylediklerinle tartılsa onlardan daha ağır gelir. Onlar:
Yaratıkların sayısınca Allalı'a hamd ve tesbih ederim. Zatının (salih
kullarından) rızası adedince Allah'ı hamd ve tesbih ederim. Arşının ağırlığınca
onu tesbih ve ona hamd ederim kelimelerinin sayısınca Allah'ı tesbih ve ona
hamd ederim."
İzah:
Müslim, zikr; Nesaî
sehv; Tirmizî Davat; ibn Mace edeb; Ahmed, I, 258, 353, VI, 325, 340.
Hadis-i Şerifin Sahih-i
Müslim'deki bir rivayetinde hâdiseyi anlatan şahıs İbn Abbas (r.anhuma) değil,
Cüveyriye (r.anha)dır. Yani hâdiseyi bizzat Cüveyriye, "Ben namazgahımda
iken Resülullah..." gibi ifâdelerle nakletmiştir. Nesaî ve Tirmizfde ise, İbn
Abbas'tan, ama Cüveyriye'den naklen rivayet edilmiştir.
Nesâî'deki rivayette
Cüveyriye (r.anha) mescidde namaz kılarken Resûlullah’ın kendisine uğradığı
ikinci gelişinde "sana söyleyeceğim bazı kelimeler öğreteyim mi?"
buyurup peşinden üç defa: dediği kaydedilmektedir. Sahih-i Müslim'de de Hz.
Peygamber'in Cüveyriye (r.anha)'nın yanından sabahleyin erkenden çıktığı
söylenmektedir.
Rivayetlerin tümü
gözönüne alınınca anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber sabahleyin hanımı Cüveyriye,
evinin namaz için ayırdığı bölümünde namaz kılarken sevabı pek büyük bazı
sözler söylemiş ve dışarı çıkmıştır. Resulullah (s.a.v.) sabah namazını kılmış
biraz oyalanmış ve kuşluktan sonra evine döndüğünde Hz. Cüveyriye'yi hâlâ
namazgahında namaz kılarken görüp şaşırmış ve "Sen, ben gideli beri
namaza devam mı ediyorsun?" diye sormuş, ondan "evet" cevabını
alınca, sabah giderken söylediği sözleri hatırlatarak o sözlerin Cüveyriye
(r.anha)'nm sabahtan beri söylediği sözlerin tamamından daha efdal olduğunu
bildirmiştir.
Hz. Peygamberdin öğrettiği
bu sözler, esas itibariyle teşbih ve hamd ifâde eden "sübhanellafıi ve
bihamdihî" kelimeleridir. Ancak bunların yanma ya sayılması çok zor ya da
imkânsız olan meblağlar eklenmiştir. Allah'ın yanına ya sayılması çok zor ya
da imkânsız olan meblağlar eklenmiştir. Allah'ın yaratıklarını saymak mümkün
fakat son derece güçtür. Allah'ın Peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih
kullara karşı olan rızasını saymak ise, mümkün değildir. Allah'ın
kelimelerinin ve arşının ağırlığının zikredilmesi de aynı şekilde mübalağa ve
çokluk ifâde etmesi içindir. Nitekim bir âyet-i kerimede şöyle buyurulur:
"De ki: "Rabbimin sözleri(ııi yazmak) için (bütün) deniz(lerin suyu)
mürekkeb olsa, ve bir o kadar daha yardımcı olarak ilâve etsek, Rabbimin
sözleri tükenmeden o deniz(ler) tükenir."[Kehf 119.]