DEVAM: 23. Dua'nın
Fazileti Ve Âdabı
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
عُثْمَانَ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
حَدَّثَنِي
عَبَّاسُ بْنُ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَعْبَدِ
بْنِ عَبَّاسٍ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
قَالَ فِيهِ
وَالِابْتِهَالُ
هَكَذَا
وَرَفَعَ
يَدَيْهِ
وَجَعَلَ
ظُهُورَهُمَا
مِمَّا يَلِي
وَجْهَهُ
Süfyan, Abbas b.
Abdullah b. Ma'bed b. Abbas'dan önceki (1489.) hadisi rivayet edip
"(azaptan korunmak için) yalvarma(nın edebi) şöyledir" dedi ve
ellerini, üstleri yüzü tarafına gelecek şekilde kaldırdı.
İzah:
Bu ve bundan önceki
rivayetlerin manası aynıdır. Ancak Ebû Davud'a iki ayrı yoldan gelmiştir.
Öncekinde Abbas b. Abdullah'tan hadisi nakleden Vüheyb olduğu halde İbn
Abbas'ın "azab'm defi için yalvarmanın edebini" diliyle tarif ettiği,
Süfyan'ınkinde ise, bizzat yaparak gösterdiği görülüyor.
Bu rivayetlerden
anlaşıldığına göre yalvarıp yakarmak tazarru ve niyazda bulunmak için yapılan
dualarda eller koltukların beyazlığı görülecek derecede kaldırılır. Avuçlar
baş hizasına kadar getirilip üstleri yüze doğru gelecek şekilde tutulur.
Tıybî, buradaki "=
Yakarma" ile "karşılaşılması tasavvur edilen azabı defetmek murad
edilmiştir. Kişi bu şekildeki duasında ellerini kalkan yapıp onunla kötülükten
korunur" der.