DEVAM: 18. Gece
(Namaza) Kalkmak
حَدَّثَنَا
ابْنُ
بَشَّارٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
حَدَّثَنَا
ابْنُ
عَجْلَانَ
عَنْ الْقَعْقَاعِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَحِمَ
اللَّهُ
رَجُلًا
قَامَ مِنْ اللَّيْلِ
فَصَلَّى
وَأَيْقَظَ
امْرَأَتَهُ
فَإِنْ
أَبَتْ
نَضَحَ فِي
وَجْهِهَا
الْمَاءَ
رَحِمَ
اللَّهُ
امْرَأَةً
قَامَتْ مِنْ
اللَّيْلِ
فَصَلَّتْ
وَأَيْقَظَتْ
زَوْجَهَا
فَإِنْ أَبَى
نَضَحَتْ فِي
وَجْهِهِ
الْمَاءَ
Ebû Hureyre (r.a.)'den;
dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Gecenin bir
kısmında kalkıp namaz kılan ve karısını da (namaz kılması için) uyandıran,
kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kimseye Allah rahmetini ihsan etsin.
Gece kalkıp namaz kılan ve kocasını da (namaz kılması için) uyandıran, kalkmak
istemediği zaman yüzüne su serpen kadına Allah rahmetini ihsan etsin."
İzah:
Nesâî, kıyâmu'l-leyl;
İbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, II, 250. Hakim, el-Müstedrek, I, 309;
Beyhaki, es-Sünenü'l-kiibrâ, II, 501.
"Rahimellâhu"
cümlesinin,
1. Haber cümlesi olması
mümkündür. O takdirde bu cümleyi "Allah (o kimseye) rahmet edecektir"
şeklinde tercüme etmek gerekir.
2. "İhbar"
şeklinde gelmiş "inşâ" cümlesi olması mümkündür. Biz tercümemizde bu
ikinci ihtimali tercih ettik.
"Gece kalkıp namaz
kılan ve karısını da uyandıran" cümlesindeki "ve" harfi, mutlak
cem' içindir. İşlerin sırayla yapılması anlamına gelen "tertib" için
değildir. Bu bakımdan gece namaz kılan kişinin önce namaz kılıp ondan sonra
eşini namaza kaldırması söz konusu değildir. Bu konuda biraz namaz kıldıktan
sonra eşini kaldırmakla önce eşini kaldırıp sonra namaz kılmak arasında bir
fark yoktur. Mühim olan kendisi namaz kılmakla birlikte eşi-ni de namaza
kaldırmaktır. Burada namaz kılmanın önce zikr edilmiş olması, mutlak surette
insanın eşini namaza kaldırmadan önce kendisinin kılması lâzım geldiği, aksi
takdirde hadis-i şerifte va'd edilen ecr ve sevaba erişemeyeceğini ifâde etmek
için değil, sadece insanın başkasına yapacağı va'z ve nasihati önce kendi
nefsinde uygulaması lâzım geldiği gerçeğini ifâde etmek içindir. Bu konuda
idaresi altında bulunan diğer ev halkı da eşi durumundadır. Hadis-i şerifte
onları da geceleyin namaza kaldırmakla aynı sevaba erişileceğine işaret
edilmiş ve onları kaldırmaya da tavsiye bulunmaktadır. Şurasını da unutmamak
lâzımdır ki: Bütün dinî irşâdlarda esas olan karşıdakini hikmetle ve güzel
sözlerle ikna etmek ve Allah'ın emrine yöneltmek olduğuna göre, gece namazlarına
kaldırma hususunda da aynı esaslardan hareket etmek ve dolayısıyla gündüzleri
ona gece namazının faziletini ve ehemmiyetini en güzel, en müessir ve kalıcı
bir biçimde telkin edip onu iyice ikna etmek lâzımdır. Bir kimse Önce bu görevi
yerine getirdikten sonra geceleyin uyumakta olan eşini namaza çağırabilir. Bu
mesele Kur'an-i Kerîmde şu şekilde ifâde edilmiştir: "İnsanları Rabbînin
yoluna hikmetle (sağlam delillerle) güzel öğütle davet et. Onlarla mücâdeleni
en güzel (yol) hangisi ise, onunla yap.”[Nahl 125]
İşte bu meseleler davet
ve irşadın herkesçe bilinen meşhur esasları olduğu için hadîste ayrıca tekrara
lüzum görülmemiştir. Ancak insan bütün bu telkinlerden sonra gece namazına
kalkmak için can attığı halde bir türlü uykunun tesirinden kendisini
kurtaramayan eşinin, uykudan kalkmadığını görünce yüzüne su serperek namaza
kalkmasına yardımcı olabilir. Hadîs-i şerifte "yüzüne su serpen"
ifadesiyle bu noktaya işaret edilmiştir. Çünkü yüze su serpmek uykunun
giderilmesi için çok te'sirlidir.