بَاب
الصَّلَاةِ
بَعْدَ
الْعِشَاءِ
16. Yatsıdan Sonra
(Nafile) Namaz
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ رَافِعٍ
حَدَّثَنَا
زَيْدُ بْنُ
الْحُبَابِ
الْعُكْلِيُّ
حَدَّثَنِي
مَالِكُ بْنُ
مِغْوَلٍ
حَدَّثَنِي
مُقَاتِلُ
بْنُ بَشِيرٍ
الْعِجْلِيُّ
عَنْ
شُرَيْحِ
بْنِ هَانِئٍ
عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَ
سَأَلْتُهَا
عَنْ صَلَاةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَتْ
مَا صَلَّى
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْعِشَاءَ
قَطُّ فَدَخَلَ
عَلَيَّ
إِلَّا
صَلَّى
أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ
أَوْ سِتَّ
رَكَعَاتٍ
وَلَقَدْ مُطِرْنَا
مَرَّةً
بِاللَّيْلِ
فَطَرَحْنَا لَهُ
نِطَعًا
فَكَأَنِّي
أَنْظُرُ
إِلَى ثُقْبٍ
فِيهِ
يَنْبُعُ
الْمَاءُ
مِنْهُ وَمَا
رَأَيْتُهُ
مُتَّقِيًا
الْأَرْضَ
بِشَيْءٍ
مِنْ
ثِيَابِهِ
قَطُّ
Şüreyh b. Hâni'den;
demiştir ki: Âişe (r.anhâ)'ya Resûlullah (s.a.v.)'in namazını sordum. Şöyle
cevap verdi: Resûlullah (s.a.v.) yatsı namazını kıldıktan sonra yanıma
geldiğinde kesinlikle dört veya altı rekat (daha nafile namaz) kılardı. Bir
gece yağmura tutulduk. Kendisine deriden bir seccade verdik, sanki o derideki
deliği kendisinden su fışkırırken görüyor gibiyim. Resûlullah'ı elbisesinin bir
tarafını yerden sakınırken asla görmedim.
İzah.
Nesâî, kıyâmü'l-leyl
Bu hadis-i şerifte
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in Hz. Âişe'nin odasında kaldığı gece, yatsı namazından
sonra mutlaka evde nafile namaz kıldığı ifâde edilmektedir. Bu nafile namazın
kaç rekat olduğu "dört rekat" veya "altı rekat"
kelimeleriyle açıklanmıştır. Buradaki "veya" kelimesi "tenv =
çeşitleme" anlamında kullanılmıştır. Bu takdirde Resûl-i Ekrem
(s.a.v.)'in bazan dört rekat bazan da altı rekat kıldığı anlaşılır. Eğer
"veya" kelimesinin "şek, şüphe" için olduğu kabul edilirse,
bu takdirde Resûl-i Ekrem'in bu namazı altı rekat olarak mı, yoksa dört rekat
olarak mı kıldığında Hz. Âişe'nin şüphelendiği ve birini diğerine tercih edemediği
anlaşılır.
Esasen Resûl-i Ekrem
(s.a.v.), bu namazı, dört rekat olarak da kılsa, altı rekat olarak da kılsa bunun
iki rekatı yatsının iki rekatlık son sünnetinden başkası değildir. Geriye kalan
dört rekatlık namaz "kıyâmü'l-leyl"dir. Bu namaz iki rekatten on
rekate kadar kılınabilir.[Ö. N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, 204.]
Bilindiği gibi yatsının
iki rekatlık son sünneti farz namazlara bağlı olarak kılınan revâtip
sünnetlerdendir. Tamamı on iki rekattır ve Allah Teâlâ’nın, bu sünnetleri
kılanlar için cenneti hazırlayacağına dâir va'd-i ilâhisi vardır.[İbn Mâce,
ikâme; Tirmizî, salât; Nesaî kıyamü'l-leyl] Resûl-i Ekrem'in yatsıdan sonra
dört veya altı rekat nafile kılmış olması, bazan da yatsı namazından sonra
sadece iki rekatla yetinmiş olmasına engel değildir. Nitekim bir hadis-i
şerifte; "Cemaate yatsıyı kıldırır ve yine benim evime gelerek iki rekat
(nafile) kılardı."[Müslim, müsâfirîn] Duyurulmaktadır.
Ayrıca konumuzu teşkil
eden Ebû Dâvûd hadisinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz'in namaz kılarken
kirlenip paslanacağı endişesiyle elbisesini yerden sakınmadığına işaret
edilmektedir.
Nitekim namaz kılarken
elbiseyi toplamak veya elbiseyle oynamak Hanefî mezhebinde mekruhtur. Kıymetli
âlimlerimizden Muhammed Zihni bu konuda şunları yazmıştır: "Secdeye
giderken entariyi veya pantolonu az amel ile yukarı çekmek, diğer tarife göre
-ki, Bahr-i Râik'in tarifidir- gömleğin üzerine pantolonu çekmek
mekruhtur."[Nimet-i İslâm, s. 317.]