DEVAM: 5. Sabah
Namazının Sünnetini Kılmadan İmama Yetişen Kişi (Ne Yapar?)
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ
سَلَمَةَ ح و
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ جَعْفَرٍ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ وَرْقَاءَ
ح و
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
عَاصِمٍ عَنْ
ابْنِ جُرَيْجٍ
ح و
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
هَارُونَ
عَنْ حَمَّادِ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ
أَيُّوبَ ح و
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُتَوَكِّلِ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
زَكَرِيَّا
بْنُ
إِسْحَقَ
كُلُّهُمْ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
دِينَارٍ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ يَسَارٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا
أُقِيمَتْ
الصَّلَاةُ
فَلَا
صَلَاةَ
إِلَّا الْمَكْتُوبَةَ
Ebû Hureyre (r.a.)
demiştirki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Namaza ikâmet getirildiği
vakit, farzdan başka namaz yoktur. "
İzah:
Buhârî, ezan; Müslim,
müsâfirîn; Tirmizî, salât; Nesaî, imame; İbn Mâce, ikame; Dârimî,.salât; Ahmed
b. Hanbel, II, 331, 455, 517, 531.
Hadiste geçen
"farzdan başka namaz yoktur" sözüne hadis ulemâsı iki ayrı mânâ vermişlerdir:
1. Farz için kamet
getirildiği zaman mescidi içerisinde herhangi bir nafile kılmaya izin
yoktur.Ancak "amellerinizi bozmayınız"[Muhammed 33] emr-i ilâhisi
gereğince kametten önce başlanmış olan nafileler bu hükme tabî değildir.
2. Farz için ikâmet
getirildiği zaman imama uyarak farz kılmakta olan cemaatin teşkil ettiği saflar
arasına girerek nafile kılmaya izin yoktur.
Birinci mânâya göre,
henüz sünneti kılmamış olan bir kimse, farz için kamet getirildiği bir anda
mescidin dışında herhangi bir yerde kılabileceği gibi mescit kapısının önünde
bulunan son cemaat mahallinde de kılabilir. Fakat kapıdan içeri girdikten sonra
hiçbir nafile kılamaz.
İkinci mânâya göre ise,
saflara girmemek şartıyla mescid içerisinde herhangi bir direğin arkasında
nafile kılmak caizdir. Bu mevzuyu bir önceki hadisin şerhinde açıkladık.
"Farzdan başka namazın olmaması" iki ayrı şekilde yorumlanmıştır:
1. Farz namaz için
kamete başlandıktan sonra kılınacak nafile namazlar sahih değildir, fasittir.
2. Kamete başlandıktan
sonra kılınacak nafile namazlar sahihdir. Fakat sevab bakımından kâmil
değildir. Buhârî'nin Tarih'inde, Bezzâr'ın Müsned'inde" Enes'den rivayet
ettikleri merfû1 hadis bu görüşü desteklemektedir.[Fethu’I-Bârî, II, 289.]
Zahiriye ulemâsı bu
mânâlardan birincisini, ulemânın büyük çoğunluğu da ikincisini benimsemiştir.
Şevkânî'nin beyânına göre sahabe, tabiûn ve daha sonra gelen ilim adamlarından
bu konuda dokuz görüş nakledilmiştir:
1. Namaz için kamet
getirilmeye başlandığı zaman, gerek o vaktin sünneti ve gerekse nafile olsun
başka namaz kıüûiak mckiuîtfur Sahabe Ömer b. el-Hattâb, ihtilaflı bir rivayete
göre Abdullah b. Ömer ve Ebû Hureyre'nin, tabiînden Urve b. Zübeyr, Muhammed b.
Şîrîn, İbrahim en-Nehâî, Atâ b. Ebî Rebâh, Tâvûs, Müslim b. Akîl ve Saîd b.
Cübeyr'in, imamlardan Süfyân es-Sevrî, İbnu'l-Mübârek, Şafiî, Ahmed, İshâk, Ebü
Sevr ve Muhammed b. Cerîr'in görüşü budur. Tirmizî, Süfyân es-Sevrî'nin mutlak
olarak bu görüşte olduğunu kaydetmişse de İbn Abdilberrve Nevevî,es-Sevrî'nin
görüşünü şöyle izah ediyorlar: "Birinci rekatı geçirmekten korkarsa sabahın
sünnetini terk edecek onlarla birlikte namaza girer. Fakat birinci rekata
yetişeceğine kanaat getirirse, önce sünneti kılar ve sonra imama tabi
olur."
2. Ibn Abdilberr,
"et-Temhîd"de şöyle diyor: "Farz namaz için kamet getirilmeye
başlandığı zaman nafile namazlardan hiçbiri caiz değildir.”
3. İmam farzı
kıldırırken sabah namazının sünnetini kılmakta beis yoktur. İbnu'I-Münzir bu
görüşü İbn Mes'ûd, Mesrûk, Hasan el-Basrî, Mücâhid, Mekhûl ve Hammad b. Ebî
Süleyman'a izafe edilmektedir. Hasan b. Hayy'in kavli de budur. Bunlar sabahın
sünneti ile diğer namazların sünnetleri arasında ayırım yapmaktadırlar. Bu
hususta el-Beyhakî'nin Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği şu hadis ile
istidlal ediyorlar: Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: "Namaz için kaamet
getirildiği zaman farzdan başka namaz yoktur. Ancak sabahın iki rekat
(sünnetti müstesnadır/' Fakat bu hadisin istidlal için elverişli olmadığı ve
hatta el-Beyhakî'nin Ebû Hüreyre'den bu istisnayı nakzeden bir hadis de rivayet
etmiş olduğu ileri sürülüyor. Her ne kadar bu hadisin metni ve râvîleri yine
el-Beyhakî tarafından tenkid edilmişse de Hanefî ulemâsından Aynî, bu
ravîlerin hadis âlimleri tarafından tezkiye edildiklerini ve metnin de başka
yollardan takviye edildiğini beyân etmektedirler.
4. Bu kavle göre
mescidin içinde veya dışında olmak ve aynı zamanda birinci rekate yetişip
yetişememek arasında ayırım yapılmaktadır.Bu kavi Klâlik'indir. Şöyle diyor:
"Mescide girmiş ise, imama tabi olsun ve sünneti -sabahın sünnetini
kasdediyor- kılmasın. Eğer mescide girmemişse, birinci re-kati geçirme endişesi
yoksa, mescidin dışında sünneti kılsın, varsa kılmadan mescide girerek imama
tabî olsun."
5. İlk rekatı kaçırmak
ve ikinci rekatın rükû'unda imama ulaşamamaktan endişe ederse imama uyar.
Yoksa mescidin dışında sabahın sünnetini kıldıktan sonra imama tâbi olur. Bu
kavi, İbn AbdPlberr'in naklettiğine göre, İmam Ebû Hanîfe ve arkadaşlarının
görüşüdür. Hattâbî ise, imam Ebû Hanife'nin İmam Mâlik'in görüşünde olduğunu
rivayet etmiştir. Bu rivayet imam A'zam'ın arkadaşlarının rivayetine
muvafıktır. Bu arada en-Nevevî imam Ebû Hanife'nin el-Evzâî'nin aşağıda gelecek
olan görüşünde olduğunu ileri sürmüştür. Kıymetli âlimlerimizden M. Zihnî
Efendi Hanefî mezhebinin bu konudaki görüşünü şöyle anlatmaktadır: Camide kamet
edilmek üzere iken sünnete durmanın kerahetinden sabah namazının sünneti
müstesnadır ki, onu evde kılmadan camiye gelen kimse imamı farza durmuş bile
bulsa, tahiyyata olsun yetişecek olacağını bilse, cemaat sevabını kaçırmamak
üzere saflardan uzak bir yerde önce sünneti kılar, sonra imama iktidâ eder.
(Sünneti saf arkasında veya duvar arkasında yer olduğu halde cami içinde
kılmak kerahettir.)
Camide sabah namazının
sünnetini kılması halinde cemaate hiç yetişemeyeceğinden korkarsa sünnete
başlamayıp imama iktida eder. Eğer sünnete durduktan sonra yetişemeyeceğini
anlarsa sünneti tamamlamadıkça artık namazdan çıkamaz. İsterse tamamen cemaati
kaçıracak olsun. Fakat tehiyyata erişebileceğini tahmin etse, sünneti terk
etmez, ve tehiyyâta erişmekle de cemaaat sevabını mutlaka almış olur.[M. Zihnî,
Nimet-i İslâm, 406.]
6. Son rekata
yetişememek endişesi yoksa sabah namazının sünnetini mescidin içinde de kılar.
Birinci rekatı geçirecek olsa bile, sünneti kılmalıdır. el-Evzaî ve Said b.
Abdulazîz'in görüşü budur. Nevevî İmam Ebû Hanife ve arkadaşlarının da bu
görüşte olduklarım rivayet etmektedir.
7. Birinci rekatı
kaçırma endişesi yoksa, sabah namazının sünnetini mescidin içinde de kılar.
Süfyan es-Sevrî'nin görüşü budur. îbn Abdilberr'in rivayet ettiği bu görüş,
Tirmizî'nin Süfyân es-Sevrî'den rivayet ettiği görüşe muhaliftir.
8. Vakit geniş ise,
imamın namazını kaçırsa bile sabahın sünnetini kılar. M âli kilerden İbn
el-Cellâb'ın görüşü budur.
9. Kameti işitince
gerek sabah namazının sünnetine ve gerekse başka bir nafile namaza girmesi,
mescidin ister içinde olsun ister dışında, caiz değildir. Şayet bunu yaparsa
asî olmuş olur. Zahirîlerin görüşü budur. İbn Hazm, Şafiî'nin ve selefin
tjumhûrunun bu görüşte olduklarını nakletmektedir. Hadiste varid olan
"ikâmet" lafzından murad, müezzinin farz namazlar için getirdiği
kaamet ise, -ki bilinen ve kabul edilen mânâ budur- bu kavi, hadisin zahir
mânâsına daha uygundur... el-Irakî bu hadisten zihne tebâdür eden mânânın bu
olduğunu söylüyor. Şayet "ikâmet" lafzından namaz kılmak mânâsı kasd
ediliyorsa, -ki kelimenin gerçek mânâsı budur- bu durumda, kamet esnasında
nafile namaz kılmakta kerahet yoktur. Maamafıh Nebi (s.a.v.)'den gelen diğer rivayetlerde,
birinci mânânın kast edildiği açıkça belirtilmiştir. Şöyle ki, İbn Hıbbân'ın
rivayetinde "Müezzin ikâmete başladığı zaman" denmektedir.