SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALATU’T-TATAVVU BAHSİ

<< 1258 >>

DEVAM: 3. Sabah Namazının Sünnetini Kısa (Sürelerle) Kılmak

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا خَالِدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَعْنِي ابْنَ إِسْحَقَ الْمَدَنِيَّ عَنْ ابْنِ زَيْدٍ عَنْ ابْنِ سَيْلَانَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تَدَعُوهُمَا وَإِنْ طَرَدَتْكُمْ الْخَيْلُ

 

Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah şöyle buyurdu: "Sizi atlılar kovalasa bile, yine de sabah namazının sünnetini bırakmayın."

 

 

İzah:

Ahmed b. Hanbel, II, 405.

 

Bu hadis-i şerife iki şekilde mânâ verilmiştir:

 

1. "İçinde bulunduğunuz süvari birliği düşman üzerine hücum zamanı geldiği için sizi harekete geçirmek istese, birliği kaybedip, çölde yalnız kalma pahasına da olsa sabah namazının sünneti bırakmayınız."

 

2. "Düşman atlıları sizi öldürmek için peşinizi takip ediyor olsa bile, yine sabah namazının sünnetini terk etmeyiniz."

 

Hadis âlimi Seyyid Nezir Hüseyn ed-Dehlevî hadis-i şerife ikinci mânâ­yı vermiştir. Yine büyük bir muhaddis olan Şeyh Hüseyin b. Muhsin el-Ensârî de bu ikinci mânâ üzerinde durmuş ve bu hadisten maksadın düşman saldı­rısı karşısında kalmak gibi sıkışık durumlarda bile sabah namazının sünne­tinin terk edilemeyeceğini ifâde etmek olduğunu söylemiştir. Hanefî ulemasından Buhârî sârini Aynî de Hidâye şerhinde hadis-i şerife ikinci mâ­nâyı vermiştir.[Aynî, Binâye II, 527.]

 

Hafız Münâvî ise, el-Câmiü's-Sağîr şerhinde ikinci mânâ üzerinde du­rarak hadisi şöyle açıklamıştır: "Düşman atlıları sizi kovalasa bile sabah na­mazının sünnetini terk etmeyiniz. Yaya iseniz de binitli iseniz de, gerek kıbleye, gerekse başka bir cihete doğru, imâ ile de olsa, yine sabah namazının sünnetini kılınız. Hadis-i şerifteki bu ifâde sabah namazının iki rekat sünnetinin önemini göstermekte, gerek korku gerek emniyet halinde, gerek yolculukta gerekse hazarda, kısaca her hâl ü kârda onu kılmaya teşvik etmektedir."[Feyzu'l-Kadîr, VI, 393.] Böyle tehlikeli ve şiddetli anlarda birçok vaciplerin bile terkine izin ve­rildiği halde, bu hadis~i şerifte böylesine tehlikelere maruz kalan bir kimse­nin sabah namazının sünnetini terketmekten nehyedilmesine bakarak bazı kimseler, sabah namazının sünnetinin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Ha­san el-Basrî de bu kanaattedir. Ancak ulemânın büyük çoğunluğu senedin­de Abdurrahman b. İshak el-Medenî ve Abdu Rabbih b. Seylân gibi cerh ve ta'n edilmiş râviler bulunduğu için bu hadisin delil olamayacağını, delil niteliğini taşıdığı bir an için kabul edilse bile bu bölümün birinci babında geçen hadis-i şerifler muvacehesinde bu hadisin hakiki mânâya alınamaya­cağını, sadece, sabah namazının sünnetini kılmaya teşvik mânâsına geldiği­ni söylemişlerdir.