DEVAM: 3. Sabah
Namazının Sünnetini Kısa (Sürelerle) Kılmak
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
خَالِدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
يَعْنِي ابْنَ
إِسْحَقَ
الْمَدَنِيَّ
عَنْ ابْنِ
زَيْدٍ عَنْ
ابْنِ
سَيْلَانَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا تَدَعُوهُمَا
وَإِنْ
طَرَدَتْكُمْ
الْخَيْلُ
Ebû Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki: Resûlullah şöyle buyurdu: "Sizi atlılar kovalasa bile, yine
de sabah namazının sünnetini bırakmayın."
İzah:
Ahmed b. Hanbel, II,
405.
Bu hadis-i şerife iki
şekilde mânâ verilmiştir:
1. "İçinde
bulunduğunuz süvari birliği düşman üzerine hücum zamanı geldiği için sizi
harekete geçirmek istese, birliği kaybedip, çölde yalnız kalma pahasına da olsa
sabah namazının sünneti bırakmayınız."
2. "Düşman
atlıları sizi öldürmek için peşinizi takip ediyor olsa bile, yine sabah
namazının sünnetini terk etmeyiniz."
Hadis âlimi Seyyid
Nezir Hüseyn ed-Dehlevî hadis-i şerife ikinci mânâyı vermiştir. Yine büyük bir
muhaddis olan Şeyh Hüseyin b. Muhsin el-Ensârî de bu ikinci mânâ üzerinde
durmuş ve bu hadisten maksadın düşman saldırısı karşısında kalmak gibi sıkışık
durumlarda bile sabah namazının sünnetinin terk edilemeyeceğini ifâde etmek
olduğunu söylemiştir. Hanefî ulemasından Buhârî sârini Aynî de Hidâye şerhinde
hadis-i şerife ikinci mânâyı vermiştir.[Aynî, Binâye II, 527.]
Hafız Münâvî ise,
el-Câmiü's-Sağîr şerhinde ikinci mânâ üzerinde durarak hadisi şöyle açıklamıştır:
"Düşman atlıları sizi kovalasa bile sabah namazının sünnetini terk
etmeyiniz. Yaya iseniz de binitli iseniz de, gerek kıbleye, gerekse başka bir
cihete doğru, imâ ile de olsa, yine sabah namazının sünnetini kılınız. Hadis-i
şerifteki bu ifâde sabah namazının iki rekat sünnetinin önemini göstermekte,
gerek korku gerek emniyet halinde, gerek yolculukta gerekse hazarda, kısaca her
hâl ü kârda onu kılmaya teşvik etmektedir."[Feyzu'l-Kadîr, VI, 393.] Böyle
tehlikeli ve şiddetli anlarda birçok vaciplerin bile terkine izin verildiği
halde, bu hadis~i şerifte böylesine tehlikelere maruz kalan bir kimsenin sabah
namazının sünnetini terketmekten nehyedilmesine bakarak bazı kimseler, sabah
namazının sünnetinin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Hasan el-Basrî de bu
kanaattedir. Ancak ulemânın büyük çoğunluğu senedinde Abdurrahman b. İshak
el-Medenî ve Abdu Rabbih b. Seylân gibi cerh ve ta'n edilmiş râviler bulunduğu
için bu hadisin delil olamayacağını, delil niteliğini taşıdığı bir an için
kabul edilse bile bu bölümün birinci babında geçen hadis-i şerifler
muvacehesinde bu hadisin hakiki mânâya alınamayacağını, sadece, sabah
namazının sünnetini kılmaya teşvik mânâsına geldiğini söylemişlerdir.