DEVAM: 27. Namazda
Aşırılıktan Sakınmak, Orta Yolu Tutmak
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ إِبْرَاهِيمَ
عَنْ
عَلْقَمَةَ
قَالَ سَأَلْتُ
عَائِشَةَ
كَيْفَ كَانَ
عَمَلُ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
هَلْ كَانَ
يَخُصُّ
شَيْئًا مِنْ
الْأَيَّامِ
قَالَتْ لَا
كَانَ كُلُّ
عَمَلِهِ
دِيمَةً
وَأَيُّكُمْ
يَسْتَطِيعُ
مَا كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَسْتَطِيعُ
Alkame'den; dedi ki; Hz.
Âişe'ye: Resûlullah (s.a.v.)'in ibâdet edişi nasıldı, günlerden birine tahsis
ettiği bir şey olur muydu? diye sordum da: Hayır, onun ameli devamlıydı,
Resûlullah (s.a.v.)'in güç yetirebildiği şeye sizin hanginiz takat getirebilir
ki! cevabını verdi.
İzah:
Buharı, savm, nikâh;
Müslim, müsâfirîn; Ahmed b. Hanbel, IV, 109; VI, 43, 55, 174, 189.
Hadis-i şerif ibadete
devamı teşvik etmektedir. Çünkü devamlı olarak yapılan az ibâdet, bir müddet
sonra kesilen çok ibadetten daha hayırlıdır. Çünkü devamlı olarak yapılan
ibâdet az bile olsa Allah'a taat, zikir, murakabe ve ihlâsı devam ettiriyor,
demektir. Bu devamlılık sayesinde az amel devam etmeyen çok ameli kat kat
geçer.
Bununla beraber Hz.
Nebi (s.a.v.) şaban ayına özel bir ilgi gösterir. Ramazan ayından sonra
tutulan en faziletli orucun Şaban orucu olduğunu söylerdi.[Tirmizî, zekât]
Nitekim kendileri de Ramazandan sonra en çok orucu bu ayda tutarlardı.[Buhârî,
savm] Hatta bütün Şabanı oruçla geçirirlerdi.[Nesâî, sıyâm] Fahr-i Kâinat
Efendimizin bu aya niçin ayrı bir değer verdiğim Hz. Üsâme b. Zeyd şöyle
anlatıyor: "Hz. Nebie sordum:
Ya Resûlallah, (Ramazan
dışında) Şaban ayı kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunuzu görmedim. (Bunun sebebi
nedir?)
"( Ey Usâme!)
Receb ayı ile Ramazan ayı arasında yer alan bu ay insanların gafil bulunup
değerlendiremedikleri bir aydır. Oysaki bu ay, (kulların yıllık) amellerin(in)
âlemlerin Rabbi olan Allah'a yükselip sunulduğu aydır. Ben amellerimin Allah'a
oruçlu olduğum zaman sunulmasını isterim."[Nesâî, sıyâm; Ahmed b. Hanbel,
V, 201.]
Ayrıca Resûl-i Ekrem
(s.a.v.) Efendimiz haftanın günleri içerisinde Pazartesi günlerine ayrı bir
değer verir ve bu günleri de oruçlu olarak geçirmeyi arzu ederlerdi.[Tirmîzi,
savm; Nesâî, sıyâm; İbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, VI, 80, 89, 106.] Sebebini de şöyle izah ederlerdi:
"Kulların amelleri pazartesi ve perşembe günleri (Allah'a) arz olunur. Ben
amellerimin Allah'a oruçlu iken sunulmasını severim."[Tirmîzi, Savm] Bütün
bunlardan anlaşılıyor ki, bir haftanın içerisinde yapılan ameller o hafta
içerisinde biri pazartesi diğeri de perşembe günü olmak üzere iki kere, yıllık
ameller de yılda bir kere olmak üzere Şa'bân ayında Allah'a
sunulur.[Aliyyü'l-kârî, mirkât 2-257; el-Bennâ Ahmed el-fethu'r-râbbânî
10-227.] Bu sebeple Hz. Nebi adı geçen günlere ve Şaban ayına özel bir değer
verip o günlerde ibâdetini daha da çoğaltırdı.
Fakat bununla beraber
Hz. Âişe'nin kendisine bu mevzu ile ilgili olarak yöneltilen soruya;
"Hayır, onun ameli devamlıydı" diye cevap vermesi, izahı gerektiren
bir durumdur. Bilindiği gibi "Resûlullah (s.a.v.) yolculukta veya mukîm
iken eyyâm-ı bîzda (her ayın onüç,ondört ve onbeşinde) oruçlu
olurdu."[Nesâî, sıyâm] Bunu duyan bir sahabî Hz. Nebi (s.a.v.)'in
ibâdetlerinin eri yoğun olduğu günlerin bu üç gün olduğunu zannetmiştir. Bunu
bir de Hz. Âişe'ye sormak ve bu konudaki bilgisini te'yid etmek istemiştir. Hz.
Âişe validemiz de onun bu yanlış kanaatini sezdiği için Hz. Nebi'in senenin
bütün ay ve günlerinde belli miktarlarda ibâdet ettiğim bunun sadece eyyâm-ı
bîz'a ait bir durum olmadığını anlatmak için böyle olumsuz cevap vermiştir. Bu
konu ileride oruç bölümünün 271. babında tekrar ele alınacaktır.