DEVAM: 26. (Nebi
s.a.v.) Gece Namazı(nı Nasıl Kılardı?)
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
وَمُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
أَبَانُ عَنْ
يَحْيَى عَنْ
أَبِي سَلَمَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
أَنَّ
نَبِيَّ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ كَانَ
يُصَلِّي
مِنْ
اللَّيْلِ
ثَلَاثَ عَشْرَةَ
رَكْعَةً
كَانَ
يُصَلِّي
ثَمَانِيَ رَكَعَاتٍ
وَيُوتِرُ
بِرَكْعَةٍ
ثُمَّ يُصَلِّي
قَالَ
مُسْلِمٌ
بَعْدَ
الْوِتْرِ ثُمَّ
اتَّفَقَا رَكْعَتَيْنِ
وَهُوَ
قَاعِدٌ
فَإِذَا
أَرَادَ أَنْ
يَرْكَعَ
قَامَ
فَرَكَعَ
وَيُصَلِّي
بَيْنَ
أَذَانِ
الْفَجْرِ
وَالْإِقَامَةِ
رَكْعَتَيْنِ
Âişe (r.arihâ)'dan
rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) geceleyin onüç rekat (namaz) kılardı.
(Şöyle ki) sekiz rekat kılardı ve bir rekatle de vitr yapardı ve iki rekat da
oturarak kılarak (Müslim b. İbrahim); "vitrden sonra (kılardı)" diye
rivayet etti. Sonra (her ikisinin rivayeti de şu şekilde) birleşti: Rükû yapmak
istediği zaman ayağa kalkar rükû' yapardı. Sabah ezanıyla ikamet arasında iki
rekat daha kılardı.
İzah:
Müslim, musâfirîn;
Nesaî, kıyâmu'l-leyl; İbn Mâce, ikâme
Hadis-i şerifte Hz.
Nebi'in gece namazı önce onüç rekat olarak belirtildikten sonra bunun izahına
geçilerek şöyle deniliyor: "Önce sekiz rekat kılardı, sonra bir rekat
ilâvesiyle bu rekatların sayısı dokuza çıkardı. Sonra iki rekat da oturarak
kılardı ve oturarak kıldığı bu namazda rükû' yapmak gerekince ayağa kalkardı.
Sabah vakti girince ezanla ikamet arasında iki rekat daha kılardı." Bu
açıklamadan anlaşılıyor ki sabah namazının sünnetiyle birlikte Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in gece kıldığı namazların toplamı onüç rekat ediyor. Hz. Nebi sabah
namazının sünneti ile gece namazları arasında uyumadığı için sabah namazının
iki rekat sünneti de gece namazlarının arasında sayılmıştır. Sabah namazının
sünneti hesaba katılmayacak olursa, geriye onbir rekat kalır ki, esas gece
namazlarını teşkil eden rekatlar de bunlardır.
Her ne kadar bazı ilim
adamları "geceleyin kıldığınız namazların sonunu tek yapın"[Buhârî,
vitr, Mushm, musâfirîn; Tirmizî, mevâkît; Ahmed b. Hanbel, II, 39, 20, 102,
143, 150.] hadis-i şerifini delil getirerek vitrin sahih olabilmesi için gece
namazlarının en sonunda kılınmış olmasını şart koşmuşlarsa da, mevzumuzu teşkil
eden Ebû Dâvûd hadisinde Resûl-i Ekrem Efendimizin vitr namazından sonra
oturarak iki rekat daha gece namazı kıldığı ifâde edilmektedir. Resûl-i
Ekrem'in bu uygulaması, "geceleyin kıldığınız namazların sonunu tek
yapın" emrinin farziyyet değil, nedb ifade ettiğini, binaenaleyh vitri gece
namazlarının en sonuna bırakmanın vitrin sıhhatinin şartı olmayıp kemâl ve
faziletinin şartı olduğunu gösterir. Resül-i Ekrem'in vitrin sonunda oturarak
kıldığı iki rekatlik nafile namazı devamlı kıldığı iddia edilemezse de bu
namazı vitrin sonunda gece namazı kılmanın caiz olduğunu göstermek ve vitri
gece namazlarının şartı olmayıp kemâlinin şartı olduğuna işaret etmek için
kılmış olduğu söylenebilir. Çünkü genellikle Resûl-i Ekrem'in vitri gece
namazlarının sonunda kıldığı ve bunu tavsiye ettiği bilinen bir gerçektir. Her
ne kadar Kadı İyaz Resûl-i Ekrem'in gece namazlarının en sonunun vitr namazı
olmasını emreden hadis-i şerifler karşısında vitrden sonra oturarak iki rekat
namaz kıldığını ifâde eden hadislerin bir hükmü olmayacağını söylemişse de, bu
görüş doğru değildir. Çünkü bu iki hadisin aralarını yukarıda ifade ettiğimiz
şekilde uzlaştırmak mümkündür, İki sahih hadisin arasını uzlaştırmak mümkün
olunca, birini diğerine tercih etmek söz konusu olamaz.
İmam Ahmed ve Evzâî bu hadisin
zahirine sarılarak vitrden hemen sonra iki rekat namaz kılmanın caiz olduğunu
söylemişlerdir. İmam Mâlik ise, "geceleyin kıldığınız namazların sonunu
tek yapın" emrine aykırı düşeceği için geceleyin vitr namazının hemen
ardından nafile kılmanın mekruh olduğunu, vitrden sonra oturarak iki rekat
namaz kılmanın Hz. Nebiin özelliklerinden olduğunu söylemişlerdir. Hanefî
mezhebine göre, vitir namazım uyanacağına güvenenler için uykudan evvel
kılmayıp, gecenin son bölümünün evveline geciktirmek müstehab olur. Nitekim
Hadisi-i Şerifte:
“Gecenin sonunda
kalkacağına güvenemeyip korkanlar, vitri gecenin evvelinde yani uyumadan
kılsınlar. Gecenin sonunda kalkmağa umutlu olanlar, onu gecenin son bölümünde
kılsınlar. Zira gece namazı, meşhûdedir. Yani geceleyin kalkılıp kılınan
namaza, melekler hazır olurlar, efdâl olan da budur" buyurulmuştur.
Tahtavî der ki:
"Efdâl olan da budur" tâbiri, hadisin tamamındandır ve bunu Müslim
rivayet etmiştir. O halde vitri kılıp da uyuyan kimse gece kalkıp nafile
(fazladan bir namaz) kılacak olursa, mekruh olmaz. Ancak daha iyiyi terk etmiş
olur. Çünkü uyanmağa güvendiği için vitir, mezkûr hadis gereğince, efdal olanı
sonraya bırakmaktı. Eğer uyanmağa güvenememekteyse efdaliyeti kaçırmak da
yoktur.
Sâlihlerin âdeti yatsıyı
ve son sünneti kılıp yatmak ve vitr namazını gece kalkıp teheccüdden sonra
kılmaktır. Gece namazına alışmamış olanlar, vitri kazaya bırakmamak için
yatmadan kılarlar.[M. Zihnî, Ni'met-i İslâm, 163.]