DEVAM: 2. Yağmur
Duasında Elleri Kaldırmak
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ
عَنْ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
بْنِ
صُهَيْبٍ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
وَيُونُسَ
بْنِ
عُبَيْدٍ
عَنْ ثَابِتٍ
عَنْ أَنَسٍ
قَالَ
أَصَابَ
أَهْلَ الْمَدِينَةِ
قَحْطٌ عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ فَبَيْنَمَا
هُوَ
يَخْطُبُنَا
يَوْمَ جُمُعَةٍ
إِذْ قَامَ
رَجُلٌ
فَقَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
هَلَكَ
الْكُرَاعُ
هَلَكَ الشَّاءُ
فَادْعُ اللَّهَ
أَنْ
يَسْقِيَنَا
فَمَدَّ
يَدَيْهِ وَدَعَا
قَالَ أَنَسٌ
وَإِنَّ
السَّمَاءَ لَمِثْلُ
الزُّجَاجَةِ
فَهَاجَتْ
رِيحٌ ثُمَّ
أَنْشَأَتْ
سَحَابَةً
ثُمَّ
اجْتَمَعَتْ
ثُمَّ
أَرْسَلَتْ
السَّمَاءُ
عَزَالِيَهَا
فَخَرَجْنَا
نَخُوضُ
الْمَاءَ حَتَّى
أَتَيْنَا
مَنَازِلَنَا
فَلَمْ
يَزَلْ
الْمَطَرُ
إِلَى الْجُمُعَةِ
الْأُخْرَى
فَقَامَ
إِلَيْهِ ذَلِكَ
الرَّجُلُ
أَوْ
غَيْرُهُ
فَقَالَ يَا رَسُولَ
اللَّهِ
تَهَدَّمَتْ
الْبُيُوتُ فَادْعُ
اللَّهَ أَنْ
يَحْبِسَهُ
فَتَبَسَّمَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثُمَّ قَالَ
حَوَالَيْنَا
وَلَا
عَلَيْنَا فَنَظَرْتُ
إِلَى
السَّحَابِ
يَتَصَدَّعُ
حَوْلَ
الْمَدِينَةِ
كَأَنَّهُ
إِكْلِيلٌ
Enes (r.a.)'den;
demiştir ki: Resûlullah (S.A.V.) zamanında Medine'lilere kıtlık isabet etti.
Efendimiz bir cuma günü bize hutbe irad ederken aniden bir adam kılkıp: Yâ
Resulallah! Beygir sürüleri, koyunlar helak oldu. Bize yağmur yağdırması için
Allah'a dua ediver, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ellerini uzattı
(kaldırdı) ve duâ etti. -Enes (devamla) dedi ki:-(O esnada) gökyüzü cam gibi
(parlak) idi. Bir rüzgâr esti, bir bulut meydana getirdi. Sonra bulutlar bir
araya toplandı ve semâ ağzını açıverdi. (Yağdırdıkça yağdırdı). Biz (mescitten)
çıktık evlerimize gelinceye kadar suyun içinde yürüdük. Sonraki cumaya kadar
yağmur yağmaya devam etti. Bu sefer yine aynı adam veya bir başkası kalkıp; - Ya
Resûlullah! Evler yıkıldı. Allah'a dua ediversen de yağmuru durdursa, dedi,
Efendimiz gülümsedi, sonra; "üstümüze değil, etrafımıza" dedi.
Akabinde bulutlara baktım, sanki bir tâç gibi Medine'nin etrafına doğru
yayılıyordu.
İzah:
Buhârî, istiskâ,
menâkıb; Müslim istiskâ
Hz. Peygamber'e gelip
de yağmur için duâ etmesini isteyen zâtın ismi burada açıklanmamıştır. Şevkânî,
diyor ki; "Ahmed b. Hanbel'in Müsned'indeki işarete göre bu kişinin Ka'b
b. Mürre olması gerekir. Fakat Beyhakî’deki ınürsel bir rivayet onun, Hârice
b. Hisn b. Huzeyfe b. Bedr el-Fezârî olduğuna işaret ediyor. Bazıları da Ebû
Süfyân b. Harb olduğunu söylüyorlar. Ama Fetiıu'l-Bârî'de buna pek itibar
edilmiyor. Çünkü, onun geldiği hâdise başkadır, deniliyor."
İbn Hacer ise, bu zâtın
ismine vâkıf olamadığını, ancak "Ya Resûlullah!.." diye hitâb
etmesine bakılınca müslüman birinin olması gerektiğini söylüyor. İbn Hacer'in
bu ifadeleri de o adamın Ebû Süfyân olmadığına işaret ediyor. Çünkü Ebû Süfyân
yukarıda beyân edilen hadiseden sonra müslüman olmuştur.
Hadis-i şerifte,
anlaşılması açısından izaha muhtaç bir taraf yok. Yalnız hüküm yönünden
öncekilerden farklı olarak şunu söyleyebiliriz: Hz. Peygamber yağmur yağması
için mescitte dua etmiştir. Musallaya çıkmamıştır. Bu yağmur duası için mutlaka
açık bir alana çıkmanın şart olmadığım, camide ve namazlardan sonra da yağmur
için duâ etmenin meşru olduğunu gösterir. Yine bu hadis yağmurun yağması için
olduğu gibi dinmesi için de duâ etmenin cevazına delildir.