DEVAM: 1. İstiska —
Yağmur İsteme — Namazı
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
وَعُثْمَانُ بْنُ
أَبِي
شَيْبَةَ
نَحْوَهُ
قَالَا حَدَّثَنَا
حَاتِمُ بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
إِسْحَقَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
كِنَانَةَ
قَالَ أَخْبَرَنِي
أَبِي قَالَ
أَرْسَلَنِي
الْوَلِيدُ
بْنُ
عُتْبَةَ
قَالَ
عُثْمَانُ
ابْنُ عُقْبَةَ
وَكَانَ
أَمِيرَ
الْمَدِينَةِ
إِلَى ابْنِ
عَبَّاسٍ
أَسْأَلُهُ
عَنْ صَلَاةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الِاسْتِسْقَاءِ
فَقَالَ
خَرَجَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُتَبَذِّلًا
مُتَوَاضِعًا
مُتَضَرِّعًا
حَتَّى أَتَى
الْمُصَلَّى
زَادَ عُثْمَانُ
فَرَقَى
عَلَى
الْمِنْبَرِ
ثُمَّ اتَّفَقَا
وَلَمْ
يَخْطُبْ
خُطَبَكُمْ
هَذِهِ
وَلَكِنْ
لَمْ يَزَلْ
فِي
الدُّعَاءِ
وَالتَّضَرُّعِ
وَالتَّكْبِيرِ
ثُمَّ صَلَّى
رَكْعَتَيْنِ
كَمَا
يُصَلِّي فِي
الْعِيدِ قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَالْإِخْبَارُ
لِلنُّفَيْلِيِّ
وَالصَّوَابُ
ابْنُ
عُقْبَةَ
İshak b. Abdullah b.
Kinâne'den; demiştir ki: Velid b. Utbe -Osman'ın dediğine göre Velid b. Ukbe-
Medine valisi iken, beni Resûlullah (S.A.V.)'in yağmur duasında (kıldığı)
namazını sormam için İbn Abbâs (r.anhumâ)'ya gönderdi. (Gidib İbn Abbâs'a
sordum) o da şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) iş (eski) elbisesini giymiş,
mütevâzı bir vaziyette tezarru içinde musallaya kadar geldi. -Osman,
"Minberin üzerine çıktı" cümlesini ilâve etti- sizin şu hutbeniz gibi
hutbe okumadı. Fakat dua, tazarru ve tekbire devam etti. Sonra bayramda kıldığı
gibi iki rekat namaz kıldı.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Seneddeki (İshâk b. Abdullah'ın söylediği) ifâdesi, Nufeyli’ye aittir. Doğrusu
îbn Ukbe değil, İbn Utbe’dir.
Diğer tahric: Tirmizî,
cuma; Nesaî, istiskâ; ibn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, I, 23, 269, 355;
Dârekutnî, Sünen II, 68; Beyhakî, es-Sünenu'l-kubrâ, III, 347; Hâkim,
el-Musiedrek, I, 327.
İzah:
Bu hadis hakkında
Tirmizî, "hasen-sahih" demektedir.Müellif Ebû Dâvûd bu hadisi iki
ayrı üstaddan dinlemiştir. Bunlar Nüfeylî ve Osman b. Ebî Şeybe'dir.
Râvî Hişâm b. İshak'ı
İbn Abbâs'a gönderen Medine valisinin adım Osman b. Ebî Şeybe, Velid b. Utbe;
Nüfeylî ise'Velîd b. Ukbe olarak haber vermiştir. Rivayetin sonundaki talikte
Ebû Dâvûd bunlardan birincisini doğru bulduğunu belirtmiştir.
Metinde bir farklılık
daha göze çarpmaktadır: Osman b. Ebî Şeybe'nin rivayetinde, Hz. Peygamber'in
musallaya vardıktan sonra minbere çıktığı bildirildiği halde, Nüfeylî'nin
haberinde bu ifâde yer almamıştır. Hadisin geri kalan kısmında râvîlerin
müttefik oldukları anlaşılmaktadır.
Rivayette bahsedilen hadise,
İbn Cerîr'in Târihü'I-İmeın ve'1-Mülûk adındaki eserinde belirttiğine göre,
Hicrî 58 tarihinde vuku bulmuştur. Muâviye bu sene, Mervân'ı Medine
valiliğinden alıp yerine Velid b. Utbe'yi tayin etmiştir.
İbn Abbâs'ın
bildirdiğine göre, Hz.Peygamber yağmur duasına giderken eski elbiselerini
giymiş, gayet mütevâzi Cenab-ı Hakk'a devamlı yalvaran bir vaziyet almış, her
haliyle kulun Allah'a karşı olan acz ve ihtiyâcını göstermek istemiştir. Gerçi
Resûlullah hayatının her safhasında mütevazı idi. Rabbine karşı olan fakrini
ifâde ederdi. Fakat müslümanların içine düştükleri kıtlık ve kuraklık
felâketinden çıkmalarına sebeb olarak rahmetin inmesini istemek için Allah'ın
huzuruna çıkarken kendisine müstağni havası vermemiş aksine muhtaç olduğunu her
haliyle ortaya koymuştur.
Gayr-i müslim garb
kaynaklara dayanarak, İslâmî kültüre kat'iyyen değer vermeyen, pozitif
ilimlerin tesirinde kalarak yağmurun oluşmasındaki tabiat olaylarını göz önüne
alıp yağmur duâsıyla istihza edenler çıkabilir. Tabiî bu, Allah'ı bilmemenin,
onun gücünü takdir edememenin, hatta tabiat kanunlarını koyanın O olduğundan
gafil bulunmanın dolayısıyle duâ mefhumundan habersiz olmanın sonucudur.
Mevzumuz, Allah'ın varlığını isbat veya duanın lüzumunu isbat olmadığı için bu
mesele üzerinde durmuyoruz.
Haberde Hz. Peygamberin
hitâbda bulunmadığı, bunun yerine bol bol duâ edip yalvardığı, Rabbine nazlanıp
ondan niyazda bulunduğu, arkasından da kendisinden hacet istenilen varlığın
büyüklüğüne işâreten tekbir getirdiği bildirilmektedir. Yine haberin devamında
fahr-i kâinat Efendimizin aynen bayram namazı gibi iki rekat namaz kıldırdığı
bildirilmektedir.
Şâfiîler bu ifadeyi
gözönüne alarak istiska namazında da bayram namazında olduğu gibi yedisi
birinci, beşi de ikinci rekatte olmak üzere on iki defa tekbir alınacağını
söylemişlerdir.
İstiska namazını meşru
gören diğer âlimlere göre, bu namazda tekbir yoktur. Burada istiska namazının
bayram namazına benzetilmesi, rekat adedi ve kıraatinin aşikâre olması
yönündendir.
Şâfiîlerin görüşünü
takviye eden, Hâkim ve Dârekutnî'nin rivayetini de cumhur zayıf addetmişler ve
delil olmayacağına hükmetmişlerdir. Delilleri Muhammed b. Abdilaziz'în metruk
oluşudur.
Yukarıda haber metninin
istiska (yağmur duasm)da hutbenin olmadığına delâlet ettiğini söylemiştik.
Ancak bu konu ihtilaflıdır. İmam-ı Azam hutbenin, cemaatle namaza bağlı
olduğunu söyleyerek yağmur duasında hutbe olmadığını söyler. İmam-ı Azam'a göre
yağmur duasında namazın mesnûn olmadığına daha önce temas edilmişti.
İmam Muhammed'e göre bu
namazda iki hutbe vardır ve aralarında oturulur. Ebû Yûsuf'a göre imam bir tek
hutbe okur.
Bu hutbenin yeri de
ihtilâfa konu olan meselelerdendir. İbn Hacer Fethu'I-Bârî'de Abdullah b. Zeyd
hadisinin şerhinde şöyle der: "Bununla yağmur duasında hutbenin namazdan
önce olduğuna delil getirilmiştir. Âişe ve İbn Abbâs hadislerinin gereği de
budur. Fakat Ahmed b. Hanbel'in Abdullah b. Zeyd'den yaptığı rivayette
Resülullah'ın hutbeden önce namaza başladığı açıkça ifade edilmişti. Ebû
Hiıreyre'nîn İbn Mâce'deki hadisi de böyledir. Orada Ebû Hüreyre,
"Resûlullah bize ezansız ve kametsiz iki rekat namaz kıldırdı"
demiştir. Mâlikî ve Şâfiîler, ikinciyi (hutbenin namazdan sonra olduğunu)
tercih etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel'in de aynı görüşte olduğu nakledilir."
Hanefîlere göre önce
namaz kılınır sonra insanlara doğru dönülüp hutbe okunur. Hutbe bitince de
imam sırtı insanlara, yönü kıble istikametine gelecek şekilde durur ve istiska
duasını yapar. Bu esnada cemaat oturmuş ve yönlerini kıbleye dönmüşlerdir. Tabiî
söylediklerimiz, Ebû Yusuf ve Muhammed'in görüşlerine göredir. Çünkü İmam-ı
Azam'a göre yağmur duasında ne hutbe ne de namaz vardır.