SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 448 >>

بَاب فِي بِنَاءِ الْمَسَاجِدِ

12. Mescid İnşası

 

İslam'da esas olan mescidlerin inşasını ön plana almak değil, mescidi dolduracak insanları yetiştirmektir. Mescitlerin inşasında ana hedef de, ibadet yapacak müslümanların huzur ile ibadet yapmalarına imkan sağlamaktır. Başka bir ifade ile islami bir cemaat teşkil edecek olan müslümanların bir araya gelmesine imkan hazırlamaktır. Nitekim Resulullah'ın Mescidi'-nin her tarafı açık hurma liflerinden dökülen yağmur damlaları, altlarındaki kumlarda görülen ayak izleri, caminin içindeki insanları bir şuur içinde yüceltmiş, "La ilahe illellah" kelimesinde toplamış, Peygamber ile kucaklaştırmış, o sıcak sevgiden bir din ve bir cemaat zuhur etmiştir. O cemaatin sıcak bağları bütün bir insanlığı sarmış yeni bir medeniyet meydana çıkarmıştır. Bütün bunlar cemaatlerin mescitlerde toplanmasından neş'et etmiştir. Çünkü İslam'da mescid hem ibadet yeri, hem eğitim ve öğretim hem de İslam devletinin merkezi ve toplantı yeridir.

Bunun içindir ki Resulullah Mekke'den Medine'ye gelişinde, İslam devletinin kuruluşuna Kuba'da ilk mescidi yaparak başlaması mescidin esas hedefini göstermiş oluyordu. Medine'de ise, evini mescidin içinde yaparak, hem talim, hem de öğretim görevini yerine getirmedeki stratejisini belirlemiş oluyordu.

Bütün bunlar gösteriyor ki İslam'da mescid: İslam ümmetinin hem dini, hem dünyevi bütün meselelerin görüşüldüğü yerdir. Görüyoruz ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellemv.)’in Mekke'den Medine'ye hicret edenleri Medinelilerle kardeş yaptığı yer mescid: düşmanları ile sulh antlaşması yaparak müslümanlara nefes aldırdığı yer yine mescid, bütün müslümanların bir lider etrafında toplanıp İslami cemaat oluşturdukları merkez mescid, geleceğin alimlerinin öğrenim gördüğü yer mescid, misafirlerin ağırlandığı yer mescid, fakirlerin doyduğu yer mescid, Kur'an'ın öğrenildiği, Hadisin tatbik edildiği yer mesciddir. Dünya' da sulh ve sükun istenirse, onun yeri yine mescid olacaktır. Mescidin dışında hak, huzur ve sükun olmasına imkan yoktur....

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ بْنِ سُفْيَانَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ عَنْ أَبِي فَزَارَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ الْأَصَمِّ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا أُمِرْتُ بِتَشْيِيدِ الْمَسَاجِدِ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ لَتُزَخْرِفُنَّهَا كَمَا زَخْرَفَتْ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى

 

İbn Abbas (r.anh)’dan dedi ki; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu; "Ben mescidleri yükseltip, genişletmekle emrolunmadım."

 

İbn Abbas dedi ki: "Vallahi siz yahudi ve hıristiyanların (kilise ve havralarını) süsledikleri gibi, mescidleri süsleyeceksiniz. "

 

 

Diğer tahric: Merfu' kısmı sadece Ebu Davud rivayet etmiştir. Mevkuf kısmını Buhari ta'lıkan rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA:     Hadis-i Şerifin birinci bölümü merfu, ikinci bölümü mevkuftur. Merfu olan bölümde, Hz. Nebi ihtiyaç fazlası olarak camilerin genişletilme ve yükseltilmesine Cenab-ı Allah'ın izin vermedi­ğini ifade etmiştir.

 

İkinci bölüm ise, İbn Abbas'ın sözüdür. Fakat bu gibi hususlar, rey ve ictihad ile bilinemeyeceği için ulema bu kısmı da merfu hükmünde kabul et­mişlerdir.

 

Tibi ikinci bölümün başındaki "lam"ı kesre okuyarak talil ifade ettiği­ni ve hadisin tamamının Resulullah'ın sözü olup merfu olduğunu söylemişse de bu görüş pek rağbet görmemiştir. Ulemanın çoğunluğu bu "Iam"ın kasem için olduğunu ve bundan sonraki kısmın İbn Abbas'ın sözü oldu­ğunu söylemişlerdir. Terceme de buna göre yapılmıştır.

 

İbn Abbas bu bölümde, camilerin süslenip püslenmesini doğru sayma­makta ve onu Yahudi ve Hıristiyanların adetlerine benzetmektedir.

 

Hattabi'nin bildirdiğine göre, mescidleri ilk tezyin eden Velid b. Abdilmelik b. Mervan olmuştur. Fakat çoğu alimler, fitne olmasın diye seslerini çıkarmamışlardır.

 

İbn Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (S.A.V.), "Sizi, benden sonra Yahudi ve Hıristiyanların kilise ve havralarını dikkat çekecek şekilde tezyin ettikleri gibi mescitlerinizi tezyin edeceğinizi görüyorum" buyurmuştur.

 

Ayni, "Bununla ashabımız (Hanefiler) mescidleri nakışlama ve süsle­menin mekruh olduğuna hükmetmişlerdir. Bunun vakıf malı ile yapılması caiz değildir. Vakıf malını buna sarfeden kim olursa olsun öder. İnsan, kendi malı ile yaparsa mekruh olmasına sebep, ya namaz kılanı meşgul etmesi veya malı gereksiz yere harcamadır" demiştir.

 

Şevkani de şöyle der: "Hadis, mescidlerin süslenmesinin bid'at olduğuna delildir. Ebu Hanife'nin buna ruhsat verdiği rivayet edilmiştir. Ebu Talib de mihrabları süs­lemenin mekruh olmadığını söyler."

 

İbn Hacer el-Askalani meseleyi daha detaylı olarak ele almış ve beş madde halinde incelemiştir. İbn Hacer'in sözleri özetle şöyledir:

 

Ulemanın bazısı mescidleri tezyine ruhsat vermiştir ki bu, Ebu Hanife'nin kavlidir. Ancak bununla mescidleri ta'zim hedef alınmalı ve masraflar beytü'l-mal'den yapılmamalıdır.

 

Bu meselede değişik veçheler vardır. Şöyle ki:

 

1. Camilerin süslenip güzelleştirilmesi namaz kılanı meşgul ediyor ise ittifakla mekruhtur.

 

2. Süsleme, öğünmek ve gösteriş için yapılıyor ise, bu da mekruhtur. Bırakın süslemeyi bu maksatla cami inşa etmek bile mekruhtur.

 

3. Camiyi sağlam yapma ve bu maksatla kireç vs. gibi maddeler kullan­ma bize göre caizdir, mekruh değildir. Buhari ve Müslim'in Osman b. Af-fan'dan rivayet ettikleri: "Her kim Allah için bir mescid inşa ederse, Allah da onun için Cennette bir köşk inşa eder." Hadis-i Şerifi ile yine Hz. Osman'ın hilafeti esnasında mescide yaptığı şeyler bu görüşümüze delildir. Ebu Davud'un rivayet ettiği "Ben mescidleri yükseltmekle emrolunmadım" me­alindeki (üzerinde durduğumuz) hadis, bu görüşümüze muhalif değildir. Çün­kü burada nehye delalet eden bir şey yoktur. Bir şeyle emrolunmamak, onun mekruh olmasını gerektirmez. İbn Abbas'ın sözleri ise, mevkuftur. Hükmen merfu olduğunu kabul etsek bile bu cemaatı, meşgul edecek derecede mesci­di nakışlama ve süslemeye hamledilir.

 

4. Mescidleri, halkın mallarını zorla alarak inşa etmek haramdır.

5. Vakıf’ın (cami inşası için olmayan) vakıf malı ile cami inşa ettirmesi de haramdır.

 

İbn Hacer'in bu sözlerinden ve Abdullah b. ez-Zübeyr (r.a.)ın Kabe-i Muazzama'yı inşa edip binasını yükseltmesinden, camileri sağlam ve yük­sek yapmanın caiz olduğu hükmüne varmak mümkündür. Camiyi tazim mak­sadıyla süslemenin imam Azam hazretlerine göre mekruh olmadığı da yukarıda kaydedilmiştir.

 

Bazı Hükümler

 

1. Hadis, camilerin ihtiyaç yokken yükseltilip, ihkam edilmesinin doğru olmadığının delilidir. Ancak bu, yukarıda da işaret edildiği gibi te'vile uğramıştır.

 

2. Camilerin altın, gümüş, kristal veya buna benzer şeylerle cemaati meşgul edecek şekilde tezyini mekruhtur.

 

 

DEVAM