DEVAM: 11. Namaz
Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ ثَابِتٍ
الْبُنَانِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
رَبَاحٍ الْأَنْصَارِيِّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
قَتَادَةَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ فِي
سَفَرٍ لَهُ
فَمَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَمِلْتُ مَعَهُ
فَقَالَ
انْظُرْ
فَقُلْتُ
هَذَا رَاكِبٌ
هَذَانِ
رَاكِبَانِ
هَؤُلَاءِ
ثَلَاثَةٌ
حَتَّى صِرْنَا
سَبْعَةً
فَقَالَ
احْفَظُوا
عَلَيْنَا
صَلَاتَنَا
يَعْنِي
صَلَاةَ
الْفَجْرِ فَضُرِبَ
عَلَى
آذَانِهِمْ
فَمَا
أَيْقَظَهُمْ
إِلَّا حَرُّ
الشَّمْسِ
فَقَامُوا فَسَارُوا
هُنَيَّةً
ثُمَّ
نَزَلُوا
فَتَوَضَّئُوا
وَأَذَّنَ
بِلَالٌ
فَصَلَّوْا رَكْعَتَيْ
الْفَجْرِ ثُمَّ
صَلَّوْا
الْفَجْرَ
وَرَكِبُوا
فَقَالَ
بَعْضُهُمْ
لِبَعْضٍ
قَدْ
فَرَّطْنَا
فِي
صَلَاتِنَا
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّهُ لَا
تَفْرِيطَ
فِي
النَّوْمِ
إِنَّمَا
التَّفْرِيطُ
فِي
الْيَقَظَةِ
فَإِذَا
سَهَا أَحَدُكُمْ
عَنْ صَلَاةٍ
فَلْيُصَلِّهَا
حِينَ
يَذْكُرُهَا
وَمِنْ
الْغَدِ
لِلْوَقْتِ
Ebu Katade (r.a.)'den
nakledildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculukta idi,
birden yoldan ayrıldı; onunla birlikte ben de ayrıldım. "Bak bakalım
(kimseyi görüyor musun)?" buyurdu.
Biz yedi kişi oluncaya
kadar, bu bir süvari, bu ikisi iki süvari, bunlar üç süvari... dedim. Sabah
namazını kastederek; "Bize namazımızı geçirtmeyiniz." buyurdu.
Uyuyakaldılar ve ancak
güneşin hararetiyle uyanabildiler. Uyanır uyanmaz hemen kalktılar ve birazcık
yürüdüler. Biraz sonra konaklayıp abdest aldılar. Bilal ezan okudu ve önce
sabah namazının iki rekat (sünnet)ini, sonra da farzını kılıp (hayvanlarına)
bindiler.
Ashab, biribirine:
Namazımızda kusur yaptık, diyorlardı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Uyku halinde kusur yoktur, kusur uyanıkkendir. Biriniz
namazı unutursa hatırladığı zaman kılsın, ertesi günde ise (onu) vaktinde
kılsın" buyurdular"
Diğer tahric:
Müslim,mesacid; Nesai, mevakit; İbn Mace, salat; Tirmizi mevakİt; Ahmed b.
Hanbel.V, 298.
AÇIKLAMA: Hadis-i Şerifteki "uyuyakaldılar" diye terceme
ettiğimiz tabir Kur an-ı Kerim'den [ Kehf 10 ]
iktibas edilmiştir. Hattabi, bu tabirin Arapçada fasih bir terim olduğunu,
"sesin ve hissin kulağa girmesine perde olmak" manasına geldiğini
söyler.
Bu
hadis-i şerif de öncekilerde olduğu gibi, Hz. Nebi (S.A.V.)'in bir yolculuğunda
sabah namazı vaktinde uyuyakalıp namazı güneş doğduktan sonra kaza ettiğini
ortaya koymaktadır. Bu rivayette de, Hz. Bilal'in kaza edilecek namaz için ezan
okuduğu açıkça görünmekte ve kaza namazlarında ezan okunmasına lüzum görenlerin görüşlerine dayanak olmaktadır.
Hattabi, bu rivayette ezanın zikredildiğini hatırlattıktan sonra senedinin de
sağlam olduğunu söylemiştir.
Yine
bu rivayette güneş doğduktan sonra kaza edilen sabah namazının, sünnetinin de
kılındığı anlaşılmaktadır. İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ve Ebu Yusuf, bunu
delil alarak, "sabah namazının sünneti farzı ile birlikte geçirilirse,
güneş doğduktan sonra birlikte kaza edilir" demişlerdir. Sadece sünnet
geçirilirse, İmam Azam'a göre kaza edilmez. İmam Muhammed'e göre kaza edilir.
Diğer namazların sünnetleri kaza edilmez. Sabah namazının sünnetinin kaza
edilmesinin mesnedi bu hadistir.
Şafiilere
göre de sabah sünneti ister tek başına, ister farzla birlikte geçirilsin kaza
edilir. Diğer sünnetler için de durum aynıdır.
İmam
Malik'e göre sabahın sünneti kaza edilmez. Fakat ashabı, kaza edileceğini
söylemişlerdir. Mezhebin görüşü de bu şekilde sabit olmuştur. Ancak Hanefi ve
Şafiilerin aksine Malikilere göre sünnet farzdan sonra kaza edilir.
Hadis-i
şerifin Ebu Davud'daki rivayetinde, namazı unutan bir kimsenin hatırlayınca
kılması emredilmektedir. Tirmizi'de unutmaya ilave olarak uyku da
zikredilmiştir. Müslim'deki bir rivayet ise, "kusur ancak namazı sonraki
namaz vakti girinceye kadar kılmayanadır. Kim böyle yaparsa uyandığında
kılsın" buyurulmaktadır.Hadisin bu bölümü, "Uyku esnasında mükellefiyet
yoktur. Kaza yeni bir emirdir" diyenlere delildir.
Bu
hadisin son bölümündeki "Ertesi günü de vaktinde kılsın" cümlesi,
ulema arasında bazı görüş ayrılıklarına sebep olmuştur. Bu sözün zahiri,
geçirilen bir namazın bir defa, hatırlanınca bir de ertesi günkü vaktinde
olmak üzere iki defa kaza edilmesini gerekli göstermektedir. Nitekim bazı
alimler, bu şekilde anlamışlar, ancak ertesi günkü vakitte kazayı müstehap
saymışlardır. Şu da var ki, cumhur-u ulema-bu görüşü benimsememiş, seleften hiç
birisi kaza edilen bir namazın, ertesi günkü vaktinde tekrar kılınmasını
müstehap görmemiştir. Nevevi, bu cümlenin manasının "bugün uyanamayıp da
namazı kaza eden bir kimse yarın da böyle yapmasın, namaz vaktini
değiştirmesin, yarının namazını kendi vaktinde kılsın" şeklinde olduğunu
söylemiştir. 442. hadiste gelecek olan "geçen namazın bundan başka kef
fareli yoktur" cümlesi de cumhurun görüşünün isbabetini ortaya koyar.
Bazı Hükümler
1.
Geçmiş namazların kazasında ezan okumak meşrudur.
2.
Sabah namazının sünneti farzı ile birlikte geçirilirse öğleye kadar-kaza edilir.
3.
Uyku veya unutma sebebiyle namazı vaktinden sonraya bırakmakta günah yoktur.
Tabii bu devamlı namaz kılanlar içindir. Namaza hiç alışık olmadığı için unutan
veya sabah namazına hiç kalkmadığı için uyanamayanlar bu ruhsatın
dışındadırlar. Nitekim namaz vakti daraldığı ve uyuduğu takdirde
uyanamayacağını bildiği halde uyuyan kimsenin günahkarr olacağı söylenilmiştir.