SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1117 >>

DEVAM: 229-231. İmam Hutbe Okurken Camiye Giren Kimse (Ne Yapmalıdır?)

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ الْوَلِيدِ أَبِي بِشْرٍ عَنْ طَلْحَةَ أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ أَنَّ سُلَيْكًا جَاءَ فَذَكَرَ نَحْوَهُ زَادَ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ قَالَ إِذَا جَاءَ أَحَدُكُمْ وَالْإِمَامُ يَخْطُبُ فَلْيُصَلِّ رَكْعَتَيْنِ يَتَجَوَّزْ فِيهِمَا

 

Talha, Câbir b. Abdillah (r.a.)'in şunları söylediğini işitmiş: (Resûlullah hutbe okurken) Süleyk geldi. (Bundan sonra râvi Velid) önceki (1116.) hadisin benzerini zikredip şunu da ilâve etti: Sonra Resûlullah cemaate döndü ve: "Sizden biri imam hutbe okurken gelirse, hemen iki rekat na­maz kılsın, ama onları kısa tutsun" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Müslim, cuma

 

AÇIKLAMA:

 

Bu babın üç hadisi imam hutbe okurken camiye gelen bir kimsenin iki rekat tahiyyetu'l-mescid (Mescidi selâmlama) namazı kılmasının meşru oluşuna delâlet etmektedir.

 

İmam Nevevî bu hadislerin şerhinde şöyle der:

 

"Bütün bu hadisler, imam hutbe okurken câmiye giren Tdmseniniki rek'at tahiyyetu'l-mescid kılması ve hutbeyi dinleyebilmesi için namazı kısa kes­mesi müstehab; namaz kılmadan oturması mekruhtur diyen Şafiî, Ahmed b. Hanbel, îshak ve mu had d is fukahanın görüşlerine açıkça mesned teşkil etmektedir. Bu görüş ayrıca Hasan el-Basrî ve mütekaddimînin bazılarından da nakledilmiştir. Kadı İvaz, Mâlik, Leys, Ebû Hanife, Sevrî ve Sahabe ve tâbiûnun cumhuruna göre bu iki rekatın kılınmayacağım söylemiş, bunun Ömer, Osman ve Ali (r.anhum)'den de nakledildiğini ilâve etmiştir. Bunun delili, imamı dinlemeyi emreden hadistir. Onlar, üzerinde durduğumuz ha­disi te'vil ederek, Süleyk'in elbisesinin perişan olduğunu söylemişler, Hz. Pey­gamberin onu kaldırıp namaz kıldırmasını, cemaat görsün de ona yardım etsinler mânâsına hamlet mislerdir. Ama bu te'vil bâtıldır. Çünkü Hz. Pey­gamber* in "Biriniz cuma günü imam hutbe okurken gelirse iki rekat namaz kılsın ama bunları kısa tutsun" hadisinin açık mânâsı bunu reddetmektedir. Bu hadis, te'vile imkân olmayacak derecede açık bir nasstır. Ben sahih ola­rak bu hadisi duyup da ona muhalefet edecek bir âlimin bulunacağını zan­netmiyorum."

 

Şevkânî, Irakî'nin şöyle dediğini nakleder: Muhammed b. Şîrîn, Şureyh, Nehaî, Katâde ve Zührî de imam hutbe okurken tahiyyetü'l-mescid kılınmayacağı görüşündedirler. İbn Ebi Şeybe de aynı görüşü Ali, îbn Ömer, îbn Abbâs, îbn el-Müseyyeb, Mücâhid, Ata b. Ebî Rebâh ve Urve b. Zübeyr'den rivayet eder.

 

Aynî, Nevevî'nin sözlerini naklettikten sonra şunlan söylemektedir:

 

"Bizim ashabımız (Hanefî âlimleri) mezkûr hadisleri Nevevî'nin söylediği gibi teVil etmemişlerdir ki, onları bu şekilde kötülesin. Aksine ulema­mız onlara daha başka cevablar vermişlerdir. Bunlar:

 

1. Nebi (s.a.v.) Süleyk, namazım bitirinceye kadar hutbeyi kesmiş konuşmamış olabilir. Dârekutnî'nin Ubeyd b. Muhammed el-Abdî tarikiyle Enes'ten rivayet ettiği şu hadis buna delildir: "Resûlullah hutbe okurken mes­cide bir adam girdi. Resûlullah ona; "Kalk ve iki rekât namaz kıl" buyur­du, kendisi de, adam namazı bitirinceye kadar hutbeyi kesti."

 

Eğer Dârekutnî'nin, "Ubeyd b. Muhammed bunu müsnet olarak riva­yet etmiştir. Fakat bu hususta vehme düşmüştür" şeklinde bir itiraz olursa ben de şöyle derim: Aynı Hadisi Ahmed b. Hanbel şu şekilde rivayet edip sonunda da, doğrusu işte bu mürsel olan rivayettir, demiştir:

 

Ahmed b. Hanbel'in rivayeti: "Resûlullah hutbe okurken bir adam geldi; Efendimiz kendisine: "Ey falan! Namaz kıldın mı?" dedi. Adam hayır, ce­vabını verdi. Resûlullah: "Öyleyse kalk namaz kıl" buyurdu ve o namazı kılıncaya kadar bekledi."

 

Bize göre mürsel hüccettir.

 

Ibn Ebî Şeybe'nîn Muhammed b. Kays'dan rivayet ettiği şu haber de bu görüşü te'yid etmektedir. Muhammed b. Kays'dan rivayet edildiğine gö­re Hz. Nebi ona iki rek'at namaz kılmasını emretti. Kendisi de o na­mazını kılıncaya kadar hutbeyi kesti, sonra tekrar hutbesine döndü.

 

2. Süleyk'in camiye gelmesi Hz. Nebi'in hutbeye başlamasından öncedir. Nitekim Nesâî Sünen'inde Süleyk hadisi için özel bir bâb tahsis et­miş ve bu babı "hutbeden önce namaz" diye isimlendirmiştir. Sonra da Ebû Zubeyr tarikiyle Câbir'den şu hadisi nakletmiştir: "Resûlullah (s.a.v.) minber üzerinde otururken Süleyk el-Gatafânî gelip namaz kılmadan oturdu. Bu­nun üzerine Resûlullah kendisine; "iki rekat namaz kıldın mı?" dedi. O da, hayır cevabını verdi. Bu sefer Efendimiz, "kalk da iki rekat kıl" buyurdu.

 

3. Bu hâdise, namazda konuşmanın cevazı neshedilmeden önce vaki ol­muştur. Namazda konuşma neshedilince hutbe esnasında konuşma da nes-hedilmiştir. Çünkü hutbe cuma namazının yarısı veya şartıdır. Tahâvî der ki; Cuma günü imam hutbe okurken yamndakine "sus" diyen kimsenin boş lâf ettiğine dair Resûlullah'dan gelen rivayetler tevatür derecesine ulaşmış­tır. İnsanın yamndakine "sus" demesi, lağv olunca imamın cemaate, "kalk namaz kıl" demesi de aynı şekilde lağv olur. Bu gösteriyor ki, ResûluUah'ın Süleyk'e "kılk da namaz kıl" buyurduğu hâdise, hutbe ânında konuşma ya­saklanmadan önce olmuştur. O zamanki hükümle, konuşmanın lağv oldu­ğu zamanki hüküm, birbirine muhaliftir.

 

tbn Şihâb, imamın minbere çıkması namazı; konuşması (hutbeye baş­laması) da sözü keser demiştir.

 

Sa'lebe ve Ebû Mâlik de; Ömer (r.a.) hutbeye çıktığı zaman biz susar­dık, der.

 

İyaz ise, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın hutbe esnasında namaz kılmayı men'ettiklerini söyler."

 

Aynî bundan sonra İbnu'l-Arabî'nin de hutbe ânında namaz kılmanın üç vecihten dolayı haram olduğunu söylediğini kayd eder. Aynî'nin naklet­tiğine göre, İbnu'l-Arabi'nin bu konuda söyledikleri de şöyledir:

 

1. Cenab-ı Allah "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin"[A'râf 204] buyuru­yor. O halde mescide giren bir kimse imamın başladığı bir farzı nasıl terk eder de başka bir şey ile meşgul olabilir?

 

2. Hz. Nebi'in, "arkadaşına "sus" dedin mi, lağvetmiş olursun" buyurduğu bir gerçektir. Şu halde bu meselede asıl rükün ve farz olan emir bi'1-ma'ruf ve nehiy ani'l-münker bile hutbe anında haram olunca bir nafi­lenin haram olması öncelikle sabit olur,

 

3. Bir kimse imam hutbe okurken camiye girerse, nafile namaz kılmaz. Zaten hutbe de bir namazdır. Çünkü namaz esnasında haram olan konuşma ve amel, hutbe esnasında da haramdır.

 

Süleyk hadisine gelince dört sebepten dolayı bu esaslara muarız olamaz:

 

1. Hadis haber-i vahiddir.

 

2. O hâdisenin namaz esnasında konuşmanın mubah olduğu zamanlar­da vaki olmuş olması mümkündür. Çünkü biz onun tarihini bilmiyoruz. Ko­nuşma namaz esnasında mubah olunca hutbe esnasında da mubah olur. Hutbe ânında hutbe dinlemekten daha kuvvetli bir farz olan emir bi'1-ma'ruf ve nehiy ani'l-münker haram olunca, farz olmayan birşey öncelikle haram olur.

 

3. Hz. Nebi Süleyk'e "kalk da namaz kıl" buyurunca, ondan din­lemek farzı sâkit olmuştur. Zira bu esnada Hz. Nebi'in onunla ko­nuşması, sorması ve cevab vermesinden başka bir şey kalmamıştır.

 

4. Süleyk (r.a.)'in üstü-başı yırtıktı. Hz. Nebi onun bu halini gör­sünler de ona yardım etsinler diye cemaate göstermek istedi. İbn Bezizan'ın rivayetinde Süleyk'in çıplak olduğu bildirilmektedir.

 

Denildi ki, bu anda nafile kılmanın terk edilmesi Hulefa-i Raşidin dev­rinde yaygnı bir hareket ve geçerli bir sünnetti.

 

Bu görüşte olanlar, aynı zamanda Ebû Said el-Hudrî'den merfu olarak rivayet edilen "imam hutbe okurken namaz kılmayınız" hadisi ile de istidlal ederler.

 

Yine Hz. Ömer'in, cuma guslünü terk eden Hz. Osman'ı kınadığı halde kendisine iki rekat namaz kılmasını emrettiğine dair hiçbir naklin yapılma­yışı da bu görüşün delilleri arasındadır.

 

Aynî, bundan sonra bu görüşü destekleyen birkaç rivayeti daha nakl ettikten sonra, Hanefîlerin bu delillerinin geçersiz olacağım söyleyip karşı delilleri ileri sürenlerin görüşlerini nakletmiş ve teker teker onları çürütmüş­tür. Sözün haddinden fazla uzatılmaması için biz o görüşleri ve cevablarım buraya almayacağız. Merak edenler Aynî'nin, Umdetü'l-Kaari adlı eserine ve oradan naki! yapan bezlü'l-mechüd'a bakabilirler.[Umdetu'l-kaari Şerhü Sahihi'I-Buhârî, VI, 232, 233; Bezlu'l-Mechûd fi halli Ebu Dâvud, VI, 130.]

 

Yukarıya Nevevî'den ve Aynî'den yaptığımız nakillerden anlıyoruz ki imam hutbe okurken camiye giren bir kimsenin iki rekat nafile namaz kıl­ması Şafiîlerden müstehab, Hanefîlerde ise, esah olan kavle göre, tahrimen mekruhtur. "Esah olan kavle göre" diyoruz; çünkü Hanefî fukahasından bazıları bu namaz için mutlak manada "mekruh" derlerken, bazıları "haram" bazıları da "birşey kılmaması gerekir” tabirini kullanmışlardır.

 

Hutbe okunurken namaz kılmak Bedâyi'de hutbenin mahzurlarından sayılmış hutbe dinlemenin vâcib olduğu söylenmiştir.

 

Serahsî bu anda namaz kılmaya mekruh der. Mekruh mutlak olarak söy­lendiğinde tahrimen mekruh anlaşılır.

 

Hutbe okunurken namaza duran bir kimsenin Hanefîlere göre namazı kesip bilâhere kaza etmesi vaciptir. Buna rağmen namaz kesilmeyip tamam­lanırsa, uhdesinden düşer, kazası gerekmez.