DEVAM: 229-231. İmam
Hutbe Okurken Camiye Giren Kimse (Ne Yapmalıdır?)
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
جَعْفَرٍ
عَنْ سَعِيدٍ
عَنْ
الْوَلِيدِ
أَبِي بِشْرٍ
عَنْ طَلْحَةَ
أَنَّهُ
سَمِعَ
جَابِرَ بْنَ
عَبْدِ اللَّهِ
يُحَدِّثُ
أَنَّ
سُلَيْكًا
جَاءَ
فَذَكَرَ نَحْوَهُ
زَادَ ثُمَّ
أَقْبَلَ
عَلَى النَّاسِ
قَالَ إِذَا
جَاءَ
أَحَدُكُمْ
وَالْإِمَامُ
يَخْطُبُ
فَلْيُصَلِّ
رَكْعَتَيْنِ
يَتَجَوَّزْ
فِيهِمَا
Talha, Câbir b. Abdillah
(r.a.)'in şunları söylediğini işitmiş: (Resûlullah hutbe okurken) Süleyk geldi.
(Bundan sonra râvi Velid) önceki (1116.) hadisin benzerini zikredip şunu da
ilâve etti: Sonra Resûlullah cemaate döndü ve: "Sizden biri imam hutbe
okurken gelirse, hemen iki rekat namaz kılsın, ama onları kısa tutsun"
buyurdu.
Diğer tahric: Müslim,
cuma
AÇIKLAMA:
Bu babın üç hadisi imam
hutbe okurken camiye gelen bir kimsenin iki rekat tahiyyetu'l-mescid (Mescidi
selâmlama) namazı kılmasının meşru oluşuna delâlet etmektedir.
İmam Nevevî bu
hadislerin şerhinde şöyle der:
"Bütün bu hadisler,
imam hutbe okurken câmiye giren Tdmseniniki rek'at tahiyyetu'l-mescid kılması
ve hutbeyi dinleyebilmesi için namazı kısa kesmesi müstehab; namaz kılmadan
oturması mekruhtur diyen Şafiî, Ahmed b. Hanbel, îshak ve mu had d is fukahanın
görüşlerine açıkça mesned teşkil etmektedir. Bu görüş ayrıca Hasan el-Basrî ve
mütekaddimînin bazılarından da nakledilmiştir. Kadı İvaz, Mâlik, Leys, Ebû
Hanife, Sevrî ve Sahabe ve tâbiûnun cumhuruna göre bu iki rekatın
kılınmayacağım söylemiş, bunun Ömer, Osman ve Ali (r.anhum)'den de
nakledildiğini ilâve etmiştir. Bunun delili, imamı dinlemeyi emreden hadistir.
Onlar, üzerinde durduğumuz hadisi te'vil ederek, Süleyk'in elbisesinin perişan
olduğunu söylemişler, Hz. Peygamberin onu kaldırıp namaz kıldırmasını, cemaat
görsün de ona yardım etsinler mânâsına hamlet mislerdir. Ama bu te'vil
bâtıldır. Çünkü Hz. Peygamber* in "Biriniz cuma günü imam hutbe okurken
gelirse iki rekat namaz kılsın ama bunları kısa tutsun" hadisinin açık
mânâsı bunu reddetmektedir. Bu hadis, te'vile imkân olmayacak derecede açık bir
nasstır. Ben sahih olarak bu hadisi duyup da ona muhalefet edecek bir âlimin
bulunacağını zannetmiyorum."
Şevkânî, Irakî'nin
şöyle dediğini nakleder: Muhammed b. Şîrîn, Şureyh, Nehaî, Katâde ve Zührî de
imam hutbe okurken tahiyyetü'l-mescid kılınmayacağı görüşündedirler. İbn Ebi
Şeybe de aynı görüşü Ali, îbn Ömer, îbn Abbâs, îbn el-Müseyyeb, Mücâhid, Ata b.
Ebî Rebâh ve Urve b. Zübeyr'den rivayet eder.
Aynî, Nevevî'nin sözlerini
naklettikten sonra şunlan söylemektedir:
"Bizim ashabımız
(Hanefî âlimleri) mezkûr hadisleri Nevevî'nin söylediği gibi teVil
etmemişlerdir ki, onları bu şekilde kötülesin. Aksine ulemamız onlara daha
başka cevablar vermişlerdir. Bunlar:
1. Nebi (s.a.v.)
Süleyk, namazım bitirinceye kadar hutbeyi kesmiş konuşmamış olabilir.
Dârekutnî'nin Ubeyd b. Muhammed el-Abdî tarikiyle Enes'ten rivayet ettiği şu
hadis buna delildir: "Resûlullah hutbe okurken mescide bir adam girdi.
Resûlullah ona; "Kalk ve iki rekât namaz kıl" buyurdu, kendisi de,
adam namazı bitirinceye kadar hutbeyi kesti."
Eğer Dârekutnî'nin,
"Ubeyd b. Muhammed bunu müsnet olarak rivayet etmiştir. Fakat bu hususta
vehme düşmüştür" şeklinde bir itiraz olursa ben de şöyle derim: Aynı Hadisi
Ahmed b. Hanbel şu şekilde rivayet edip sonunda da, doğrusu işte bu mürsel olan
rivayettir, demiştir:
Ahmed b. Hanbel'in
rivayeti: "Resûlullah hutbe okurken bir adam geldi; Efendimiz kendisine:
"Ey falan! Namaz kıldın mı?" dedi. Adam hayır, cevabını verdi.
Resûlullah: "Öyleyse kalk namaz kıl" buyurdu ve o namazı kılıncaya
kadar bekledi."
Bize göre mürsel
hüccettir.
Ibn Ebî Şeybe'nîn
Muhammed b. Kays'dan rivayet ettiği şu haber de bu görüşü te'yid etmektedir.
Muhammed b. Kays'dan rivayet edildiğine göre Hz. Nebi ona iki rek'at namaz
kılmasını emretti. Kendisi de o namazını kılıncaya kadar hutbeyi kesti, sonra
tekrar hutbesine döndü.
2. Süleyk'in camiye
gelmesi Hz. Nebi'in hutbeye başlamasından öncedir. Nitekim Nesâî Sünen'inde
Süleyk hadisi için özel bir bâb tahsis etmiş ve bu babı "hutbeden önce
namaz" diye isimlendirmiştir. Sonra da Ebû Zubeyr tarikiyle Câbir'den şu
hadisi nakletmiştir: "Resûlullah (s.a.v.) minber üzerinde otururken Süleyk
el-Gatafânî gelip namaz kılmadan oturdu. Bunun üzerine Resûlullah kendisine;
"iki rekat namaz kıldın mı?" dedi. O da, hayır cevabını verdi. Bu
sefer Efendimiz, "kalk da iki rekat kıl" buyurdu.
3. Bu hâdise, namazda
konuşmanın cevazı neshedilmeden önce vaki olmuştur. Namazda konuşma
neshedilince hutbe esnasında konuşma da nes-hedilmiştir. Çünkü hutbe cuma
namazının yarısı veya şartıdır. Tahâvî der ki; Cuma günü imam hutbe okurken
yamndakine "sus" diyen kimsenin boş lâf ettiğine dair Resûlullah'dan
gelen rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır. İnsanın yamndakine
"sus" demesi, lağv olunca imamın cemaate, "kalk namaz kıl"
demesi de aynı şekilde lağv olur. Bu gösteriyor ki, ResûluUah'ın Süleyk'e
"kılk da namaz kıl" buyurduğu hâdise, hutbe ânında konuşma yasaklanmadan
önce olmuştur. O zamanki hükümle, konuşmanın lağv olduğu zamanki hüküm,
birbirine muhaliftir.
tbn Şihâb, imamın
minbere çıkması namazı; konuşması (hutbeye başlaması) da sözü keser demiştir.
Sa'lebe ve Ebû Mâlik
de; Ömer (r.a.) hutbeye çıktığı zaman biz susardık, der.
İyaz ise, Ebû Bekir,
Ömer ve Osman'ın hutbe esnasında namaz kılmayı men'ettiklerini söyler."
Aynî bundan sonra
İbnu'l-Arabî'nin de hutbe ânında namaz kılmanın üç vecihten dolayı haram
olduğunu söylediğini kayd eder. Aynî'nin naklettiğine göre, İbnu'l-Arabi'nin
bu konuda söyledikleri de şöyledir:
1. Cenab-ı Allah
"Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin"[A'râf 204] buyuruyor. O halde
mescide giren bir kimse imamın başladığı bir farzı nasıl terk eder de başka bir
şey ile meşgul olabilir?
2. Hz. Nebi'in,
"arkadaşına "sus" dedin mi, lağvetmiş olursun" buyurduğu
bir gerçektir. Şu halde bu meselede asıl rükün ve farz olan emir bi'1-ma'ruf ve
nehiy ani'l-münker bile hutbe anında haram olunca bir nafilenin haram olması
öncelikle sabit olur,
3. Bir kimse imam hutbe
okurken camiye girerse, nafile namaz kılmaz. Zaten hutbe de bir namazdır. Çünkü
namaz esnasında haram olan konuşma ve amel, hutbe esnasında da haramdır.
Süleyk hadisine gelince
dört sebepten dolayı bu esaslara muarız olamaz:
1. Hadis haber-i
vahiddir.
2. O hâdisenin namaz
esnasında konuşmanın mubah olduğu zamanlarda vaki olmuş olması mümkündür.
Çünkü biz onun tarihini bilmiyoruz. Konuşma namaz esnasında mubah olunca hutbe
esnasında da mubah olur. Hutbe ânında hutbe dinlemekten daha kuvvetli bir farz
olan emir bi'1-ma'ruf ve nehiy ani'l-münker haram olunca, farz olmayan birşey
öncelikle haram olur.
3. Hz. Nebi Süleyk'e
"kalk da namaz kıl" buyurunca, ondan dinlemek farzı sâkit olmuştur.
Zira bu esnada Hz. Nebi'in onunla konuşması, sorması ve cevab vermesinden
başka bir şey kalmamıştır.
4. Süleyk (r.a.)'in
üstü-başı yırtıktı. Hz. Nebi onun bu halini görsünler de ona yardım etsinler
diye cemaate göstermek istedi. İbn Bezizan'ın rivayetinde Süleyk'in çıplak
olduğu bildirilmektedir.
Denildi ki, bu anda nafile
kılmanın terk edilmesi Hulefa-i Raşidin devrinde yaygnı bir hareket ve geçerli
bir sünnetti.
Bu görüşte olanlar,
aynı zamanda Ebû Said el-Hudrî'den merfu olarak rivayet edilen "imam hutbe
okurken namaz kılmayınız" hadisi ile de istidlal ederler.
Yine Hz. Ömer'in, cuma
guslünü terk eden Hz. Osman'ı kınadığı halde kendisine iki rekat namaz
kılmasını emrettiğine dair hiçbir naklin yapılmayışı da bu görüşün delilleri
arasındadır.
Aynî, bundan sonra bu
görüşü destekleyen birkaç rivayeti daha nakl ettikten sonra, Hanefîlerin bu
delillerinin geçersiz olacağım söyleyip karşı delilleri ileri sürenlerin
görüşlerini nakletmiş ve teker teker onları çürütmüştür. Sözün haddinden fazla
uzatılmaması için biz o görüşleri ve cevablarım buraya almayacağız. Merak edenler
Aynî'nin, Umdetü'l-Kaari adlı eserine ve oradan naki! yapan bezlü'l-mechüd'a
bakabilirler.[Umdetu'l-kaari Şerhü Sahihi'I-Buhârî, VI, 232, 233;
Bezlu'l-Mechûd fi halli Ebu Dâvud, VI, 130.]
Yukarıya Nevevî'den ve
Aynî'den yaptığımız nakillerden anlıyoruz ki imam hutbe okurken camiye giren
bir kimsenin iki rekat nafile namaz kılması Şafiîlerden müstehab, Hanefîlerde
ise, esah olan kavle göre, tahrimen mekruhtur. "Esah olan kavle göre"
diyoruz; çünkü Hanefî fukahasından bazıları bu namaz için mutlak manada
"mekruh" derlerken, bazıları "haram" bazıları da
"birşey kılmaması gerekir” tabirini kullanmışlardır.
Hutbe okunurken namaz
kılmak Bedâyi'de hutbenin mahzurlarından sayılmış hutbe dinlemenin vâcib olduğu
söylenmiştir.
Serahsî bu anda namaz
kılmaya mekruh der. Mekruh mutlak olarak söylendiğinde tahrimen mekruh
anlaşılır.
Hutbe okunurken namaza
duran bir kimsenin Hanefîlere göre namazı kesip bilâhere kaza etmesi vaciptir.
Buna rağmen namaz kesilmeyip tamamlanırsa, uhdesinden düşer, kazası gerekmez.