SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 1099 >>

DEVAM: 221-223. Yay'a Dayanarak Hitab Eden Kimse

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ بْنِ سَعِيدٍ حَدَّثَنِي عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ رُفَيْعٍ عَنْ تَمِيمٍ الطَّائِيِّ عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ أَنَّ خَطِيبًا خَطَبَ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ مَنْ يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ رَشَدَ وَمَنْ يَعْصِهِمَا فَقَالَ قُمْ أَوْ اذْهَبْ بِئْسَ الْخَطِيبُ أَنْتَ

 

Adiyy b. Hatim (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bir hatib Resûlullah (s.a.v.)'in yanında hutbe okuyup; "Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse (şüphesiz doğru yolu bulmuştur), kim de onlara isyan ederse..." dedi.

 

Bunun üzerine Hz. Nebi: "Kalk! -veya git- [şek râvilerden birine aittir] (sen) ne kötü hatibsin!.." buyurdu.

 

 

İzah:

Müslim, cuma; Ebû Dâvûd, edeb; Ahmed b. Hanbel, IV, 256 - 329.

 

Hadis-i Şerifte söz konusu edilen hatibin hitabesi cuma hutbesi haricinde bir hitabe olmalıdır.

 

Hz. Nebinin bu hatîbe itiraz edip kovarcasına "kalk" veya "git!" demesinin sebebi hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan en meşhuru hatibin "kim o ikisine isyan ederse" sözünde, "O ikisine” mânâsındaki zamiri Allah ve Resulü için ortak kullanmasıdır. Hadis-i şerif'in Müslim ve Beyhakî'deki rivayetlerinde "sen ne kötü hatibsin" sözünden sonraki "Al­lah ve Resulüne isyan eden muhakkak sapmıştır de" mânâsındaki ilâve, yu­karıda beyân edilen sebebin sahih olduğunu gösterir. Kadı îyaz Hz. Nebiin hatibe itiraz sebebinin bu olduğunu söyledikten sonra, "çün­kü tesniye (ikil) zamiri eşitliği gerektirir. Hz. Nebi hiç bir surette Al­lah (c.c.) ile bir tutulamayacağına göre sözü ikil zamiri ile değil de isimleri ayrı ayrı Allah'a ve Resulüne diye tertib etmesi gerektiğini kendisine tenbih etmiştir" der.

 

Hz. Nebi Allah ve Resûlullah için bir tek tesniye zamiri kullan­masını men'ettiği halde, bizzat kendisi o zamiri kullanmıştır. Bundan evvel­ki hadiste ve Buhârî'nin "üç şey vardır ki bunlar, kimde bulunursa İmanın tadını tadar. Bunlar: Allah ve Resulü kendisine ikisinden başka her şeyden daha sevimli olması..." şeklindeki rivayetinde bu açıkça görülmektedir. O halde Efendimiz bizzat kendisinin kullandığı bir ifâdeyi başkasından niçin men'etmiştir? Bu soruya şu şekilde cevab verilmiştir:

 

1. Allah ve Rasûlu için müşterek zamir kullanmak sadece Hz. Peygam­bere hastır. Çünkü o Rubûbiyetin hakkını tam olarak verir, onun ifâdesinde ikisini denk tuttuğuna dair bir yanlış anlama olamaz. Ümmet için aynı du­rum söz konusu olmayabilir. Bu Izz b. Abdisselâm'm tevcihidir.

 

2. Hadis-i şerifte söz konusu edilen hatibin, tesniye zamiri ile Allah ve Resulünü birleştirmesinden cemaatta yanlış anlamlar çıkaranlar olabilir. İç­lerinde Allah ile Nebii denk zannedenler bulunabilir.

 

3. Hz. Nebiin hatibi men'etmesi nedbe hamledilir, kesinlik ifâde etmez. Yani Cenab-i Allah'la Nebiyy-i Ekrem'e tek zamirle işaret caizdir, ancak bundan kaçınılması mendubtur.

 

4. Hz. Nebiin yapılanı men'etmesi sadece bu hatibe mahsustur. Çünkü efendimiz, bu zâtın hal ve tavrından Allah'la Nebii denk zan­nettiğinden dolayı müşterek zamir kullandığını anladığı için ona itiraz etmiştir.

 

5. Hutbelerin mufassal ye açık olması gerekir. Rumuz ve işaretlerle ifâ­de uygun olmadığı için, Efendimiz bu itirazı yapmıştır. Bu tevcih de Nevevî'ye aittir.

 

6. Tahâvî, bu tevcihlerin hiç birini uygun bulmamış ve şöyle demiştir: "Bize göre mânâ -Allahü âlem- takdim te'hir ile ilgilidir."

 

Hadisin Ebû Dâvûd'taki rivayetinde "Onlara kim isyan ederse...” sö­zünden sonra cevap zikredilmemiştir. Bu, ya şartın cevabını söylemeden ha­tibi Efendimizin susturmasındandır ya da cevap, râvilerden bir itarafından ihmal edilmiştir. Sahih-i Müslim'deki rivayette ise, cevab olarak “şüphesiz sapmıştır" ifâdesi yer almıştır. Bu Ebû Dâvûd'da cevabın zikredil­memesini râvilerden birinin ıskatı sebebiyle olduğunu gösterir.