بَاب مَنْ
نَسِيَ أَنْ
يَتَشَهَّدَ
وَهُوَ جَالِسٌ
194-195. Otururken
Teşehhüdü Unutan (Ne Yapar?)
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَمْرٍو
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الْوَلِيدِ
عَنْ
سُفْيَانَ
عَنْ جَابِرٍ
يَعْنِي
الْجُعْفِيَّ
قَالَ حَدَّثَنَا
الْمُغِيرَةُ
بْنُ
شُبَيْلٍ
الْأَحْمَسِيُّ
عَنْ قَيْسِ
بْنِ أَبِي
حَازِمٍ عَنْ
الْمُغِيرَةِ
بْنِ
شُعْبَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا قَامَ
الْإِمَامُ
فِي
الرَّكْعَتَيْنِ
فَإِنْ
ذَكَرَ
قَبْلَ أَنْ
يَسْتَوِيَ
قَائِمًا
فَلْيَجْلِسْ
فَإِنْ
اسْتَوَى
قَائِمًا
فَلَا
يَجْلِسْ
وَيَسْجُدْ
سَجْدَتَيْ
السَّهْوِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَلَيْسَ فِي
كِتَابِي
عَنْ جَابِرٍ
الْجُعْفِيِّ
إِلَّا هَذَا
الْحَدِيثُ
Muğîre b. Şu'be
(r.a.)'den; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İmam iki rekatte(n
sonra oturmadan) kalktığı zaman, eğer iyice doğrulmadan Önce hatırlarsa
otursun. İyice doğrulursa, oturmasın, (sonunda) iki defa sehv secdesi
yapsın."
İbn Mâce, ikâme;
Beyhakî, es-Sunenu'l-kübrâ, II, 343; Darekûtnî, Sünen, I, 378.
Ebû Dâvûd, benim
kitabımda Cabir el-Cu'fî'den (rivayet edilen) bundan başka hadis yoktur, dedi.
İzah:
Bu hadis-i şerifin râvileri
arasında bulunan Câbir el-Cüfî'yi bazı âlimler, hadisi ile amel edilmeyecek
derecede zayıf kabul etmişlerdir. Hatta, görüldüğü üzere, sanki Ebû Dâvûd bu
hadisi rivayet edişine mazeret beyân eder gibi, "benim kitabımda Câbir
el-Cûffden bundan başka hadis yoktur" demek ihtiyacım hissetmiştir. Bazı
âlimler ise, aksine bu zatın sika olduğunu belirtmişler ve kendisinden
sitayişle bahsetmişlerdir. Bezlü'l-mechûd sahibi bu görüşleri hayli geniş
olarak toplamıştır. (es-Sehâren fûrî, Bezlu'l-mcchûd, V, 416, 418.)
Hadis-i şerifte dört
rekatli farz bir namazın ilk iki rekatinden sonra oturmayı unutan bir kimsenin
bunu iyice doğrulmadan önce hatırlaması hâlinde hemen oturacağı; iyice
doğrulmuş ise, oturmayıp namazına devam edeceği ve sonunda sehv secdesi yapacağı
bildirilmekledir. Şâfiîlerin görüşü ve Hanefilerde zâhiru'r-rivâye bu
şekildedir. Hanefîlerden bazı âlimlere göre ka'-deyi unutan kişi bunu oturma
haline daha yakın bir vaziyette hatırlarsa, oturur; lkıyâma daha yakın bir
halde hatırlarsa, oturmaz namaza devam eder. Tam kıyama yarmadan ka'deyi
unuttuğunu hatırlayıp da dönen kimsenin sonunda sehv secdesi yapıp yapmayacağı
konusunda ihtilâf edilmiştir. Esah olan yapmamasıdır.
Tanı manâsıyla
doğrulduktan sonra oturmadığım hatırlayan kimse oturursa Şafilerden esah olan
görüşe, Hanefîlerden de Zeyiaî ve Durru'l-Muhtâr'ın tercihine göre, namazı
bâtıl olur.
Kemal İbnu'l-Humam ve
Bahru'r-Ra'ik sahibi İbn Nüceym bu hareketin mekruh olmakla birlikte namazı
ifsat etmeyeceği görüşündedirler. Bunlara göre böyle yapan bir kimse vacibi
geciktirdiği için sehv secdesi yapmalıdır.
Mâlikîlere göre ilk
teşehhüdü unutan bir kimse, eğer elleri ve dizleri yerden kesilmeden önce
hatırlarsa, oturur ve secde yapmaz. Daha sonra hatırlarsa, oturmaz.
Haııb elîlerc göre tam
olarak doğrulduktan sonra fakat henüz bir şey oku-nadan oturmadığını
hatırlarsa, oturması caiz olmakla beraber oturmaması evlâdır. Ancak her hâl-ü
kârda sehv secdesi yapması gerekir.
Bütün bu hükümler imam
veya tek başına namaz kılana aittir. İmamın peşinde namaz kılan bir kimse, imam
oturduğu halde ayağa kalkarsa, Hanefî, Mâliki ı, Hanbelî ve Şâfiîlerden tercih
edilen görüşe göre her hal-ü kârda oturur.Çünkü o imama tâbi olmak zorundadır.