بَاب
التَّأْمِينِ
وَرَاءَ
الْإِمَامِ
167-168. İmamın
Arkasındayken (Fatiha'dan Sonra)
"amin" Demek
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
سَلَمَةَ
عَنْ حُجْرٍ
أَبِي
الْعَنْبَسِ
الْحَضْرَمِيِّ
عَنْ وَائِلِ
بْنِ حُجْرٍ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا قَرَأَ
وَلَا
الضَّالِّينَ
قَالَ آمِينَ
وَرَفَعَ بِهَا
صَوْتَهُ
Vail b. Hucr'den; Resûlullah
(s.a.v.) [ğayril mağdubi aleyhim ve leddaaaalliin] (âyetini) okuduğu zaman,
sesini yükseltir ve "âmin" derdi.
Diğer tahric: Buhârî,
ezan, Tirmizî, mevâkîtü's-salât; Müslim, salât; Muvattâ, nida; Ahmed b. Hanbel,
IV, 315, 316, 318.
AÇIKLAMA:
1. Bu hadis-i şerif
Fatiha okuduktan sonra imamın da
"âmîn" demesi gerektiğine delâlet etmektedir.Bu mevzuda aksi
görüşte olan İmam Mâlik (r.a.) Hazretlerinin aleyhine bir delildir. Hanefî
ulemâsından el-Hasen (r.a.) îmam Ebû Hanife'nin de İmam Mâlik gibi Fâtiha'dan
sonra imamın "âmin" demesi gerekmediği görüşünde olduğunu rivayet etmiştir.
Bu mevzuda İmam
Malik'in görüşüne kail olan bazı Maliki alimleri; "İmam dediği zaman, siz
de "âmin" deyiniz!” mealindeki 935 numaralı hadisi delil getirirler.
Mâliki ulemâsına göre bu hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem Fatiha'yı imamla cemaat
arasında ikiye ayırmıştır.Fâtiha'yı okumak imama, "Amin" demekse
cemaate aittir. Bu taksim imamın da "âmin" lâfzım söylemeye iştirak
etmesine kesinlikle engeldir. Sözü geçen alimler "imam âmin dediği zaman
siz de âmîn deyiniz"meâlindeki 936 numaralı hadiste geçen "imam âmin
dediği zaman*' cümlesini ise, "imam âmin denecek yere geldiği zaman"
diye te'vil ederler. Medine'lilerden gelen rivayete göre ise, tmam Mâlik'e göre
Fâtiha'dan sonra imam da âmin der.
2. İmam Ebû Hanife'den
gelen kuvvetli rivayete göre ise, imam ve cemaat her ikisi de gerek sesli
gerek sessiz namazlarda sessizce "âmîn" derler. Bu mevzuda yalnız
başına Fatiha okuyan kimse de gerek namazda ve gerekse namaz haricinde cemaat
gibi gizlice âmin der.Delilleri ise, Tirmizî'nin Vâil b. Hucr'dan rivayet
ettiği; "Resûlullah (s.a.v.)'den
duydum: okudu, sonunda âmin dedi ve bu kelimede sesini alçaktı."[Tirmizî,
mevâkît] mealindeki hadisle imam Ahmed, Ebû Dâvûd et-Tayalisî'nin Musned'inde,
Dârekutnî'nin Sünen'inde, el-Hâkim'in Müs-tedrek'inde rivayet ettikleri şu
hadis-i şeriftir; "Resûlullah (s.a.v.) namaz kıldı. âyetine gelince,
sesini alçaltıp âmin dedi."[Zeylaî, Nasbü'r-Râye, I, 369.] Çünkü âmin
demek bir duadır; duada ise, sesi alçaltmak mat-Iûbtur.
3. İmam Şafiî'nin yeni
mezhebine göre cemaat ve imam, namazda ve namaz haricinde sessizce âmin der.
Yalnız başına namaz kılan da böyledir. Eski mezhebine göre ise, sesli olarak
âmin denir. Nitekim "el-Ümm" isimli eserinde İmam Şafiî şunları
söylemektedir:- "İmam Fâtiha'yı bitirince "âmin" der, arkasında
bulunan cemaatin de kendisine uyarak "amin" demeleri için sesini
yükseltir. İmam bu şekilde "âmin" deyince cemaat de sadece kendilerinin
duyabileceği şekilde "âmin" derler. Ben cemaatin yüksek sesli
"âmin" demesinden hoşlanmıyorum. Fakat yüksek sesle "âmîn"
diyecek olurlarsa,, bir zarar da olmaz. Bu yüzden cemaate birşey lâzım
gelmez'."
İşte İmam Şafiî'nin
yeni görüşü budur. "el-İknâ" isimli eserde ise, şöyle denilmektedir:
"Namazda Fatiha okuyan kimse için sonunda hafif bir sekteden sonra
"âmin" demek sünnettir.
Namaz haricinde de
durum aynıdır. Ancak namaz haricinde sünnet olan Fatiha'nın cehrî okunması
halinde "âmin" kelimesini cehren okumaktır. Cemaatle namazda ise,
âmin kelimesini imamla beraber söylemektir. Burada "cehren okunması
halinde" cümlesiyle, Fâtiha'nın gizli okunması hali, bu. hükmün dışında
bırakılmıştır. Çünkü Fâtiha'nın gizli okunması halinde "âmin"
kelimesi de gizli okunur. Cemaatle kılınan namazın hükmü de bu cümlenin dışında
bırakılmıştır. Çünkü cemaatle kılınan namazda imam da cemaat de gizli olarak,
"âmin" derler. Sözü geçen "İkna" isimli kitabın haşiyesinde
"cemaatle kılman namazda ise, âmin kelimesini imamla beraber
söylemek" cümlesi üzerinde şu açıklama bulunmaktadır. Namazda imamla
beraber okumak sünnet değildir. Şayet cemaat kıraatini imamla beraber bitirecek
olursa, sadece imamın veya cemaatin "âmin" demesi yeterlidir. Şayet
cemaat imamdan evvel Fâtiha'yı bitirecek olursa, bir kere "fimin"
demekle yetinir. İmamın bitirdiği fatiha için ayrıca "âmin" demesine
lüzum kalmaz. Ancak İmam Bağavî imama tabi olduğu için cemaatin imamın olduğu
fatiha için de "âmin" demesinin daha doğru olacağını
söylüyor.[Bezlu'l-mechud, V, 222 - 223. ]
4. İmam Tirmizî'ye göre
ise, kişi "âmin" derken sesini yükseltir. Peygamber (s.a.v.)'in ashabından,
tabiînden ve sonrakilerden pek çok ilim adamlarının görüşü de budur. Erkeğin
âmin derken sesini yükseltmesi ve onu gizli okumaması görüşündedirler. Şafiî,
Ahmed ve İshak'ın kavli de budur.
Fatiha okuduktan sonra
"âmin" demenin hükmü, ulemânın büyük çoğunluğuna göre mendubtur.
Cemaat için vâcib olduğunu söyleyenler de vardır. Nitekim Zahirî ulemâsına
göre namaz kılan herkes için Fatiha'dan sonra "âmin" demek vâcibtir.
Rafızîlere göre de bid'attir. Namazda söylenirse namazı bozar. Merhum Ömer
Nasuhî Bilmen bu konudaki Hanefî mezhebinin bu mevzudaki görüşünü şöyle
anlatır: "Fatihaların sonunda hafiyyen "amin" denilmesi
sünnettir. Bu hususta imam ile cemaat ve münferid arasında fark yoktur. Şu
kadar var ki cemaat Fatiha-i Şerifeyi okuyamayacağı cihetle eû-zu besmele de
okumaz. Âmin'in mânâsı, "dualarımızı kabul buyur" demektir."[Büyük
İslâm İlmihali, s. 134]