بَاب
الرُّخْصَةِ
فِي ذَلِكَ
163-164. (Bazı
Hallerde) Namazda (Sağa-Sola) Bakınmak Ruhsatı
حَدَّثَنَا
الرَّبِيعُ
بْنُ نَافِعٍ
حَدَّثَنَا
مُعَاوِيَةُ
يَعْنِي
ابْنَ سَلَّامٍ
عَنْ زَيْدٍ
أَنَّهُ سَمِعَ
أَبَا
سَلَّامٍ
قَالَ
حَدَّثَنِي
السَّلُولِيُّ
هُوَ أَبُو
كَبْشَةَ
عَنْ سَهْلِ ابْنِ
الْحَنْظَلِيَّةِ
قَالَ
ثُوِّبَ بِالصَّلَاةِ
يَعْنِي
صَلَاةَ
الصُّبْحِ فَجَعَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُصَلِّي
وَهُوَ
يَلْتَفِتُ
إِلَى
الشِّعْبِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَكَانَ
أَرْسَلَ فَارِسًا
إِلَى
الشِّعْبِ
مِنْ
اللَّيْلِ يَحْرُسُ
Sehl
b.el-Nanzaliyye'den; demiştir ki: Namaz için -yani sabah namazı için- ikâmet getirildi. Resûlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) namaz'a durdu ve dağ yoluna bakıyordu.
Ebu Davud dediki:
Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) dağ yoluna geceleyin bekçilik
yapacak bir atlı göndermişti.
Ebû Dâvûd rivayet
etmiştir.
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerifte
Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözcü olarak görevlendirdiği
süvarinin ismi, Hâkim'in aynı mevzuyla ilgili olarak naklettiği bir hadiste
açıklandığına göre Enes b. Ebî Mersed el-Ganevî'dir. Hâkim'in rivayet ettiği bu
hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, bu hadise Huneyn seferinde vuku'a
gelmiştir.[Hakim, el-Müstedrek, I, 237.] Şöyle ki Resûl-i Ekrem (s.a.v.)
ashâ-bıyla beraber Huneyn seferine çıkınca bir gece müsâid bir yerde konaklamış
ve gece boyunca düşmanı gözetleyecek bir gönüllü istemişti. Bunun üzerine Enes
b. Ebî Mersed hazretleri bu görevi üzerine alıp düşmanı gözetlemeye uygun bir
tepeye mevzîlenip orada sabahlamıştı. Sabah olup da cemaatle namaza durulunca
Enes Hazretleri cemaate yetişemediği için Resûl-i Ekrem'in gözü yolda kalmıştı.
Namaz esnasında gözüyle sürekli dağ yolunu gözetliyordu. Namazdan sonra Enes
Hazretlerinin gelmekte olduğunu cemaate haber verdi. Enes Hazretleri
ihtiyacından ve namazı kıldığından dolayı geciktiğini ve Hevâzin kabilesinin
sürüleriyle beraber yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Resul-i Ekrem Efendimiz
de; "o sürüler inşaallah müslüman askerler için ganimet olacaktır"
buyurdu. Hâkim'in bu rivayeti, Buharı ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
el-Hâzimî ise, bu hadisin hasen olduğunu söylemektedir. el-Hazimî el-Ftibar
isimli eserinde İbn Abbâs'tan şu hadis-i şerifi rivayet ediyor:
"Resûlullah (s.a.v.) namazda boynunu arkasına çevirmeden sağma soluna
bakınırdı." Yine el-Hazimî diyor ki: "Bazı ilim adamları bu hadise
bakarak namazda başı çevirmeden sağa - sola bakınmanın bir sakıncası olmadığına
hükmetmişlerdir. Nitekim, Atâ, İmâm Mâlik, Ebû Hanife ve taraftarları, Evzâî
ve Ehl-i Küfe bu görüştedirler." el-Hâzimî daha sonra bir bab açarak bazı
hadisler nakletmiş ve kesinlikle mevzumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisiyle İbn
Abbas hadisi arasında bir çelişki olmadığına hükmetmiştir. Çünkü Resûl-i
Ekrem'in namazda gözetlediği dağ yolu kıble cihetindeydi ve başını çevirmeden
gözetlemesi mümkündü. Yine el-Hâzimî'nin İbn Sîrîn'den rivayet ettiği bir
hadise göre İslâm'ın ilk yıllarında namaz kılarken sağa-sola bakınmak caiz
iken "namazda huşu' sahibi olan müzminler muhakkak felaha erdi"
(Müminûn: 1) âyet-i kerimesi inince bu cevaz kalkmış ve mü'minler artık
önlerine bakmağa başlamışlar. Gözleri secde yerinden öteye geçmez
olmuştur.[Avnu'l-ma'bûd, III, 185.]
Netice olarak, namazda
özürsüz sağa, sola bakınmak mekruhtur. Bir ihtiyaç zuhur ettiği zaman
bakınmakta kerahet yoktur.[Bezlu'l-mechûd, V, 191.]