بَاب
كَرَاهِيَةِ
الْوَسْوَسَةِ
وَحَدِيثِ
النَّفْسِ
فِي
الصَّلَاةِ
157-158. Vesveseli
Namaz Kılmanın Ve Namaz Esnasında Bazı Şeyleri Düşünmenin Keraheti
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ عَمْرٍو
حَدَّثَنَا
هِشَامٌ
يَعْنِي
ابْنَ سَعْدٍ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ
أَسْلَمَ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ يَسَارٍ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ خَالِدٍ
الْجُهَنِيِّ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ
تَوَضَّأَ
فَأَحْسَنَ
وُضُوءَهُ
ثُمَّ صَلَّى
رَكْعَتَيْنِ
لَا يَسْهُو
فِيهِمَا
غُفِرَ لَهُ
مَا تَقَدَّمَ
مِنْ
ذَنْبِهِ
Zeyd b. Halid
el-Cühenî'den rivayete edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Kim güzelce abdest alır da gaflet etmeden (namazda
olmanın uyanıklığı içerisinde) iki rekat namaz kılacak olursa, geçmiş günahları
affolunur.”
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel, IV, 117; V, 194.
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerifte
bütün şartlarını, sünnetlerini ve adabını yerine getirerek güzelce abdest
aldıktan sonra gaflete düşmeden huzur-ı ilahîde bulunmanın şuur ve idraki
içerisinde vesvesesiz olarak iki rekat namaz kılan bir kimsenin daha önce
işlemiş olduğu günahlarının affedileceği müjdelenmektedir. Ancak bu hadis-i
şerifi anlayabilmek için hadisin başlığında bulunan "vesvese" ve
“hadisü'n-nefs" kelimelerini iyi anlamak gerekir. Kıymetli ilim
adamlarımızdan Elmalılı Hamdi Efendi vesvese kelimesini şöyle açıklıyor:
"Vesvese nedir? Keşşaf'jn ve Rağıb'ın de söyledikleri gibi esasen yavaş
fısıltı yapmak, fiskos etmek gibi gizli sese, hems-i hafiye denilir. Huliyyat
(zinet) hışıltısına, "vesvesü'l-haliy" denilmesi de bun^ -dandır. Kam
us'un kayd ettiği vecihle avcının ve köpeklerin yavaşça seslerine
"vesvese" ve "vesvas" denilmesi de bundandır. Bundan nefsin
veya şeytanın kalbe attığı hayırsız, faidesiz, alçak, hatıra ve dağdağaya
vesvese denilmek mütearef ve me'sur olmuştur. Dilimizde maruf olan da
budur."[Elmalılı, Hak Dini, IX, 6423.]
Hadisü'n-nefs
kelimesine gelince îslamî kaynaklara göre, bir iş yapmadan oriee insanın
gönlünden geçen düşünceler, azim ve karar haline gelinceye kadar şu
safhalardan geçer:
1. Hacis safhası: Bir
işi yapıp-yapmamak fikri iik defa kalbe doğunca buna "hacis" denir.
2. Bu işi yapıp -
yapmamak fikrinin kalbde bir müddet durması, cereyan ve deveran etmesi haline
de "hatır" denilir.
3. Bundan sonra bu
fikri yapıp yapmamak hususunda nefsin tereddüt etmesine
"hadisü'n-nefs" denir ki, hadisin başlığında söz konusu olan mesele
işte budur. Biz bu kelimeyi "bazı şeyleri düşünmek" şeklinde tercüme
ettik.
4. Bundan sonra bir
tarafı tercih etmek ciheti geliyor ki, buna da "hemm" derler.
5. Bundan sonra azim
safhası gelir ki insanlar ancak bu safhada mes'ul duruma-gelirler. Bunun
içindir ki bazı müfessirler "Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi)
Allah'ındır. Eğer siz içinizdekini açıklar, yahut gizlerseniz, Allah onunla
sizi hesaba çeker."[Bakara 284] ayet-i kerimesindeki
"içinizdeki" kelimesine "azm" manası vermişlerdir.
"Cenab-ı Allah ümmetimi nefislerinde-ki cereyan eden şeylerden (onlar
kelam veyahut fiil sahasına çıkmadıkça) affeyledi. Onlardan dolayı sorumlu
tutmaz" hadis-i şerifinin şerhinde ulemanın beyanına göre hacis, hatır,
hadis-i nefs safhalarında bulunan düşünceler mutlaka bağışlanmıştır. "Hemm"
safhasında iyiliği düşünüp tercih etmeden dolayı sevab varsa da kötülüğü
düşünüp tercih etmeden dolayı günah yoktur. Beşinci mertebeye gelince: Bu
mertebedeki düşünceler için sevab veya günah vardır. Namaz dışında insanın
kalbine gelen düşüncelerin safhaları ve sorumlulukları böyle ise de namaz
içerisinde gönlü işgal eden düşünceler hadis-i şerifte vadedilen mükafata
engeldirler. Hadisin başlığındaki ifadeden anlaşılıyor ki, namazda vesveseye
düşmek ve namazla ilgisi olmayan bir iş üzerinde fikir yürütmek musannif Ebu
Davud'a göre mekruhtur ve hadis-i şerifteki müjdeye erişmeye engeldir. Çünkü
her ne kadar bu gibi düşüncelerin gönle gelmemesi insanın elinde değilse de,
bunların gönülde eğleşmesine engel olmak, bu düşünceleri o anda gönülden
çıkarıp atmak insanın elindedir. Fakat namaz esnasında ahiretle ilgili işleri
hatırlamanın veya düşünmenin bir sakıncası yoktur. Nitekim Ömer (r.a.) şöyle
buyuruyor: "Ben bazan orduyu nasıl hazırlayacağımı namazda
düşünürüm."
Bazı ilim adamlarına
göre hadis-i şerifte affedileceği müjdelenen geçmiş günahlardan maksat küçük
günahlardır, büyük günahlar değildir. Bazılarına göre ise, kul hakkının dışında
büyük-küçük bütün günahlar bu müjdenin kapsamına girmektedir.